Oruç ve Kur´an

Ramazan ayını farklı bir konuma yükselten unsurlardan en önemli ikisi oruç ve Kur’an olmalı… Bu iki unsurun da insanın ruh ve beden sağlığı üzerinde çok etkili olduğu gelişen zaman ve şartlar içinde, insan ve kâinat tanındıkça daha iyi anlaşılıyor. Varlığın algılayabildiğimiz boyutunda dahi, bu güzelliklerin hayatımız üzerinde ne denli etkili olduğunu ve algıladığımız boyutun çok ötesinde etkilere sahip olduklarını anlayabiliyoruz.

Sadece maddi beden üzerindeki etkiler bile oruç tutmanın mucizevî boyutunu ortaya koyuyor. Bir de ruh dünyası üzerindeki etkilerini, manevi âlemlerdeki sonuçlarını düşündüğümüzde aç ve susuz kalmanın çok ötesinde anlamlar içerdiğini anlıyoruz.

Amerika’da yayınlanan ve Burton Goldberg’in hazırladığı “Allternative Medicine” (Alternatif Tıp) isimli kitapta tedavi metotları adı altında ele alınan başlıklardan biri, oruç. Burada bir ibadet şekli olan oruçtan bahsedilmiyor, ancak farklı sağlık merkezlerinin uyguladıkları farklı oruç şekilleri tedavi açısından ele alınıyor. Dünyada yalnızca çeşitli oruç şekilleri ile tedavi uygulayan merkezlerden ve doktorlardan bahsediliyor. Kitabın orucu ele alış şeklini şöyle özetleyebiliriz:

Oruç hipertansiyon, baş ağrıları, alerjiler ve artrit gibi pek çok hastalık durumu için maliyeti düşük ve etkili bir tedavi metodudur. Bedeni yiyeceklerin sindirilmesi işinde rahatlatarak, sistemin toksinlerden arındırılmasını hızlandırır.

American Holistic Medical Association (Amerikan Bütüncül Tıp Birliği)’nin kurucularından Evarts G. Loomis “Şu an elimizde bulunan en iyi tedavi metotlarından biri oruçtur.” demektedir. İnsanların çoğu için oruç iyileşme sürecini hızlandırıcı bir fonksiyon üstlenmektedir ve genel olarak fiziki, zihni ve ruhi anlamda sağlık için sayısız faydaları olduğu düşünülmektedir. Kısa süreli oruçlar (iki, beş gün arası) evlerde kişisel sağlık idame programları çerçevesinde yürütülebilir. Tıbbi danışmanlık ile birlikte yürütülecek olan daha uzun süreli oruçlar immün (bağışıklık) sistemin güçlenmesine hizmet edebilir, ilaç alerjilerini azaltabilir ve çeşitli sağlık problemleri için ilaç alımı ihtiyacını azaltabilir ya da ortadan kaldırabilir.

Yiyeceklerin besleyici bileşenlere ayrılması için, karbonhidrat ve proteinlerden glikojen oluşturulması için ve karaciğerde depolanması için ve bunun beden fonksiyonları için enerjiye dönüştürülmesinde büyük bir enerji harcanmaktadır. Kalori alımı kısıtlandığında veya elimine edildiğinde beden enerjisini başka yönlere kaydırır. Toksin alımı durduğu için bedendeki toksinlerin atılımı kolaylaşır. Kandaki yağ miktarı azalacağı için kanın akışı kolaylaşır ve doku oksijenasyonu hızlanır. Sindirim için harcanan enerji azaldığı için fazlalık enerji immün sistem (bağışıklık sistemi), hücre gelişimi ve toksinlerin elimine edilmesi süreçlerine kaydırılır ve bunların etkinliği artar. Beden yağlarının yakılması ve enerjiye dönüştürülmesi pestisid ve çeşitli ilaçlar gibi atılımları için enerji ihtiyacı olan moleküllerin kana geçmesine ve vücuttan atılmasına yardımcı olur. Bedenin özünde var olan eski ve gereksiz dokuların tespit edilip elimine edilmesi süreci ve bunların artıkları olan besinlerin yeni süreçlerde kullanılması işlemi hızlanır. Fizyolojik fonksiyonlar iyileşir. Hastanın diyeti ve çevresindekiler konusundaki duyarlılığı artar.

Farklı ekollerin farklı kısıtlamalarla ve farklı sürelerde uyguladıkları oruç türleri vardır. Hastanın özel durumuna göre de değişiklikler yapılmaktadır. Bu da yalnızca fizyolojik yönü ile ele alındığında bile her insan bedeninin oruca ihtiyacı olduğunu ortaya koymaktadır.

Elbette Ramazan ayı orucu veya ibadet maksadı ile tutulan diğer nafile oruçların asıl tutulma sebebi emredilmiş olması veya Kâinat Sultanı’nın rızasını kazanmaktır. Oruç tutma gayemiz olarak değil, ancak yaptığımız ibadetlerin gerisindeki muhteşem hikmeti ve insanı gerçekten her yönü ile en iyi şekilde tanıyan biri tarafından emredildiğini anlamak için yalnızca maddi bedene sınırlı bakış açısından ulaşılmış bu sonuçlar çok önemlidir. İnanıyoruz ki, sağlık açısında tavsiye edilen oruçlar içinde de insana en uygun olanı, bahsedilen hikmetleri en iyi şekilde ortaya çıkaranı, vahiy kaynaklı ve insanın bütün âlemlerle irtibatını gözeten ibadet şeklinde tutulan oruçtur. Üstelik bu oruç, sene içindeki bütün zaman dilimlerinde dolaşması, başlangıç ve bitişinde kâinatın genel ritmi içinde rakseden güneşle irtibatlandırılması ile varlığın bütünü ile kâinatın geneli ile bedenimizi irtibatlandıran özellikler arz ediyor. Bu anlamda Dalai Lama’nın doktoru olan Dr. Yeshe Donden’in şu sözleri çok önemli: “Sağlık, mikrokozmoz olan insan ile makrokozmoz olan kâinat arasındaki uyum ve mükemmel ilişkidir. Hastalık ise bu ilişkinin bozulmasıdır.” Görünen o ki, zaman geçtikçe “oruç tut sıhhat bul!” deyişini kâinat kitabı çok daha iyi tefsir edecek.

Kâinatın bütününü elinde tutan ve içindeki her unsuru çekip çeviren, varlık içindeki konumumuzu en iyi şekilde bilen ve oruçla ruh ve bedenlerimizi terbiye eden Rabb-ı Kerim’e kul olmak ne güzel! Yaşadığımız dünyanın ve ülkemizin bütün olumsuzluklarına rağmen, oruç, namaz ve diğer ibadetlerimizle varlık aleminin ruhlara ferahlık veren dinlendirici ritmine kendimizi kaptıralım ve kulluğun sonsuz zevkini, bütün kainatın sultanına dayanmışlığın yaşattığı büyük emniyeti iliklerimize kadar hissedelim. Bu duygularla her tarafı daha belirgin şekilde kaplayan Kur’an’ın uhrevi âlemlere götüren nağmelerine kulak verelim. Rabbimizin terbiyesi altında olduğumuzu daha net algıladığımız şu günlerde O’na ait olan ve O’ndan gelen bir kelama muhatap olabilmek ve mukabil durabilmek şu dünyada yaşanabilecek en güzel duygu olmalı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*