Mustafa Sungur Ağabeyin ardından

Mustafa Sungur Ağabey’le 1980’li yıllarda Üsküdar Kuruçeşme’de Arifler Apartmanı’ndaki dershanede yapılan Cumartesi derslerinde bir araya gelirdik. Biz o zamanlar İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde (şimdiki Marmara İlahiyat’ta) öğrenciydik. Harun Keleş, İhsan Atasoy gibi ağabeylere dersi okutur, kendisi açıklamalar yapardı. Sungur Ağabeyin dersini dinlemek için çok uzaklardan Nur Talebeleri gelirdi. Yaptığı dersler çok heyecanlı geçerdi. Bize Üstad’la yaşadığı hatıraları heyecanla anlatırdı.

Sungur Ağabey ders yaparken, bir defasında, adı geçen dershaneye meşhur sosyolog Şerif Mardin, Suat Alkan eşliğinde gelmişti. Onun etkileyici ve heyecanlı dersini dinlemişti.

12 Eylül İhtilâlinin ilk günleriydi. Sungur Ağabey’le Kuruçeşme’deki dershanede derste bulunuyorduk. Ben onun karşısında oturmuştum. Ağabeyimiz tedirgindi. Her kapı zili çalışında, “Polisler mi geldi?” diye kapıya bakıyordu. Çünkü daha önceki ihtilâllerden dili yanmıştı. Ama ağabeyimiz hiçbir zaman o olağanüstü şartlara rağmen derslere gelmeyi hiç aksatmadı.

Bir gün kendisiyle Üsküdar Vapur İskelesinde karşılaştık. Bana nereye gideceğimi sordu. “Cağaloğlu’na gazeteye gidiyorum” dedim. “Ben de oraya gidiyorum kardeşim, birlikte gidelim” dedi. Ben, ikimiz için jeton almaya yöneldim. Beni durdurdu. “Dur kardeşim, sen talebe-i ulûmsun, jetonu ben alacağım” dedi. Vapurla Eminönü’ye geçerek gazeteye birlikte gittik.

Bir defa da Mersin dershanesinde karşılaşmıştık. “Sen ne yapıyorsun burada kardeşim?” demişti. “İmam Hatip Lisesinde muallimim ağabey” demiştim. “Maşaallah, barekâllah” dedi. Kendisi muallim olduğu için ve Üstadımız muallimlere iltifat ettiği için, öğretmenleri severdi.

En son, kardeşim İmadettin Beyle, yoğun bakıma girmeden bir kaç ay önce, Üsküdar’daki Bedi Apartmanı’nda derste onu ziyarete gittik. Tekerlekli sandalye ile yukarıdan derse indi. Yanına gittim, elini öpmek istedim. Beni tanımadı. Çünkü aradan yıllar geçmişti.

Nur Talebelerin saff-ı evvellerinden olan Mustafa Sungur Ağabey, Üstadın son zamanlarında ona hizmetkârlık yapmış, onun vefatından sonra Risale-i Nur’un neşir ve hizmeti için ilerlemiş yaşına rağmen Anadolu’yu bölge bölge, karış karış dolaşmıştır.

Geçen Pazar günü Fatih Camii’nden Mustafa Sungur Ağabeyin cenazesini Eyüp Sultan Kabristanına uğurladık. Caminin içi dışı, avlusu dolup taşmıştı. Mahşerî bir kalabalık vardı. İnsanların simalarından Nur Talebeleri oldukları anlaşılıyordu. Kalabalık, caddelere taşmıştı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Merhumun mü’min, salih, muvahhid olduğuna şehadet eder misiniz?” diye sorunca, hep bir ağızdan “Ederiz!” dedik. Çünkü o iyi bir Nur Talebesiydi. Berzah âleminde Peygamberimize (asm), Üstadımıza kavuştu. Rabbimiz bizleri onların şefaatlerinden mahrum etmesin. Âmin.. Ruhu şâd olsun..

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. iman fabrikasına insan taşıyan nur hizmetini ve başta üstadımız olmak ggekcüzere hizmeti imaniye ve kur aniyedeki bütün kardeşlerimi seviyorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*