Ömrümüz ne kadar?

“Kundak, bir gün öleceklerin sarıldığı kefen; kefen, bir gün doğacakların sarıldığı kundaktır. Karla kaplı yollar bahara gider.” cümlesiyle, ölümsüz hakikati vecizeleştirmiş, merhum M. Selahattin Şimşek.

Dünyadaki ömrümüz ne kadar?

Sonsuzluk içinde kısa bir gün kadar.

Ebedî hayatla kıyaslanınca, çok değerli bir veya birkaç gün.

Değerli, çünkü; bu ömrün ve sonsuz bir hayatın güzellikleri, bu günde kazanılıyor veya kaybediliyor.

Ebedî hayat imanı ve idraki olmazsa, bu dünyadaki mutluluklar temelden mahrum kalır. Temeli olmayan bir bina, ufak bir depremde darmaduman olur.

Ne kadar ihtişamlı görünürse görünsün, bir anda enkaza dönüşen mutluluklar da öyle.

Ölüm çarpanı ile sıfıra eşit olan bir ömür denklemindeki her bir varlığın; makamın, şöhretin, paranın değeri sıfırdır. Denklemdeki çarpan sonsuz ise, en küçük hayır bile, en büyük olur.

Yaptığımız iş, aldığımız şey ölüm dediğimizde anlamını ve değerini koruyorsa; almaya, yapmaya değer.

Ölüm şuurumuz yoksa hayatı anlayamayız. İş işten geçmiş olur cam parçasına elmas değeri verdiğimizi anladığımızda. Anlamı olmayan bir hayatta, gerçek manada mutlu olamayız.

İş yaparken, işe kendini kaptırınca geçen saatin farkına bile varmadan çalışan insan dünyevî mutluluğu yakalamıştır. Hedefinde İlâhî rıza varsa; bu mutluluk daimi olur. Ölüm, hastalık, ihtiyarlık ve musîbetler karşısında güçlü olan bir mutluluktur bu.

Kaçınılmaz ölüm gerçeğine rağmen, çoğu zaman bu dünyada ebedî kalacakmışız gibi bir aldanış bizi kandırır. Halbuki, aklı başında olan insan, umursamayarak ölümü unutmak yerine, ölümlü olduğunu daima hatırlarsa, samimiyet ve sorumlulukla Allah’a iltica eder.

Hayatı ve ölümü Yaradana hesap verme şuuru ile hayatını düzenler. Dürüst çalışır. Davranışlarına dikkat eder.

Adnan Şimşek

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*