Nurcuları nura dâvet etmek

Image

Üstad Hazretleri, “Risâle-i Nur’un mesleği, iman hakîkatlerini neşrederek ehl-i imanın imanını kurtarmaktır” diyor. Dünyada, nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan ender İslâm ülkelerinden biriyiz. Ona rağmen, imanın en ağır darbe aldığı ve Müslümanların en çok sıkıntı çektiği bir ülkeyiz. Onun için âhirzamandaki imanı tecdid hareketi bu memlekette başlamış ve âhirzaman müceddidi bu memlekette zuhur etmiştir.

“Mekke’de bile olsam, buraya gelmek lâzımdı, çünkü en ziyade burada ihtiyaç var” diyerek, buradaki iman hizmetinin ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir.

Demek ki imanlı olmak yetmiyor, bu imanı insî ve cinnî şeytanların saldırılarından korumak ve tahkîkî imanı elde etmek gerekiyor. Onun için Risâle-i Nur, durmadan Müslümanları imana dâvet ediyor. İman cephesine sürekli tahşidat (yığınak) yapıyor.

Bu mesleği sürdüren Nurcuların da imanlarını devamlı takviye etmeye ve tahkikî iman noktasında derinleşmeye ihtiyacı vardır. Risâle-i Nur’a gönül veren, imana hizmeti hayatının gayesi edinen insanların, kalp ve gönül bataryaları daima Nur ile dolu olmalıdır. Onun için de evlerdeki şahsî okumaların yanı sıra, cemaat hâlindeki derslere devamlı katılmak, kardeşlerine şevk vermek ve onlardan şevk almak sûretiyle her an hizmete hazır halde bulunmalıdır. Şahs-ı mânevî ile irtibatını hiç kesmemek ve gevşetmemek gerekmektedir. Bu yüzden haftanın belli günlerinde yapılan mutat derslere mutlaka katılmaya çalışmak, ehl-i hizmet bir Nur Talebesinin en büyük vazifelerinden birisi olmalıdır.

Bediüzzaman Hazretleri, Kastamonu Lâhikası’nda “..fevkalâde sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlâs lâzımdır. Onda terakkî etmeliyiz” diyerek, irtibat konusunda ifrat etmek gerektiğini ifade ediyor. İrtibatın yolu ise, daha sık görüşme, bir araya gelme, kalp ve gönüller arasındaki kanalları her zaman açık tutmaktan geçmektedir.

Haberleşme imkânlarının bu kadar arttığı ve mesafelerin bu kadar kısaldığı şu zamanda, kardeşler arasında daha sıkı bir irtibat bulunması gerekirken, maalesef arzu edilen seviyede bir irtibatın bulunmadığını görüyoruz. Birkaç hafta, hatta birkaç ay sohbetlerimize katılmayan bir kardeşimizi arayıp da “Nasılsın kardeşim, nerelerdesin, seni özledik” şeklinde bir yaklaşımla, gönül bağımızı kontrol edebiliyor muyuz? Gerekirse evine veya işyerine giderek ziyaret edip, kopan veya gevşeyen irtibatımızı yeniden güçlendirmeye çalışabiliyor muyuz?

Dışarıdan bir kişiyi daha cemaate kazandırmak için koluna girip sohbete getirmek güzel bir davranış ve takdire şayan bir hizmettir. Ama yıllarca beraber sohbetlere katıldığımız, ehl-i hizmet bir kardeşimizi uzun süre aramızda görmesek, hiç merak edip “Acaba neden gelmiyor, bir derdi, bir sıkıntısı mı var?” diye irtibata geçmek de hizmetin bir gereğidir. Böyle bir durumda, “Canım, o zaten Nur Talebesi, bu hizmetin bilincinde, onu da mı davetle derse getireceğiz?” demek, aramızda müfritane değil, vasat bir irtibatın bile bulunmadığını gösterir. Elbette Nurcu kardeşimizi de nura dâvet edeceğiz ki şirket-i mâneviyedeki sermayemiz artsın ve herkes daha fazla istifade etsin.

Bazı dostlarımızın bizlerden uzaklaştıklarını artık ders ve sohbetlerimize katılmadıklarını konuşuyoruz da, o dostları niçin hiç arayıp sormadığımızı, akşamları derse gelirken bir telefon açıp niçin dâvet etmediğimizi hiç konuşmuyoruz. Herkesin fıtratı, meslek ve meşrebi farklıdır. Bazı insanlar kendilerini yalnız hissettiklerinde tembellik edip fütur göstererek sohbete gitmek yerine evde oturmayı tercih ederler. Ama dostça bir dâvet, onları harekete geçirmeye yetebilir. Küçük bir teşvik, büyük bir şevke kapı açabilir. Böylece zayıflayan bağlar kuvvetlenir, irtibat artar, hizmetler inkişaf eder.

İşte o zaman sohbet salonlarındaki boş koltuklara bakarak “Her gün sayımız biraz daha azalıyor mu ne?” diye hayıflanmak durumunda kalmayız.

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Abi gönülden diyorumki: Böyle bir yazıya hakikaten ihtiyaç vardı. Farkındalığımız için ihtiyaç vardı.
    Allah razı olsun. Hizmetler daim olsun. Tazaele bismillah diyerek hizmet için: Vira-bismillah 🙂

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*