Nur hareketi

Bediüzzaman, Eşref Edip’le sohbetinde, 1949’da yargılandığı ve uzun yıllar süren sancılı bir sürecin ardından beraatle sonuçlanan, ama bu karar kesinleşinceye kadar mahkemenin hükmettiği ceza süresini hapiste tamamladığı Afyon mahkemesinde dâvâyı açan savcının, Türkiye’deki Nurcuların sayısını 500 bin olarak ifade ettiğini söylemişti.

50’li yılların ünlü sosyalistlerinden Abidin Nesimi de Menderes’e yazdığı mektuplarda, DP iktidarını ayakta tutan en önemli gücün 500 bin Nur talebesi olduğunu ifade etmişti.

Hayatı boyunca Nurcuları tek parti rejimi için en büyük tehdit ve tehlike olarak gören İsmet İnönü’nün talimatları çerçevesinde, istihbaratın Nurcuları yakından takip ettiği ve sayı tahminleri yaptığı da bilinmekte.

Bu tahmin ve tesbitlerin, zamanla, Türkiye’nin sosyal dokusunu mercek altına alan uluslararası mahfillerin raporlarına da aksettiği görülüyor.

Özellikle AB adaylığının kesinleşmesinden ve üyelik müzakerelerinin başlamasından sonra bu küresel ilginin daha da artacağı kesin.

Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün European Stability Initiative adlı kuruluşun “Müslüman Kalvinistler” raporundan aktardığı sayı buna yeni bir örnek.

Buna göre, Nur hareketinin Türkiye’de tahmin edilen “taraftar” sayısı 5-6 milyonmuş.

Gerçi Bediüzzaman sayı çokluğunun kesinlikle önemli olmadığını, asıl olanın nitelik olduğunu, sayı çokluğunu öne çıkaran yaklaşımların, manevî hizmetin özünü oluşturan ihlâs sırrıyla uyuşmadığını ısrarla vurgulamakta.

Ama yıllardır çok zor şartlar ve ağır baskılar altında sabır ve sebatla verilen hizmetler neticesinde, Kur’ân’ın bu çağa dersi ve mesajı olan Risale-i Nur ortak paydasında buluşan—ve sayı olarak da çok önemli bir potansiyele erişen—bir camianın oluştuğu da bir vâkıa.

Mensup ve taraftarları 5-6 milyon olarak ifade edilen bir sosyal hareket, dünyanın neresinde olursa olsun dikkat çeker ve ilgi toplar.

Türkiye Cumhuriyetinin 83 yıllık tarihinde en çok konuşulan ve tartışılan sosyal hareketin Nurculuk olması da bu açıdan gayet normal.

Ancak normal olmayan, devleti yönetenlerin bu hareketi anlamaya çalışmak yerine, zor kullanarak üzerine gitmesi; baskın, tutuklama, dâvâ ve hapislerle yıldırmaya çalışması.

Ve bu yöntemlerle netice alamadığını görünce, hareketin içine fitne sokarak parçalama ve ortaya çıkan parçaları kendi amaçları istikametinde kullanma taktiğine başvurması.

Bilhassa bu taktiğin işe yaramadığı söylenemez. Ama başarılı olamadığı bir yer var. O da, ihtilâflara ve bölünmelere rağmen, Risale-i Nur gruplarının hiçbirinin menfî tarzda kullanılamaması ve teferruata ilişkin bazı konularda yorum farklılıkları olmakla beraber, Risale-i Nur ortak paydasında verdikleri hizmetleri kendi kulvarlarında devam ettirmeleri.

Onun içindir ki, iktidara gelmek için oya ihtiyaç duyan siyasetçilerin öncelikle dikkate aldıkları kesimlerin başında Nurcular geliyor.

Çünkü, aralarındaki—kısmen siyasî, çoğu da şahsî, hissî ve ârızî sebeplerden kaynaklanan—mevziî ayrılıklara rağmen Nur hareketinin mensupları, asla gözardı edilmemesi gereken bir sosyal realite olarak yorumlanıyor.

Osman Yüksel Serdengeçti “Said Nur ve talebeleri” yazısında bu camiayı şöyle anlatıyor:

“Bunların derneği yoktur, lokali yoktur, partisi, patırdısı, nutku, alâyişi, nümayişi yoktur. Bu, bilinmezlerin, ermişlerin, kendini büyük bir dâvâya vermişlerin şuurlu, imanlı, inançlı kalabalığıdır.” (Tarihçe-i Hayat, s, 546)

Nur hareketinin o­nca baskı ve fitneye rağmen bir türlü mağlûp edilemeyen manevî gücünün sırrı işte bu veciz sözlerde saklı: İhlâs üzerine bina edilen, inkişafını para ve maddî organizasyon gibi vasıtalara borçlu olmayan, gelişme sürecinde ortaya çıkan ihtiyaçları asla “haram para” karıştırmadan münhasıran kendi hizmetinin ürünleriyle finanse eden ve samimî bir istişare sistemiyle yürütülen özgün, tam bağımsız, manevî ve fikrî bir hareket.

Bu dinamikleri kavraması mümkün olmayanlar şimdi de Kalvinizm, Protestanlık, kapitalizm yakıştırmalarıyla uğraşadursunlar…

Nurlu kervan yola devam ediyor, edecek.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*