Nur davasının insanlığa kazandırdıkları

Mukaddes dâvâlar, insanlığa ışık tutan fazilet kaynaklarıdır. Bu dâvânın gerçek mensupları da; İlâhî bir ikram ve istihdama nail olan ihlâs abideleridirler. Hedefleri, Hakk’ın rızası, tevekkül ve teslimiyettir.

Bu vatanın önemli bir manevî gücü olan Nurculuk da bu kudsî değerlere sahip çıkan ve tatbikatında önde gelen bir hakikat mesleğidir. Maneviyat, fazilet, adalet, müsbet hareket gibi değerleri Anadolu sathında yeşerten bir dâvânın adıdır Nurculuk.

Bediüzzaman Hazretleri, bir asra yaklaşan manevî hayat çizgisinin üçte birini, haksız ve insafsız şekilde tutuklu, sürgün veya tecridde geçirmesine rağmen kalbinde hiçbir kin ve intikam duygusu taşımadan bu vatan ve millet için fedakârlıklara katlanmıştır. Talebelerine de bu konuda vasiyeti “müsbet hareket” etmek olmuştur.

“Benim şimdiki vaziyetim, tarihte emsali yoktur. Her şeyden tecrid-i mutlak içinde, herkesten, hatta camideki cemaat adamlarından ve temastan memnu olduğum halde, ihtiyarlık, hastalık, yoksuzluk içinde birden kalbime geldi ki:

Madem ben de bu vatanın bir evlâdıyım; bu vatanın saadetine hizmet etmek, benim için farzdır. Maddî cihette elimden hiçbir şey gelmiyor. Yalnız Kur’ân’dan anladığım ve kaleme aldığım Meyve Risalesi ile Hüccetü’l-Bâliğa’yı yeni hurufla tab’ etmek için bazı kardeşlerime izin verdim.” (Emirdağ Lâh. Mek. No. 64) diyen Bediüzzaman mesajını net olarak ifade etmiştir.

Nurculuk, birleştirici, iman itikadı ve İslâmî yaşamayı insanlık için herkese çözüm sunan, barışı, kardeşliği, adaleti, hukuku, liyakati, hakkı savunan bir hareketin adıdır. Bir asra yaklaşan Nurculuk gerçeğinde, Nur Talebelerinin bu vatan ve millete kazandırdıklarını çok artı değerler vardır.

Nur Talebeleri bulundukları mahallerde manevî zabıta bekçileri konumundadırlar. Toplumda olabilecek her türlü olumsuzluğa, insanlık için gerçek çözüm olan İlâhî değerlerle ulaşılabileceğini fikrî ve makul tarzda anlatmak gayretindedirler. Şuurlu her Nur Talebesi, “Gayemiz vatan sathını bir mektep yapmaktır” düsturunu şiar edinmiştir. Bunu da en başta; Kur’ân, Cevşen, Tesbihat, Hadisi Şerifler ve Risale-i Nur eserlerini devamlı okuyup mütalâa ederek sağlamaya çalışırlar.

Risale-i Nur dâvâsı, gönüllerde, hanelerde, sahada oluşturulan maneviyatla bezenmiş ulvî değerleri uhuvvet ve ihlâsla insanlıkla paylaşma dâvâsıdır. Gül yüzler, gül kokular, yüze bakıp kalbe hitap eden o tatlı izahlar, manen kirlenen ortamları yaşanabilir kılmak sevdasıdır, Nurculuk!

Bu mübarek cemaat fertlerinin meydana getirdiği manevî hava; komşuluktan başlayıp, toplum hayatının bütün karelerini kapsayan İslâma uygun yaşamanın zembereğini oluşturur. İslâmı yanlış anlama ve anlatmalardan kurtaracak, başkalarını ürkütmeden, ötelemeden yaşanabileceğinin müsbet bir örneği Nurculuğun esaslarındandır.

Manevî değerlerin, başta siyaset olmak üzere hiçbir dünyevî maksada alet edilmemesi Nur Hareketinin en büyük hassasiyetlerindendir. İnsanlığın beklediği ve özlediği, adalet, fazilet, müsbet hareket, güven, nezaket Nur Talebelerinin maksadıdır.

Nur Talebeleri; Risale-i Nurlar ve Üstadlarından aldıkları Kur’ânî ölçü ve derslerle her yerde, makulün, müsbetin ve muhakemenin yanındadırlar. İlmî, mantıkî, makul, akla yatkın izahlarla; anarşi, menfilik, kavga ve münakaşanın panzehridirler. Risale-i Nur Talebeleri, inanca, tarihe, kültüre karşı yapılan her türlü olumsuzluğa karşı bu milletin genlerine işleyen değerlerinin yanında olmuşlardır. Zamanla unutulan elliye yakın “şeairi İslâmiyeyi” yeniden gündeme taşımışlardır. Bütün bunlar, her türlü takdirin üzerindedir ve Allah’ın onlara bir lütfu olmuştur.

Cenab-ı Hak, bu bütün ulvî değerleri kazananlardan eylesin. Amin. İslâmı yaşamayı, ona muhtaç gönüllere ulaştırmayı hedef etme ümit ve temennisiyle.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*