Namaz kılan başörtüsüzler

Geçen hafta “namaz kılmayan başörtülüler”i yazmıştık. O makaleyi yazarken, aklımıza, onun mefhum-u muhalifi, tersi de gelmişti. Yani, bir tarafta, “namaz kılmayan başörtülüler” bir tarafta da, “namaz kılan başörtüsüzler” vardı.

Onu da, hafızamıza kaydetmiş ve yazmaya niyetlenmiştik. Ama sonradan, bize hususî olarak yazan birçok arkadaşımız, bunu nazara verdiler. ”Bir de, namaz kılan başörtüsüzler var, onları da yazın” mânâsında talebler oldu.

Evet, orada da ifade ettiğimiz gibi, “namaz da farz, başörtüsü de farz.” Aradaki fark; başörtüsü, “Allah’ın emri” bir farzken, “namaz, İslâmın, beş şartından biri, daha doğrusu, birincilerindendir.” Yâni, bir insanın, Müslüman olmasının şartlarından biri de, namaz kılmasıdır. Bu hâl de, diğer İslâm memleketlerine göre, biraz farklı. Oralarda, çok Müslüman namaz kılarken, Türkiye’de bu vaziyet, bir acâibtir. Adam Müslüman, ama namaz kılmıyor. Garib bir şey…

Yabancılardan Müslüman olanların, ekserisinin şaşırdığı bir şey de bu. Bizlere de sordular: “Biz, sizin dininizin güzelliğini görüp, Müslüman olduk. Ve Müslüman olmanın alâmeti olan namaz kılmaya da hemen başladık. Ama bu memleketinizde, sizin Müslüman insanlarınızdan, namaz kılmayanlar hayli fazla. Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz.”

Geçen yazıda başörtülülerin namaz kılmamasına şaşırdığımızı ifade etmiştik. Bundan seneler evvel şaşırdığım bir şey de, başörtülü olmayanların namaz kılmasıydı. O zaman, çalıştığımız devlet dairesinin, erkek ve kadın mescidleri yan yana idi. Bir gün namaz kılıp dışarı çıktığımda, aynı anda, personelden başı açık bir hanımefendinin mescide girdiğini görünce çok şaşırmıştım. Ve bu iki hadise, bana şunu öğretti: “Namaz kılmayan başörtülüler olduğu gibi, namaz kılan başörtüsüzler de oluyormuş.” Geçen haftaki yazıyı okuyup da, bana watsaptan yazan ve o zaman beş vakit namaz kıldığını anladığım bir hanımefendi kardeşimiz; “Ben de beş vakit namazımı, hiç aksatmadan kılıyorum şükür. Ama bir tek başımı örtemiyorum. Ve çok arzu ediyorum. Örttüğüm zaman da, göreceksiniz, hepsinden daha dikkatli örtmeye (yâni iyi bir tesettüre demek istiyor) çalışacağım inşâallah!” diyordu.

İşte bu namazını kılıp da, başını örtemeyen bazı hanımefendilerle konuştuğumuzda; ”Elbette, başörtüsü Allah’ın emri, farz. Ama bir türlü kendimi yenip de, örtemiyorum” dediklerini duyuyoruz. Buradaki, “yenip de, örtemiyorum”un sebebi de bir garib. Aslında, namaz kılmayı yapabilen birinin bu çeşitli sebeblerin tazyikiyle başlarını örtememelerinin mânialarını, Allah, kaldırır da, onları da, bu sıkıntılardan kurtarır inşâallah!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*