“Proje” gazeteler

Medyada polemik bitmez. Malzeme boldur.

Taraf’ın bir dönem yayın yönetmenliğini üstlendiği Gazeteci Oral Çalışlar’ın açıklamaları CNN Türk’te yer aldı. Karşı Gündem ismini taşıyan programda Çalışlar, 3 ay kadar yayın yönetmenliğini yaptığı gazetenin bir “proje”den ibaret olduğunu hatta, her ay bir buçuk milyon dolar zarar ettiğini, sahiplerinin de bu zararı karşılayacak herhangi bir işleri olmadığını söyledi. Yani 7 yıldır bu gazeteyi kimin finanse ettiğini sordu.

Taraf gazetesinden cevap gecikmedi.

“Oral Çalışlar, Doğan Grubu’na ait CNNTürk televizyonunda, ispatlamak zorunda olduğu bir iddiada bulundu” diyor.

Soruyor:

“Taraf’ın bir proje olduğunu nasıl anladığınızı… Bunun kimin projesi olduğunu… Siz burada çalışırken bunun proje olduğun size hangi olayların gösterdiğini… Hangi haberlerin verilişinden bu sonucu çıkardığınızı… Sizin böyle düşünmenize yol açan haberler konusunda gazete yapılan tartışmalarda neler konuşulduğunu… Kısacası bildiğini her şeyi yazın. Biz kelimesine, noktasına, virgülüne dokundan yazdıklarınızı yayımlayacağız. Sizin bildiğiniz gerçeği herkes öğrensin. Biz de öğrenelim.” diyerek açık bir çağrıda bulunmuş.

Ekliyorlar:

“Sizi aşağılık ve alçak olmaktan kurtarmak istiyoruz. Gelin anlatın.”

Bu “proje” tartışması daha çok su götürecek.

Taraf gazetesinin “proje” olduğu iddiaları tartışılırken, medyada diğer bazı gazetelerin birilerinin “proje”si olduğundan söz etmek pekala mümkün.

Hatta, aslında ta gerilere… Yani cumhuriyet döneminde Cumhuriyet gazetesinin nasıl kurulduğunu ve kimin projesi olduğunu hatırlamakta fayda var gibi geliyor.

Mesela, Alman Nazi İstihbarat Servisi tarafından finanse edilen, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin merkezi olarak bilinen binada yayın hayatına başlayan Cumhuriyet gazetesinin, kim veya kimler tarafından yayın hayatına atıldığını bu günün gazetecilerin anlatmak gerekiyor.

Mesela, kurucu Yunus Nadi’nin Nazi Almanya’sının genç Kemalist Türkiye Cumhuriyeti’ndeki en güvenilir adamlarından olduğu vurgulanıyor o dönem.

Bu ahşap konakta yayın hayatına atılan Cumhuriyet Gazetesinin kuruluş amacının, kamuoyu oluşturmak ve bu faaliyet prensibinde ısrarcılığını sürdürdüğü herkesçe malum…

Oysa ki; bir gazetenin amacı, kamuoyu oluşturmak değil… Kamuoyunda gelişen olayları birebir yansıtmaktır. Cumhuriyet gazetesi hep dindarları hedef alan yayınlarla, “Nurcu” avı haberleriyle öne çıkarak bir anlamda kimliğini öne çıkarmıştır.

Zaten kurucu Yunus Nadi’nin Nazi Almanya’sının genç Kemalist Türkiye Cumhuriyeti’ndeki en güvenilir adamları listesinin ilk sırasında yer alan bir portre olduğunu bilmeyen yoktu.

Ancak Nadi, İnönü hükümetiyle uzlaşamamış hatta sert bir dille uyarılmış ve gazeteyi finanse edenin Alman İstihbarat Servisi olduğunu bildiğini söyleyerek “aklını başına devşirmesi”ni buyurmuştur.

Zaten Türk basınının ilk adımlarını attığı dönemde, devlet kasasından desteklenerek ayakta durabilen dönemin gazeteleri, devlet ve hükümet politikalarının belirlediği sınırların dışına çıkamamış ve hizaya çekilmişlerdi…

Türk basınını tarihine baktığınızda çok sayıda “sabıkası” olduğunu görebiliyoruz. “Proje” kapsamında kalan ve bu konuda gerçekten dürüst gazetecilerin varlığı ise medyayı “dizayn” edenlerin asıl korkusu olduğunu düşünüyorum.

Yeni Asya Gazetesinin dimdik ayakta durmasının sebeb-i hikmeti bu olsa gerektir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*