Problem İslâm’da değil

Batının İslâm korkusunun temelinde İslâmî fundamentalizm, militanlık, radikalizm, terörizm, totatilerlik gibi başka diğer din veya siyasal sistemlerin de taşıyabileceği tehlikeler yer alıyor. Esasında, sözkonusu korkuyu sadece bu yukarıda saydığımız sebeplere dayandırmak, büsbütün imkânsız olmasa da çok zor gibi görünüyor.

Peki o zaman, Batıyı İslâm’a karşı bu korkuya sürükleyen, onları bir Haçlı zihniyetinde hareket ederek İslâm ve Müslümanları kötülemeye zorlayan diğer sebepler nedir?

İslâmî totaliterlik, İslâm hakkında az bir bilgi sahibi olan biri için bile çelişkili bir ifadedir ve asla Batı’nın endişe duyacağı bir durum olamaz. Müslüman bir liderin totaliter olması beklenebilir, ancak o zaman da bu yönetim anlayışı İslâmî olamaz. Bunun da ötesinde, Batı’nın bugüne kadar totaliter Müslüman yönetimlere—sözgelimi Şah yönetimindeki İran ve Körfez Savaşı öncesi Irak yönetimi gibi—verdiği destekler de Amerikan siyasetinin totaliterlik konusundaki iki yüzlülüğünün bir ispatıdır.

İslâmî fundamentalizm kavramına gelince ise, bildiğimiz gibi İslâm’ın bütün kuralları Kur’ân-ı Kerim, Peygamberimizin sözleri ve davranışları, analojik çıkarımlar, ilim ve mantıksal konsensüs yöntemleri üzerine bina edilmiştir. Peygamberimizin sözlerinin iyi yorumlanması halinde, Allah’ın birliğine inanan herkesin, ister Müslüman, Hıristiyan, Yahudi yahut başka birşey olsun, Müslüman olabileceği ve inançlarının da İslâm olabileceği sonucunda ulaşabilir. Fundamentalizm ise Hıristiyan düşünce yöntemi ile açıklanmış bir kavramdır. İslâmiyet’te akıl ve mantığı kullanmanın haricinde bir yaklaşım yer almamaktadır. Bir tanımlamanın ötesine geçen İslâmî fundamentalizm kavramı olguları açıklamak yerine bilâkis onları karartmaya hizmet edecektir. Bunun yanı sıra, Hıristiyan koalisyonu ve Siyonist ortakları ile onların Filistin üzerindeki sözde mukaddes iddiaları, çokları için daha bir fundamentalist görünmektedir ve bu her iki güruh da ABD’li politikacılar tarafından desteklenmekte ve tehdit olarak bile algılanmamaktadır.

Rahmetli Marshall G. S. Hodgson, “Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek” adlı eserinde şunları söyler: İslâm’ın ilâhî bir dünya düzeni konusundaki bilinçli umutları, dünya tarihi açısından en mühim girişim ve vaattir; onun daha az bilinçli genel kültürel mirası ise insanı değerlerle yüklüdür.”

İslâm’ın adalet ve merhamet emirleri, neo-emperyalistlerin birincil amaçlarına ters düşmektedir. Bu neo-emperyalistlerin genel anlayışlarının en güzel özetini de, “lider güvercin ve barış ödülü sahibi” ABD Dışişleri Bakanı George Kennan’ın 1948 yılında yaptığı konuşmada bulabiliriz. Kennan, çok gizli olarak nitelenen “Politika Planları Çalışmasında” şunları söyler: “Dünya varlığının yaklaşık yüzde 50’sini elimizde bulunduruyoruz. Buna karşılık dünya nüfusunun yüzde 6.3’ünü teşkil ediyoruz. Önümüzdeki zaman diliminde, gerçek görevimiz ise, bu farklı ve imtiyazlı konumumuzu muhafaza etmemizi sağlayacak ilişkileri kurmayı planlamak olmalıdır… Bunun için de aşırı duygusallık ve hassaslıktan elden geldiğince kaçınmalıyız… İtibar vs. gibi konulardan konuşmayı vazgeçmeli ve insan hakları, hayat standartlarının yükseltilmesi ve demokratikleşme gibi gerçekçi olmayan amaçlardan uzak durmalıyız…”

İslâm’ı ve Müslümanları kötülemek vasıtasıyla, bağnazlığın Batı insanı üzerindeki gerçekçi olmayan korkuların ateşi körüklenmekte ve insanlığa karşı işlenen gerçek suçlar görmezden gelinerek, cezasız kalmaktadır.

Yiyeceklerimizdeki kimyasallar ve dünyadaki sürekli artan kirlilik her sene milyonlarca insanın ölümüne sebep olmaktadır. Ne yazık ki, Amerikalılar olarak biz, evrensel bir sağlık koruma sistemine sahip olmamızı engellemek için birbirimizi kışkırtırken, aynı toplumumuz, zenginler batırdıkları şirketleri ve bankaları kurtarmak için bizden milyonlarca dolar para istedikleri zaman bu zulme karşı körleşebiliyoruz.

Esas problem İslâm değil!

Esas problemli olan adeta bir zombiye dönüşmüş Amerikan zihniyetidir.. Hepsi, birer kaçık olan ve asla araştırıp, bilmeden konuşan talk şov yorumcularından duydukları herşeye hiç düşünmeden inanmaya hazır haldeler…

Bunlardan Allah’a sığınırım…

Tercüme: Umut Yavuz

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*