Nursî ailesinin yedinci evlâdı: Mercan Hanım

Nursî ailesinin yedinci evlâdı olan Mercan ismindeki kız çocuğu hak- kında, Nurs Köyü ve çevresinde yaptığım araştırmalarda, bu muhterem hanımefendinin, Nurs’a bağlı Aşağıkiğis Mezrası’nda olduğunu öğrendim. Bu bahtiyar evlâdı araştırmak adına, Nurs’ta, kendisi ile alâkalı bir çok yaşlıdan dinlediğim bilgiler, Mercan’ında asaletine uygun, manevî zenginliği, terbiye ve ahlâkının yanı sıra, oldukça nezih ve olumlu bir yapıda olduğu söyleniyordu. Nurs Köyü’nün ardından, Aşağıkiğis Mezrası’na gitmiş. Araştırmalarımı o mezrada sürdü- rürken, bize Mercan’ın kızı Nazife’nin torununun hayatta olduğunu söylemişlerdi. Kendisi vefat edeli bir hayli zaman olmuştu. Nihayetinde, Mercan’ın torunu, Nazife’den olma, Feramuz Okuyan’ı bulduk.

Feramuz Bey, saf, tertemiz bir insandı. Konuşturmayıncaya kadar konuşmaz biri olup, nezih ve nezaketten gelen bir hususiyete sahipti.

Mercan Hanım’ın evlilikten iki çocuğunun olduğu ve yedi torununun bulunduğu, bir çoğununda hayatta olduğunu öğ- reniyorduk. Feramuz Efendi ile, Mercan’ın medfun olduğu, Aşağıkiğis Mezarlığı’na gitmiş, ruhuna Fatihalar okumakla ye- tinmiştik. Aşağıkiğis Mezrası’nda, Mercan Hanımla ilgili araştırmalarımız, yaşlı kimselerin anlattıkları, Mercan Hanım’ın ve evlât- larının çok dindar, terbiye ve nezaketli birileri oldukları, bize anlatılanlar arasında yer alıyordu.

Nursî aile efradının, büyüklerinden aldıkları eğitimleri, gelecek nesillere de gayet tabi olarak sirayet ettirdikleri evlâtları ve torunları üzerinde de net bir şekilde görünen hakikatlerdi. Yazımızı, Nursî ailesi fertlerinden, Said Nursî’nin eğitime verdiği önemle alâkalı ifade ettiği bir anekdotla bitirelim. Şöyle ki;

“Doğu Anadolu’nun muhtelif yerlerinde meselâ, Bitlis’te, Van’ da, Siirt’te açılacak mekteplerde en az elli talebe okutulması ve onların masraflarını da hükümetin karşılaması lâzımdır. Burada dini ilimlerle birlikte müsbet ilimler de okutulmalıdır.”1

Üstad özellikle Doğu illerinde yüksek eğitim verecek bir üniversite açılması gerektiğini sık sık vurguluyordu. Hatta Ruslar’a esir düştükten sonra göstermiş olduğu kahramanlıklardan ötürü TBMM’ ye dâvet edildiğinde, Medreset-üz Zehra hayalini mebuslara da anlatmış, iki yüz mebustan 163 kişi Şark Üniversitesi için, yüz elli bin lira tahsisata karar vermişti.”2

Bediüzzaman “Risale-i Nur’un hakikatine çalıştığım gibi, bu mesele için de o kadar çalıştım” diyordu.

Nursî ailesi ve eğitimi, günümüz eğitimine en sağlıklı bir eğitim modelidir.

Dipnotlar:
1- Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman, s. 95)
2- Bediüzzaman Albümü, Refet Kavukçu, s. 108)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*