O Hz. Muhammed´in yolunda

Hz. Muhammed’in Yolunda’ adlı kitabıyla Ortadoğu’nun Pulitzer’i sayılan 2004 Bashrahil ve yine 2004 Choice Dikkate Değer Akademik Eser ödülünü kazanan Carl W. Ernst, Hz Muhammed’in doğumunun 1434’üncü senesi münasebetiyle düzenlenen geceye katılmak üzere İstanbul’a gelmişti. Kendini bir Hz. Muhammed hayranı olarak tanımlayan Ernst, Yeni Aktüel Dergisinden Aycan Saroğlu’nun sorularını cevapladı.

Carl W. Ernst, ‘Hz Muhammed’in Yolunda’ adlı kitabını yazma sebebiyle ilgili soruya “Kitabım özellikle Müslüman olmayan okurlar için yazıldı. Amacım hem İslâm geleneğinin zenginliğini anlatmak, hem de yakın tarihte İslâmı kuşatan ikilik ve çelişkileri anlatmaktı. Amacım Müslümanların insaniyetini vurgulamak, Avrupa ve Amerikan medyasında gayri insanî ve korkutucu figürler olarak anlatılan insanlara, bir insan sureti vermekti. Kitabın ismindeki niyet de din gibi soyut bir fikri değil, bir insan ismini (Hazreti Muhammed) öne çıkarmaktı” şeklinde cevapladı.

Söyleşinin devamında bir akademik eser olmasına karşın kitabının ABD’de beklediğinden büyük bir ilgi ile karşılandığını ifade eden Ernst, “Kitabım New York Review Books’da ve Time dergisinin Londra baskısında yer aldı, Choice Magazine’in akademik yılın kitapları seçkisine girdi. Akademisyen çevreden meslektaşlarım derslerinde kullandı. ABD de dahil, bütün dünyadan çok sayıda mektup aldım. Müslümanlardan da, Müslüman olmayanlardan da. İnsanlar İslâmı anlamakta çok yeni yollar getirdiğimi belirtiyorlardı. “Kitabı anneme Noel hediyesi olarak alıyorum” diyenler bile oldu” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Batılı insanların İslâmı yanlış tanımalarının en büyük sebebi bilgisizlikleri olduğunu ifade eden Carl W. Ernst, “Meselâ Gallup’un yaptığı bir araştırmada şöyle bir soru soruldu: İslâm hakkındaki görüşünüz olumlu mu olumsuz mu? Yüzde 37 olumlu, aynı oranda olumsuz cevap çıktı. Yüzde 25’in cevabı ise ‘Bilmiyorum’ oldu. Problem eğitimsizlikten kaynaklanmıyor. İslâm hakkında enformasyonun büyük bir bölümü medyadan ve popüler kültürden geliyor çünkü” dedi.

‘İslâm dünyası’ sözüne karşı çıktığını belirten Ernst çok farklı İslâm anlayışları olduğunu sözlerine ekliyor. Batının İslâma topyekûn cephe almasının tek sebebinin Batının kendileri dışında kalan bütün medeniyetlere karşı bağnaz tutumundan kaynaklandığını ifade eden Ernst, “Terörist kavramı ile İslâm dininin yan yana gelmesi Avrupa düşüncesinin bir ürünü, köktendinci kavramı da Amerikan Protestanlığının bir etiketlemesidir” görüşünü taşıdığını ifade ediyor.

“Kitabınızda Hazreti Muhammed’i (asm) merkeze almanızın sebebi neydi?” şeklindeki soruya ise Ernst, “Hz. Muhammed, Müslümanlar tarafından her zaman, sadece kendi ümmetinin değil, bütün insanlığın tarafında olan peygamber olarak kabul edilmiştir. Peygamber’in Kur’ân’da ‘yaradılışa rahmet’ (rahmeten lil-alemin) olarak görülmesinin Hıristiyanlarca takdir edilmesinin teolojik sebeplerle özellikle zor olması büyük bir utançtır. Peygamberin, toplumun dışına atılmış olanlara özellikle çok merhamet ettiği aşikârdır. O kölelere karşı da şefkatliydi ve Allah’a bağlılığın ifadesi olarak o­nları özgür bırakmayı tavsiye etti. Yaşantısı hadislerdeki ahlâkî öğretilerin kaynağı oldu. o­nun insan olarak, Müslüman olmayanlarca daha iyi anlaşılması gerekiyor. Dini ayırt edici olarak ortaya koyan şeyler tarihsel gelişimlerdir ve İslâm dininin tarihî gelişimlerini anlamak için Hazreti Muhammed’i tanımamız gerekiyor. Saygı ve hürmet göstermek gerekiyor çünkü o İslâmî geleneğin merkezindeki figürdür” şeklinde çarpıcı bir cevap verdi.

“İslâm demokrasiyle bağdaşır mı?” şeklindeki soruların Müslümanlara haksızlık olduğuna inanan Ernst, “Bunun çok absürt olduğunu düşünüyorum çünkü biz bu soruyu diğer dinlere sormuyoruz. İncil’de de demokrasi yok. Demokrasi üç yüzyıllık modern bir tecrübe” ifadelerini kullandı.

“İslâm’da diğer dinlere göre çoğulculuk daha çok mu?” şeklindeki soruya ise Ernst, “Elbette. Tarihsel olarak da. Kur’ân, diğer kutsal kitapları peygamberleri tanıyor. İslâmî hukukta bu var. Aynı şekilde Osmanlı’daki millet kavramı da böyle. Ama bu gerçek Amerikalılar ve Avrupalılar tarafından görülmüyor”diye karşılık verdi.

Son olarak “Müslüman değilsiniz, ama Hazreti Muhammed hayranısınız, neden?” şeklindeki soruya ise “Neden olmasın! Dinî çoğulculuk daima olacaktır. Kur’ân bu konuda bir hayli net. Bütün farklı dinler yaşamaya devam edecektir. Kimileri tüm dünyanın Hıristiyanlık çatısı altında birleşeceğine inanıyor. Farklı dinlerin pratiklerini o­nları değiştirmeye çalışmadan anlamalıyız. Belki Allah’ın isteği budur” şeklinde cevapladı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*