Pompei üzerine

alt

Bir gazetenin “Gezi” sayfasında Napoli tanıtılıyor. Sayfanın hemen alt kutusunda “Pompei’yi görmeden dönmeyin” diyor. Ve biraz da bilgi kırıntısı sunuyor sayfada.
“Pompei’yi görmeden dönmek olmaz. Vezüv yanardağının M.S. 79 yılında 2 gün sorun patlamaları 2 bin kişinin şehirle beraber gömülmesine neden olmuş. 1784 yılında burada çalışmalar yapan arkeologların dikkatini lav tabakasının arasındaki boşluklar çekince Pompei yeniden hayata dönme şansını yakalamış” diyor.

Bunu muhafazakar bir gazetede okumak şaşırtıcı geldi bana. Üstelik Pompei denen kentin niçin lavlar altında kaldığının sebepleri söylenmemiş. Sadece turistik bir gezi rehberi gibi sunulması muhafazakar bir medyanın nasıl “dünyevileştiği” konusunu da gündeme getiriyor.

Pompei denince akla taş kesilerek ölen halk ve haritadan silinen şehir gelir.

Pompei’de o dönem, Roma imparatorluğu hüküm sürmekteydi.

Pompei denince ahlaksızlığın hızla arttığı ve sapkınlığın normal karşılandığı şehir akla gelir.

Asillerin kölelere baskı uyguladığı ve “asillerin” müthiş bir zenginlik içinde olduğu hatta rivayete göre önce yemek yer, daha sonra yediklerini kaz tüylerini kullanıp istifra eden halk gelir. Ki bu istifra daha sonra “Roma hastalığı” diye adlandırılmıştır. Bu kusmanın sebebi ise fazla yemek yiyebilmek, yemek zevkinden sonuna kadar faydalanmak olduğunu tarihçiler kaydeder.

İmparator Caligula “ensest” bir evlilik yaparak en büyük günahı işliyordu. Halkın ise ondan geri kalır yanı yoktu. Bir ticaret şehri olan Pompei’nin dört bir yanı sıra dışı evlerle çevriliydi.

Tarihçilere göre, felaket günü şehirde normal bir hayat devam ediyor… O gün hava her günkünden biraz daha boğucu…. Üstelik çok hafif de bir deprem olmuş ama önemsenmemiş.

Ardından kül yağmuru başlıyor… İnsanlar bunu da umursamıyor. Kül yağmuru dinmek yerine, sürekli yağmaya başlıyor.

Sonra panik… Paniğe kapılanların bazıları limana doğru koşmaya başlıyor, bir kısmı ise kendini evine kapatıyor…

Limana doğru koşanları kötü bir sürpriz bekliyor; deniz kabarmış, azgın dalgalar gemileri lavlara doğru atmış… Zaten gökten de iri kum taneleri şeklinde kızgın taşlar birbiri ardına yağmaya başlıyor. Evlerine sığınanlar ise, yoğun kükürt dumanından boğulmamak için kendilerini dışarı atıyor… Nafile… Bu defa üzerlerine yağan taşlarla helak oluyorlar.

Bu helak omla işi, tarihçilere göre, bir/kaç saat sürmüş. Korkunç felakettin kimse kurtulamamış. 18 kilometrelik bir alan içerisindeki Pompei, böylece haritadan silinerek tarihteki yerini almış oluyor.

Düşünün şehrin 16 bin kişilik nüfusunun büyük bir bölümü taş kesiliyor. Vezüv yanardağının patlaması öylesine kuvvetli püskürtmüş ki, kül bulutları, felaketi haber verircesine Anadolu, Suriye hatta Mısır’a kadar uçuşmuş…

Malum gazete, bu sayfada bu detaylara yer verseydi, hiç fena olmazdı.

Dünyevîleşme konusunda acaba “had”di aşıyor muyuz bilemiyorum. Çünkü sekülerizmle birlikte sadece doymak bilmez bir hırsa bürünmüyor, ahlaksızlığın da kat be kat sınırlarını aşmış görünüyoruz.

Medya önceleri bu ahlaksızlığı körükleyen yayın organı görevini üstleniyordu. Şimdi ise, toplumdaki bu çözülmeyi gündeme getirerek adeta “ayna” tutmaya başladı.

Pompei’yi oluşturan şartlar sanki yavaş yavaş olgunlaşıyor gibi…

ABD’li şarkıcı Lady Gaga’yı önceki gün havaalanında karşılayan onlarca hayranının görünce, insanı ister istemez bu şüpheler sarıveriyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*