Neoliberal politikalar, STK’lar ve AKP’nin akibeti…

Doğu veya Batı

altDoğru hikâyeleri, mahiyetini açıklayamadığınız bir temel üzerinde anlatabilir misiniz?

Veya dünün Marksistlerinin liberal olma serüvenlerini… Ruh ve öz olarak Marksist kaldıkları halde liberal elbiselere bürünerek çarşı pazarımızda görünmelerini anlatmak… Ancak kitaplara sığışabilecek konuların bir makalenin temeline nasıl yerleştirileceği zorluğuyla karşı karşıyayız.

TESEV’in yeni başkanı Osman Kavala göz altına alınınca, Avrupa ve Amerika’daki neoliberaller ayağa kalktı. Hükümetin suçlaması da gayet ağır… İşi şahsîleştirerek hedef saptırmayı meslek edinmiş bazı gazeteler, son otuz yılın bütün ihanet ve günahlarını Kavala’ya yüklemeye çalışıyorlar. Neredeyse 15 Temmuz kalkışmasını da buraya bağlayacaklar. Henüz yazılanlar iddiadan ibaret, sabredip bekleyeceğiz. Başbuğ Paşa’nın dediği doğru ise, 15 Temmuz’a katılmış “cemaatle irtibatlı” askerlerin en yüksek rütbesi yarbay imiş. General ve kurmay albayların aktif görev aldıkları bu kalkışmanın dış bağlantıları da henüz açıklanmadı… Belki de Gülen hareketi bilinçli olarak hadiseyi karartmak için kullanıldı, cemaat öne sürülerek asıl faillerin gizlenmesine çalışıldığı iddia ediliyor.

Yazımızın konusu meçhul olan 15 Temmuz’un mahiyetini araştırmak değil. Mevzu TESEV olunca, zihnimiz ister istemez bizi bu STK’nın asıl patronlarına götürüyor. Londra’yı üs edinmiş kudretli devrimci neoliberal sermayedarlara… Sahtekârlık ve entrikalarla fakir milletleri soyan spekülatörlere… Global düzeyde çalıp gasp ettiklerinin bir bölümünü Türkiye, Ukrayna, Sırbistan, Gürcistan ve Kırgızistan gibi ülkelerdeki devrimci naylon STK’larına aktaran global sivil görünümlü Marksist ihtilâlcilere… Onları bazan çekirge sürüsü ve Köpekbalığı fonlarıyla hatırlarsınız. Öyle çok da uzaklara gitmeye gerek yok. Türkiye temsilcilerini, Osman Kavala’nın selefi Can Paker’i de yakından tanır okuyucularımız.

AKP’nin TESEV ile ters düşmesi yeni bir safha. Bu etap için de ”Kandırıldık” özrüne şiddetle ihtiyaç olacak. AKP iktidar yolunda, Soros’un Açık Toplum vakfının temsilcisi Can Paker’li STK ile yürüdü. AKP’nin temayüz etmiş teşkilâtçılarına sık sık seminerler veriyordu… Akil adamları “çözüm süreci” için toplayan kuruluştu… Hükümetin birçok sosyal projesinde TESEV’in emeği var. TESEV çift yönlü çalışıyordu. Yüzlerce STK ile Doğuda Marksist örgüte yardım ettiklerini, millî değerlerimizin tahribinde çalışan proje sahiplerini desteklediklerini onlarca defa yazmıştık. Nimet Hanım’ın Meclis kürsüsündeki beyanlarını ve daha birçok yardım alan STK mensubunun Soros övgülerini arşivler çoktan kaydetti.

NEOLİBERAL DEMEK, SERMAYENİN MİLLÎ İRADELERLE SAVAŞI DEĞİL Mİ?

Devasa sermayeler… Soros’un birkaç gün önce, tam on sekiz milyar doları vakfı üzerinden kendisiyle çalışan STK’lara yönlendirdiğini Wall Street açıklamıştı. Bir müddet önce de Zuckerberg’in kırk milyar dolar bağışta bulunduğunu gazeteler yazdılar. Buna Rockefeller ve Rotschild gibi global devlerin vakıflarını da kattığınızda, neoliberallerin hayırlı işlerde (!) kullandıkları paranın cesametini görebiliyorsunuz. Bu bağışların yalnızca bir parçası ekmeğe muhtaç insanların sayısını sıfırlayacak düzeyde. Dünyamız açlık, yokluk, susuzluk, hastalık ve eğitimsizliğin pençesinde can çekişirken, bu “hayır sahipleri”nin hibeleri nereye gidiyor dersiniz…

Global turuncu devrimleri finanse etmek var iken, Katolik Kilisesinin şikâyet ettiği üzere tam elli ülkede ahlâksızlıkla beraber kürtajı yaygınlaştırma çalışmaları var iken, İslâm ülkelerindeki terörü organize edip teröristlere maaş vermek dururken; bu zalimler dünyanın aç insanlarını mı düşüneceklerdi… Medya başta olmak üzere, enstitüler, üniversiteler, sosyal medya ve sinema ile dünya devrimini kansız bir biçimde gerçekleştirmeye çalışan bu demokrasi düşmanlarıyla yola çıktığını bilmeyen AKP’nin geldiği nokta hayatî önem taşıyor…

YA KURTULUŞ… YA TASFİYE…

AKP yola ilk çıktığında, Nur Talebeleri olarak hatırlatmıştık… Üstadın ifadesiyle, biz müteharrik-i bizzat değiliz… Avrupa siyasetimizi dizayn ediyor. Yine neoliberallerin yardımıyla cahil bıraktığınız taraftar kitlesine “bağımsız siyaset şovları” yapabilirsiniz. Hakikati yarın saklayamazsınız. AB gibi bir yapıyı parçalamaya çalışan, her yerde ayrı bir fitne ateşi yakan neoliberallere karşı Türkiye tek başına mı karşı koyacak? Ülkeyi, AB’den uzaklaştırmanın ilk zararı AKP‘ye olacak. ANAP’ı kullanan neoliberaller, tasfiyesini Derviş’e yaptırdılar. AKP kurmayları, Rusya, İran, Suriye politikalarında olduğu gibi, AB’de de acilen değişime gidip işbirliğini sağlamalıdırlar. Sivil Marksist ve demokrasi düşmanı cereyanın elinden AKP‘yi ne Putin, ne de Trump kurtaramaz. Fakat eninde sonunda; demokrasiye dayanan ve semavî dinlerin prensiplerini insaniyet adına benimseyen Avrupa Birliği önünde, bu turuncu devrimciler mutlaka diz çökeceklerdir.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Nihayet yolun sonuna geliyorlar.. Fakat ülkeyi satarak. İnsanlığı utandırarak.Canlarını kurtarabilmek için bin bir taviz vererek.Ülkeye yazık oluyor…

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*