-Nur Seyahatleri- Kevser havuzunun müstakimleri

Image
Geçtiğimiz Perşembe akşamı Edincik, Cuma akşamı Balıkesir dersindeydim. Edincik dersine Bandırma ve Erdek ilçeleri de katıldılar. Edincik’in asıl ismi Aydıncık imiş. Yeşillikler içinde güzel bir belde. Verimli ve bereketli toprakları var. Fakat bu günlerde yeterince istifade edildiğini söylemek zor. Eskiden üzümcülük, koza üretimi, meyvecilik ve zeytincilik temel geçim kaynağı imiş. Şimdilerde sadece zeytincilik kalmış.

Sanal gelişmeler beldenin diğer tabiî kaynaklarını bir bir değerden düşürmüş. Beldedeki Marmara Birlik zeytinciliğin verimli şekilde yaşamasında büyük katkı sağlamış.

Kasabanın Rumlarda iken ismi Adresteia’dır. Adresteia’yı 735 yılında Orhan Gazi’nin komutanı Aydın Bey fethetmiş. Bu sebeple kasabanın adı Aydıncık kalmış. Sonradan bu isim Edincik’e dönüşmüş. Orhan Gazi’nin, Rumeli topraklarına geçme düşüncesini, komutanı Süleyman Paşa Edincik’te ve Kapı Dağı’nda planlamış.
Bu şirin Osmanlı yadigârında Edincik Belediyesi güzel hizmetler yapıyor. Belediye Başkanı Sayın Mehmet Yağcı vizyonlu ve nazik bir başkan. Kısa ziyaretimizde bize güzel projelerinden bahsetti. 
Edincik yamacı ile Kapı Dağı Yarımadası arasında Kapı Dağını karaya bağlayan bir kara parçacığı var. Burada binlerce yüz yıl önce Kyzikos ve Belkıs adında bir şehir yerin dibine batmış. 
İnsan ürperiyor: Bu ihtiyar dünya nelere şahit olmadı ki, nice kavimleri yutmadı ki? Nitekim Kur’ân bunu hatırlatıyor: “Yeryüzünde gezip dolaşın da, bundan evvelkilerin akıbeti nasıl olmuş, bir bakın!”  1
Düşünüp, ibret alıyoruz.
Ali Karakaş ve Fahri Cura Ağabeyler Edincik’te tam bir hizmet ikilisi! Edincik’in saff-ı evvelleri. “Yıl 1963. Manisa’da askerdeyim. Bir komutanımız vardı” diye söze başlıyor Fahri Ağabey. “Komutanımız bir gün Üstadı kötüledi, hakaret etti. Ben o zaman daha Üstadı tanımamıştım. İlk çarşı iznimde çarşıda birisine Üstadı sordum. Dedi ki: ‘Said Nursî büyük âlimdir. Müceddittir. O’na lâf söyleyenin kabirde hiç yatacak yeri yoktur.”
Ben Üstadı böylece tanımaya başladım. Bir gün bir çavuş geldi. Namazını kılardı. Meğer Nurları bilirmiş. Bir gün söz Nurculuktan çıkmıştı. Çavuş: “Biz Nurcu olamayız! Nurcular mücahittirler. Fisebilillah çalışırlar. Esaslı insanlardır” dedi.
Bu sözler benim beynimde şimşekler çaktırdı! Daha sonra asker dönüşünde Tayyar Ağabeyle tanıştık. Asıl Risâle-i Nur’u ve Nurculuğu tanıdığımız yıllar bu yıllar oldu.”
Edinciklilerin sohbetine doyum olmuyor. 
Tabiî ki saff-ı evvel deyince Bandırma’nın medar-ı iftiharı merhum şehit Tayyar Alnıak Ağabeyi unutmak mümkün değil. Hizmetlerini, bıraktığı yerden cemaat-i Nuriye sürdürüyor. Hiç endişesi olmasın. Allah makamını âli eylesin. Âmin.
Bandırma’nın manevî kaleleri ise Mustafa Ataç ile Dr. Osman Ataç. Bandırma’da Tayyar Ağabeyden aldıkları hizmet bayrağını onurla taşıyorlar. Allah yardımcıları olsun!
Cuma günü Osman Beyle ve Ali Ağabeyle birlikte Bandırma’dan Balıkesir’e geçtik. Balıkesir dersine çevre ilçelerden bir hayli katılım oldu. Balıkesir’in saff-ı evvelleri Enver Tezel Ağabey ile İbrahim Okur Ağabeyler, Nur Talebelerinin manevî muhafızları hükmünde cemaatin içindeler. Her ikisinin de Üstad’la ilgili hatıraları var.
İbrahim Ağabeyin Üstad’ı Isparta’da ziyaretini anlatışı hepimizi duygulandırdı. (Enver Ağabey daha sonra anlatacak)
Ellili yılların sonları… Üstad’ı görmek için Isparta’dayız. Bir ikindi sırası kapısına geldik. Sungur Ağabey karşıladı: “Kardeşim, Üstad şimdi ziyaretçi kabul etmiyor. Yarın sabah namazından sonra erkenden gelin” dedi. Biz sevincimizden uçuyoruz, yarın ziyaret edebileceğiz diye. Gece gözlerime uyku girmiyor. Sabahleyin namazdan sonra erkenden gittik. Kapıyı Bayram Ağabey açtı. Bizi kabul etmeyecekti. Ben dedim: “Dün Sungur Ağabey bugün erkenden gelirsek alacaktı. Bize söz verdi” dedim. Sungur Ağabey bize işaret etti, yavaşça, “Gelin kardeşim!” dedi. Biz girdik. Meğer Üstad bizi kabul etmiş. Ama biz konuşamıyoruz artık, dilimiz tutulmuş. Kelimeler boğazımızda düğümleniyor.
Üstad’ın elini öptük, huzurunda diz çöktük. Kalbim yerinden fırlayacak! Üstad ders yaptı. Ben gizliden Üstad’a bakmaya çalışıyorum, ama hicabımdan bakamıyorum. Sonra Üstad’ın yanında fazla kalınmazmış. Çıktık. Ben saygımdan, yönüm Üstada dönük geri geri çıktım. Bu Üstadın dikkatinden kaçmadı: “Maşallah kardaşım!” dedi.
Rüyasını anlattı İbrahim Ağabey. Rüyasında Peygamber Efendimiz (asm) ile Üstadımızı birlikte görmüş.
Hasan Aktunç Ağabeyi rahmetle andık. Balıkesir’in medar-ı iftiharı idi. Geçen yıllarda Üstadının yanına uçuverdi. Allah mekânını cennet eylesin! Âmin.
Edincik, Erdek, Bandırma ve Balıkesir’in hizmet kahramanlarına Allah sıhhat ve afiyet versin. Âmin.
Nur seyahatleri akümüzü dolduruyor, tefeyyüz veriyor, dinlendirici oluyor. Nur Talebelerini şevkli, gayret içinde, dimdik ayakta ve hizmet başında gördüm ve şevk buldum, onur duydum. Bin barekallah ve milyon maşallah dedim. Allah şevklerini, gayretlerini, hizmetlerini daim kılsın ve cümlesini Kevser havuzunun müstakimlerinden eylesin. Âmin.

Dipnotlar:

1- Rum Sûresi: 42.

 

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*