O ayette evvela adaletten bahsediliyor

Arkadaşın biri, bir video yolladı.

Bir TV programında, esas mesleği gazetecilik olan, AKP eski Milletvekili Mehmed Metiner’e, takdimci soruyor: “Öncelikle şunu sormak istiyorum, ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’, ‘Aile Kalkınma Partisi’ olarak konuşuluyor halkın arasında. Sayın Metiner, sorum şu: siz ve diğer vekiller, dört beş vekiliniz, vatandaştan daha çok, kendi aile çevrenize makam kazandırdığınız yönünde iddialar var. İddia değil, isbatlar var.” der demez, Metiner, hemen cevab veriyor.” Biz inançlı insanlarız değil mi? Cum’a namazına gittiğimizde, her hafta hutbede ne okunur? ‘akrabalarını koru, kolla!’ denilir, değil mi? “ deyince, takdimci şaşırarak “o zaman, sizin yaptığınız bu, böyle mi oluyor?” deyip, tekrar sorunca, Metiner; “vallâhi, sen Allah’ın âyetine bile karşı geliyorsan…” diyerek, video bitiyor.

Şimdi buyurun! Bunun neresini ele alalım? Hâni malûmdur, deveye sormuşlar ya: “boynun niye eğri?” diye. Deve de, demiş ki; ”nerem doğru ki?” bu misâl, aynen o konuşmaya oturuyor. E be kardeşim, sen mütercim misin, müfessir-i âzam mısın? Ne güzel de tefsir ediyorsun âyeti, Nefsine, keyfine, işine geldiği gibi âyet tefsir etmek de, sizde görülmüş. Sadece sen değil, senin diğer şeriklerinden de, bu minval üzere, kendilerini aşan; mütercimliğe, müfessirliğe soyunanlar var.

Hele şuraya bakın! Allah’ın emrini, âyetini, şahsına, menfaatine kullanıyor. Kendisini îkaz edene de, “sen Allah’ın âyetine karşı geliyorsun!” diyor.

Hâlbuki o âyet öyle mi? Hakikî mânâda yapılan meâline bakalım şimdi: Nahl Sûresi 90. Âyet de, Cenab-ı Hakk, şöyle buyuruyor; “Allah adaleti, iyiliği, akrabaya ikramı emreder; fuhşiyatı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünesiniz diye O size böyle öğüt veriyor.” Gördünüz mü? Âyetin ilk emri ADALET. Sonra akrabaya yardım. Sonra FUHŞİYATtan men. Yani, FUHŞU yasaklamak. Daha sonra da, kötü huylardan sakınmayı emrediyor.

Siz, o âyetin ilk emri olan adaleti rafa kaldırmışsınız, fuhşun (zinanın) serbest olmasına taraftar olmuşsunuz. İslâmın en mühim ve cemiyet hayatını zir-ü zeber, yerle bir eden bu iki meselesine kulak vermiyorsunuz, kulağınızın üstüne yatıyorsunuz. Ondan sonra da; haksızlık, torpil, iltimasla, ahbab-çavuş misâli ile işe aldığınız adamlara âyet-i kerimeyi mesned gösterip, keyfinize göre yorumlayıp, kılıf uyduruyorsunuz. Ve karşı çıkana da, diyorsunuz ki; “sen Allah’ın âyetine karşı geliyorsun!” pes doğrusu!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*