Nur’un ihlâslı kahramanlarından: Molla Sabri Alkış

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin mühim âlimlerinden ve hayatını nur hizmetine adayan, Nur’un ihlâslı fedakârlarından Molla Sabri Alkış Ağabey 17.3.2012 günü Allah’ın huzuruna vardı. Doksan yılını aşan ömründe daima hizmet aşkıyla yaşayan ve son nefesine kadar hizmeti konuşan muhterem ağabey, hayatını, Üstadın hayatını kendine rehber edinerek geçirmiş, birçok meselede Üstadı hayatında yaşatmaya gayret etmiştir. Büyük âlim olması hasebiyle kimse onun ilmi karşısında söz söyleme cesaretini gösterememiştir.

1928 yılının Kasım ayında yapılan harf inkılabı neticesinde Kur’ân eğitimi yasaklanınca, Mardin’in Suriye sınırına yakın köyde yaşayan ve henüz çocuk denecek yaşta olan Molla Sabri’yi babası medrese ilimlerini almak üzere sınırın öteki yüzüne Suriye’nin Haseki vilayetine bağlı Kamışlı kazasının Haznevî sınır köyüne gönderir. Molla Sabri buralarda on beş sene boyunca ilim tahsiline devam eder. Nakşibendi tarikatının büyük şeyhlerinden Şeyh Ahmet Haznevî’den ders almaya başlar ve bu arada Nakşibendi tarikatına intisap ile bütün himmetiyle tarikatta mertebe kat etmeye gayret eder. Öyle ki günde bazen kırk bin tehlil (tevhid kelimesi) çektiği olurdu. Tarikatte halife olma derecesine gelince, halife olmayı kabul etmeyerek tekrar vatanına geri gelmiş ve hizmetlerine başlamıştır. Nurlarla tanışmış ve o andan itibaren Nur’a hizmeti hayatının gayesi yapmıştır. Nur tohumlarının Mardin ve çevresinde atılması yönünde üstün gayret ve fedakârlıklarda bulunmuş, bu arada üç defa Medrese-i Yusufiyeye yolu düşmüştür. Tutuklanmalardan birisinde Ankara’ya ifadesi alınmak üzere götürülür ve nezarette iken çok heyecana kapılarak endişelenmeye başlar ve bir ara uyuklar. Rüyasında ona Fetih Sûresi’nin 27. âyeti okunur ve korkmaması söylenir. Bunun üzerine uyanır ve ruhunda büyük bir inşirah duyarak büyük bir cesarete sahip olur. İfadesi alınırken çekinmeden gerçekleri haykırır.

Mardin’de özellikle gençliğin hizmetlerde istihdamına yönelik çalışmalara ağırlık vermiş, bu arada camilerde terke uğrayan sabah namazlarının ihyâsı için üstün gayretlerde bulunmuştur. Sabah namazında açılmayan Ulu Cami cemaatle dolup taşmıştır. Camilerde sürekli irşad hizmetlerinde bulunarak Mardin halkına Nur’un hakikatlerini ulaştırmaya büyük gayret göstermiştir. Bu arada Mardin’de tek parti CHP döneminde Gayr-i Müslimlere satılan ve depo olarak kullanılan Şeyh Abdülaziz Mescidini hayırsever vatandaşlar sayesinde satın aldırıp tekrar ibadete açtırdı.

Bu hizmetleri maalesef cami imamları tarafından sineye çekilemediğinden resmî makamlara müteaddit defalar şikâyetlere maruz bırakılmıştır. Hizmetteki ihlâs onu her zaman muhafaza etmeye yetmiştir. Türkçe lisanını Risale-i Nur’dan öğrenmiş ve bütün ilmî sermayesini Nurlarda görmüştür.

Molla Sabri, Üstadı gibi hiç kimseden zekât ve sadaka kabul etmemiş ve fahrî imamlık hakkı olduğu halde resmî görev almamıştır. Günde bir öğün hafif yemekle hayatı boyunca yaşamaya kendini alıştırmıştır. Sünnete uygun olarak az yer, az uyurdu. İman ve Kur’ân hizmeti dışında dünyevî konuları konuşmazdı. Kendi bahçesinden elde ettiği gelirle kıt kanaat geçinirdi.

