Neoconlarla savaş veya dostlara zeytin dalı

Doğu veya Batı

altSilahlı kuvvetlerimizin Suriye sınırlarımız ötesinde operasyonlarda bulunmasını, siyasal İslam basınınca büyük bir savaş olarak yansıtılması hem doğruları, hem dostları ve hem de komşuları incitici oldu.

İlle de savaş kelimesi kullanılacaksa burada, ancak Neoconları gösterebiliriz. Takip edildiği üzere karşımızda nizami düşman kuvvetleri yok. Suriye dâhil, bölgeye ilgi gösteren veya bölgede bulunan bütün devletler operasyonlarımızı makul karşılıyorlar. Karşımızda, klasik savaşlardaki nizami düşman kuvvetlerinin yerini, Neoconlarca desteklenen ve nifaka bürünmüş terör grupları duruyorlar.

Bazen Amerika’da, bazen Avrupa’da ortaya çıkan global Troçkist ihtilalciler, 11 Eylül’ün akabinde ABD, İngiltere ve kısmen AB ordularını iğfal ederek, menfur emellerine alet ettiler. İşte Afganistan, işte Irak ve Libya… Fakat Obama’dan sonra batı dünyası, çocuklarını bu emperyalist Avrupalıların emrinde ölüme göndermekten tamamen vazgeçti. Kendilerini son zamanlarda “yeni muhafazakar” olarak tanıtan bu global Marksist ihtilalciler, planlarını değiştirerek menfaat karşılığında Asya ve Afrika’da devşirdiği çocuklarla yeni bir taktiğe başvurdular.

VEKÂLET SAVAŞLARI

Tarih çok önceden, bir kısım milletlerin başka milletler namına savaş verdiğine sıkça şahit olmuştur. Fakat bir sınıfın, bir başka sınıfı vekâleten cepheye sürmesine henüz yeni şahit oluyor. Belki de, şimdilik Arap baharı olarak tanımlanan savaşları tarih bu isim altında anacaktır. Ürdün’ün Kuzey sınırında Sincar’a, Rakka’dan Lazkiye’ye Suriye toprakları üzerinde beş yüz binden fazla insanın ölümü ile neticelenen bir savaşta; 2013’den sonra Avrupa’dan otuz bin, Kafkasya ve Orta Asya’dan elli bin, Afrika ve diğer coğrafyalardan yaklaşık yüz bine yakın insanlar, Irak ve Suriye toprakları üzerinde deccaliyet namına savaşmışlar. Batılı medya varsın, İŞİD’in, El- Kaide’nin, El- Nusra’nın, PKK’nın veya DEAŞ ‘in mahiyetlerini kendince saklamaya dursun. Bütün bu cinayetleri işleyen teröristlerin Neoconlarca hem organize ve hem de finanse edildiğini gizlemeye çalışsın. Batı kamuoyu bu küresel tahripçilerin mahiyetlerini anlamış olacak ki; Amerikalılara kendilerini kullandırttıkları için şiddetle kızıyor ve Türkiye’nin bir yönü ile Pentagonlu Neoconlarla savaştığını ima ediyorlar. Amerikan hükümeti her ne kadar bize destek çıksa da, hala savunma bakanlığının üniformalarını üzerlerinden çıkarmayan Troçkist askerlerden dolayı haklı olarak suçlanıyorlar.

DOSTLARA ZEYTİN DALI

Maalesef her şeyi siyasetlerine alet eden şu AKP hükümeti hem Türkiye’nin, hem bölgenin ve hem de AB’nin emniyetlerini birinci derecede alakadar eden zeytin dalı operasyonu ile istismara kalkışıyor. Camilerdeki şovlar, şehitlerin cenazeleri, dezenformasyonla kirlenmiş havuz gazetelerin birinci sayfaları ve yetkililerin fevkalade rahatsız edici beyanları, şu siyasal İslam kökenli hükümetin siyasi istismardaki maharetini gösteriyor.

Hâlbuki  bütün mesele yanlışlıkla veya bilerek kırıp döktükleri dostlarının ve komşularının gönlünü almak olmalıydı, yani dostlara zeytin dalı uzatmalıydık. Herkesten önce ÖSO yalanını bitirip Suriye’ye uzatmalıydık. Komşumuzun hukukuna, Neoconlara aldanarak müdahale ettik. En azından komşuluğumuzun gereğini yapmadık. Mim. Kemal’i kendisine ölçü edinen siyasetçilerimiz diktatörlükte zaman zaman Beşar’ı aratır oldukları halde rejimleri yıkmaya kalkıştık.
AB’yi öyle yıprattık ki birliğin parçalanacağını ve Euro’nun tedavülden kalkacağını devlet büyükleri olarak manşetlerden söyledik. Ağzımıza geleni, diplomasi ahlakını çiğneyerek söylediğimiz halde AB temsilcileri; Neoconlarla temasımızı nazara alarak ses çıkarmadılar. Ve şimdi Neoconlar bölgeyi terk etmeye mecbur kalıyorlar, hala mı hatlarımızda ısrar edeceğiz.

Ayrıca, dış politikayı şarlatanca iç siyasete malzeme yaparken içine düştüğümüz ikiyüzlülükten de kurtulmamız lazım. Seyirciler alkışlasın, 2018’de bir seçim olursa reyler bize gelsin veya en azından siyasal İslam hipnozuna yatırılmış garibanlar uyanmasın diye hala ABD’nin AB’nin düşmanlıklarından dem vuruyoruz. Hâlbuki onlar yani 1. Avrupa, Türkiye’nin yanında olduklarını dünya gazetelerinde neşrediyorlar. Hükümetin bu yanlış tutumu devam ederse; ister istemez zihinlere AKP’nin gizli ajandası gelecek ki; bu ise herkesten önce AKP’yi götürür.

Aman zeytin dalı incinmesin dedik ya, karşımızda düşman yok. Tanklarımız, dindaşlarımızın ve kısmen akrabalarımızın tarlalarında yürüyorlar. Marksist örgüte katılmış Kürtçe konuşan gençleri, yöredeki Kürt halkı ile karıştırmamak gerekir.

Belki de en selametlisi leopartlarla serçe avlama yerine; Şam ve Bağdat ile masaya oturup, ortak güvenlik kuşağı oluşturmak olacaktır. Suriye’nin veya Irak’ın hangi bölgesinde olursa olsun, Türkiye’ye yönelik bir tehdit söz konusu olduğunda beraberce karşı koyacak sağlam işbirliklerine gitmemiz en hayırlısı olacaktır. Bu operasyonların maliyetini milletimizin zayıf omuzları çekmemeliydi. Daha az masraf daha az asker ve daha az enerji ile daha büyük ve kesin neticeler alabiliriz. İsrail’i İran’dan korumak üzere Küreciğe yerleştirilen füze bataryaları bu iş birliğine örnek olamaz mı? Fakat zeytin dalını da o dalın içinde hareket ettiği ormanları, insanları, kalpleri ve coğrafyayı da incitmememiz gerekiyor kanaatindeyiz.

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Bu yazıyı çoktandır bekliyordum. Sisler arasından da olsa hakikati gösteren bir yazı olmuş. Tebrik ediyorum.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*