Nurun satır aralarında Hafız Ali ağabey

(Vefatının 67. yılında rahmet vesilesiyle)

Bediüzzaman Hazretleri, Risâle-i Nur’daki lâhika mektuplarını ve Nur Talebeleri arasındaki mektuplaşmaları değerlendirirken şöyle der:
“Şu Risâle (Yirmi Yedinci Mektub’un umumu) bir meclis-i nurânîdir ki, Kur’ân’ın şu münevver, mübarek şakirtleri, içinde birbiriyle mânen müzakere ve müdavele-i efkâr ediyorlar.

 Ve yüksek bir medrese salonudur ki, Kur’ân’ın şakirtleri onda herbiri aldığı dersi arkadaşlarına söylüyor. Ve Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın hazine-i kudsiyesinin sandukçaları olan Risâlelerin satıcı ve dellâllarına muhteşem ve müzeyyen bir dükkân ve bir menzildir. Herbiri aldığı kıymettar mücevheratı birbirine ve müşterilerine orada gösteriyor.” (Barla Lâhikası, s. 54)
Hz. Üstad’ın yukarıdaki ifadeleri, Risâle-i Nur’da yer alan, talebelerin yazdıkları mektupların ehemmiyetini göstermek açısından manidardır.
Risâle-i Nur kudsî hizmeti içinde yer alan mühim bir şahıs olan Hafız Ali ile alâkalı mektuplar da bu zaviyeden ehemmiyet arz eder.

Bediüzzaman’ın gözünde “Hafız Ali Mektupları”
Bediüzzaman’ın gözünde “Hafız Ali Mektupları”nın ehemmiyetini, Nurun satır aralarında görmekteyiz. Birkaç tanesi şöyledir:

* “Sizin, yani Nur fabrikasının sahibi ve mübarek cemaatin imamının Atabey’den gelen mektupları bizi çok mesrur eyledi.” (Kastamonu Lâhikası, s. 46)

* “Hafız Ali’nin bu defaki mektubunda çok mübarek duâları bizi en derin ruhumuzdan mesrur edip şükre sevk etti. Ve her musîbetzedeye ve hüzün ve kederlere düşenlere, mana-yı işârîsiyle mededres ve halaskâr ve şifa ve medar-ı sürur olan ‘Biz senin göğsüne genişlik vermedik mi?’ (İnşirah Sûresi: 94:1.) ve ‘Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır.’ (İnşirah Sûresi: 94:6.) her musîbetzedeye baktığı gibi, bu geçen hastalık cihetiyle bize de baktığını yazıyor.” (Kastamonu Lâhikası, s. 75)

* “Hafız Ali’nin mektupları, çok ince ve çok yüksek hissiyatını ve kerametkârâne ihlâsının derecelerini gösterdiğinden, pek uzun bir mukabele ister.” (Kastamonu Lâhikası, s. 86)

* “Hafız Ali’nin buradaki kardeşlerine çok yüksek, çok tesirli yazdığı mektuba karşı başta Feyzi, Emin olarak umum namına Feyzi diyor ki: ‘Biz bu memleket talebeleri, Isparta kahramanlarının küçük kardeşleri, belki onların talebeleriyiz. Dersi, hizmeti ve ciddiyeti onlardan alıyoruz. Herbirisi, bizim için birer üstaddır. Onların elinden öper, arz-ı hürmet ederiz. Cenâb-ı Hak, o kahramanlardan ebeden razı olsun, âmin’ diyorlar.” (Kastamonu Lâhikası, s. 94)

* “Hafız Ali’nin mektupları, Risâle-i Nur’un fevkalâde bir kerâmetini ve harika kuvvetini gösteriyor.” (Kastamonu Lâhikası, s. 105)

Nur Risâlelerinin şehid kahramanı Hafız Ali Ağabey 1898’de Isparta’ya bağlı İslâmköy’de dünyaya gelmişti. 17 Mart 1944 senesinde de, Denizli’de ebediyete irtihal etti.
Cenâb-ı Hak, başta Üstadımız ve vefat yıldönümü idrak ettiğimiz Hafız Ali Ağabey olmak üzere bütün Nur Talebelerinden ebeden razı olsun.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*