Molla Sabri’nin en büyük derdi zaman zaman cemaat içinde beliren sıkıntılar dolayısıyla yaşanan ayrılıklardı. Bu konularda görüşebildiği Üstadın talebelerine her zaman sitemde bulunur, ittifaksızlığın verdiği zararları dile getirirdi. Hatta bu yüzden kendisine bu hareketinden dolayı yöneltilen tenkitleri de sineye çekerdi.

Mardin’den sonra Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesine yerleşen Molla Sabri burada da hizmetlerini son nefesine kadar devam etmiştir. Oğlu Said Alkış babasını anlatırken: ”Vefat edene kadar dahi sürekli Risaleden vecizeler söyleyerek bizlere hakikati anlatıyordu. Babam Ceylanpınar’da 4 cami inşa etti, bir camiye kendi ismini verdi. Gününü sürekli camide geçirir, öğrenciler yetiştirirdi. Ömrünü İslâmı anlatmakla ve medreselerde talebe yetiştirmekle geçirirdi. İslâm ümmetinde daima vahdet istiyor, Müslümanların bir ve beraber olmasını istiyordu, sürekli böyle duâlarda bulunuyordu. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden Risale-i Nur Talebeleri onun ziyarete gelirdi. Babam 2 ay önce kaza geçirdi, ayağı kırılmıştı, yatakta dahi bizlere sürekli güzel öğütlerde bulunuyordu” diye duygularını dile getirmiştir.

Risale-i Nur’u ailece Molla Sabri’den öğrenen Nurdağlardan M. Derviş Nurdağ, hocayı tanımadan önce hayatlarının boş meşgalelerle geçtiğini, onunla tanıştıktan sonra yaratılış gayesini Nurlar sayesinde kendilerine aktardığını, o günden beri hayatlarının değiştiğini ve o yüzden dostlukları elli yıla dayanan ağabeylerinin ruh dünyalarında apayrı yeri olduğunu ifade ederken çok duygulanmıştır.

Molla Sabri Alkış için söylenecek ve yazılacak çok şey var; ama şimdilik ona rahmet temennisiyle yetinelim. Allah’tan kendisine rahmet temennî eder, Nur içinde olmasını dileriz.

Molla Sabri Alkış adına mevlid okutuldu

Güneydoğu’da Kur’ân ve iman hizmetlerinin gelişmesinde büyük emekleri olan, Risale-i Nur Talebesi Molla Sabri Alkış, vefatının birinci yıldönümünde mevlidle yâd edildi.

Mevlid öncesi Grup Tillo ilâhi ekibinin coşkulu programından sonra Molla Sabri Alkış’ın oğlu Ahmet Alkış yaptığı Arapça, Kürtçe ve Türkçe konuşmasında babasının hayatını dâvâya adadığını, kendisine yüklediği misyonu doğru bildiği yolda ilerlettiğini ve başı dik olarak inandığı gibi yaşadığını ifade etti. Seyda’nın ömrünün son demlerine kadar İslâm birliğine hizmet ettiğini ve İslâm coğrafyası ile ilgilendiğini, onun için ölümünün idam değil bir tebdil-i mekân olduğunu söyledi.

17 Mart 2013 Pazar günü Ceylanpınar’daki Yüksektepe Köyünde yapılan olan Mevlid öğle namazından sonra üç dilde okunmaya başlandı. Hafız Mehmet Emin Mülayim Hocanın Kur’ân-ı Kerîm okumasıyla devam eden mevlid, yemeğin ardından yapılan duâ ile sona erdi.

Mevlitte Şanlıurfa milletvekilleri Abdülkerim Gök ve Mehmet Akyürek ile Mardin milletvekili Abdurrahim Akdağ da hazır bulundular. Ayrıca Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç ile Ceylanpınar kaymakamı İbrahim Çenet de mevlide katıldı. Mevlide çevre il ve ilçelerden binlerce insan iştirak etti. Ayrıca Nur Talebelerinden Abdülkadir Badıllı ve Mustafa Kılıç Hocanın yanı sıra bölge âlimleri ve hocaları da mevlidi takip ettiler.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*