O, bizim gençlik yıllarımızın ablasıydı…

Yeni Asya’nın 2 Ekim tarihli sayısının sürmanşetinde Meryem Cemile’nin vefat ettiği haberini okuyunca üzüldüm. Allah binlerce rahmet eylesin inşaallah. O, bizim gençlik yıllarımızda, İslâmla müşerref olup, İslâma da çok güzel hizmetler eden bir ablamızdı. Onun o şevk verici, güzel yazıları, bizleri de genç yaşımızda kamçılıyordu. Tabiî, “o bizim gençlik yıllarımızın ablasıydı” derken, Türkiye’de de o yıllarda, hassaten başörtüsü kahramanlığı yapan; Şule Yüksel Şenler, Zeyneb Münteha Polat (aynı zamanda benim evlenmeme vesile olmuştur), Hatice Babacan, Emine Aykenar gibi isimleri de unutmamak lâzımdır.

Biz onu 1970’li yıllarda, daha çok Yeni Asya ve The Light (Nur) mecmuasından tanıyorduk. Orada da Üstad ve Risale-i Nurlarla alâkalı sitayişkâr yazı ve haberleri oluyordu. Adı, “Margaret Marcus” olan bir Yahudi ailenin çocuğu iken, hidayete erdikten sonra “Meryem Cemile” ismini almıştı. Tıpkı o yıllarda dünya şampiyonu zenci boksör “Cassius Marcellus Clay”ın “Muhammed Ali” oluşu gibi. Tıpkı, yine o yıllarda bizim gazetemizin foto muhabirliğini de yapmış olan, “Brian Creasser”in “Zafer Ali” oluşu gibi, sair dinlerin İslâma giren bahtiyar insanlarıydı bunlar.

Hidayete eren, İslâm ile müşerref olan insanların sayısı bilinemiyordu artık. Yıllar geçtikçe de bu sayı çoğalıyordu. Yeter ki biz, üstadımızın “Eğer biz ahlâk-ı İslamiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını ef’alimizle izhar etsek, sair dinlerin tabileri elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler, belki küre-i arzın bazı kıt’aları ve devletleri de İslâmiyete dehalet edecekler” sözünü fiilimizle, halimizle gösterebilsek, elbette bu müjdeler daha çok tahakkuk edecektir. Ama bizim her yanlış hal ve hareketimiz maalesef bu işe perde olup, gölgeliyor.

Geçtiğimiz yıllarda kendisiyle röportaj yaptığımız Zafer Ali’nin şu sözü hâlâ kulaklarımdadır: “Ben İslâmiyeti, Risale-i Nurlarla değil de, bu Müslümanları görerek tanımak isteseydim, her halde Müslüman olmazdım.” Bu söz enteresan bir tesbittir. Bugünkü Müslümanların, dinlerine tâbi olmayıp, dinin emrettiklerinin dışında yaptıkları yanlışı görünce söylemiştir bu sözü.

Neyse, işte o şekilde İslâmı seçip, güzel de hizmetler yapan Meryem Cemile, inşallah Rabbimizin huzuruna rahat bir şekilde çıkmış ve İslâma yaptığı hizmetlerinden dolayı da mükâfatını kazanmıştır.

Cenâb-ı Hak, rahmet eylesin, makamını cennet eylesin inşaallah.                                                   

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*