Putin’den İkinci Avrupa’ya ahlak ve demokrasi dersi

Çok kıymetli okuyucularımız Yeni Asya’nın şahısları, ancak şahs-ı maneviler çerçevesinde ele aldığını iyi bilirler.

Ahir zaman hadiseleriyle ilgili Efendimizin (asm) mübarek sözlerini tefsir eden Bediüzzaman Hz.lerinin:

“Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez.” (Emirdağ Lâhikası, s. 311) şeklindeki sözlerini çok duymuşsunuzdur. Said Nursî Hz.leri bu sözleri; mutlak istibdat ile demokrasinin, global dinsizlik ile semavî dinler taraftarlarının veya iki Avrupa’nın ayrışmalarını tamamladığı İkinci Dünya Savaşı sonlarındaki çok partili döneme geçişimizde, talebelerine TBMM deki ilgili  kanun çalışması vesilesiyle mektubunda bildirir. Ayrıca, geçmişte kalan dünya harpleriyle insanlığın ayak bastığı yeni dönemden haber veriyor.

“İki dehşetli Harb-i Umumînin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz.” (Emirdağ, s. 311)

Bu yazımızda Rusya devlet başkanını şahsı itibariyle değil misyonuyla ele alacağız. 1999’dan günümüze, Boris Jeltsin’den idareyi devraldığı zamanımıza; konumuzu ilgilendiren yüzlerce hadise ve düşüncenin; tarih ve bilgi olarak bu çerçevenin sınırları içinde kaldığını biliyoruz. Bunlardan bazılarından, Risale-i Nur’daki meselelere alâkadarlığı cihetiyle, gazetemizde zaman zaman bahsedilmiştir. Bu yazımızda, yine dar dairede kalarak aktüaliteyi alakadar eden üç-dört noktaya bakmaya çalışacağız.

Üstadımızın 1950’lerden sonra haber verdiği üzere, Rusya’da meydana gelen müsbet değişimin ilk temsilcilerinden olan Putin ile ilgili yazdıklarımız, bazen “şahsî” olarak telakki ediliyor. Üstadımız ise, başka yerlerde de değindiği üzere “Rus milletinin tarihi” bir misyon yüklenerek hem insaniyet, hem İslâmiyet ve hem de demokrasi için güzel karar ve icraatlarda bulunacağını haber veriyorlar.

SOÇİ Valdai geleneksel Uluslararası Tartışma Kulübü’nün dâvetini bir fırsata çeviren Putin’in konuşmasını, farklı perspektiflerle dünya basını duyurmuş oldu. İnsaniyet veya Fıtrat ile savaşını demokrasi olarak “propoganda” eden neoliberallerin yanlış iddia veya düşüncelerine cevap niteliğindeki meşhur konuşmaya Batı’dan doğru-dürüst bir cevap gelmemesi, Putin’i düşünceleriyle birlikte siyasetteki başarısını da sahneye çıkarmış oldu. Almanya’dan Yeşillerin parti başkanı bayan Annalena Baerbock’un cılız itirazı ise ise, kamuoyunda soğuk bir istihzadan öteye geçemedi.

Bir çok Batılı siyasetçinin, global baskı ve sermayeye dayalı siyasî şantajlarıyla “mahiyetini bilmeden” çaldığı LGBT davulunun ne denli manasız ve insaniyet dışı olduğunu Putin ile dünya bir kez daha duydu. On dört yaşındaki kız çocuklarına erkek olmalarını ve erkek çocuklarına kız olmalarını propaganda eden yaklaşımı “gayr-ı insani ve canavarca” olarak niteleyen Putin, çocuklarımızın bir nesil boyu bu yanlışın riskini taşıyacaklarını dinleyicilerine aktarmış. Bazı Avrupalı siyasetçilerin bu yanlışa destek olmalarını veya müsaade etmelerini bir insan suçu olarak değerlendiren PUTİN, ister istemez Avrupa’daki insanî değerler tartışmasını bir kez daha alevlendirmeye başlamış oldu.

Putin yalnızca bir tartışmayı başlatmıyor, bu konuşmasıyla; aynı zamanda 2013’ten bu yana Rusya’nın bu istikametteki çalışmalarının neticelerini de göstermiş oluyor. Söz konusu tarihte LGBT yürüyüşlerini yasaklayan Rus Devlet Başkanı, 2020’de “eşcinsel evliliğin“ yolunu da kanunen kapatmış oldu. Evliliğin, ancak bir kadın ve bir erkek arasında gerçekleşebileceğini hukukî teminat altına aldığı gibi, ebeveyni dışlayarak on dört yaşındaki çocuklara propagandalarla telkin edilen yanlış kararların da;  hem canavarlık ve hem de insan düşmanlığı olduğunu konuşmasının birkaç bölümünde açıklıyor, Putin…

Daha önceki konuşmalarında milletini sevdiğini ve aile olarak milletine sahip çıkacağını belirterek ahlâksızlığın, “DEMOKRASİ PERDESİ” altındaki yayılma istidadına dikkat çekmişti. 1993’e kadar eşcinselliğin kesinlikle yasak ve daha sonra da diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi “hastalık olarak değerlendirilen eşcinselliğin”, milletine olan maddî-mane- vî zararlardan bahsetmişti, Rusya Devlet başkanı…

Putin’i diktatörlük ve demokrasi düşmanlığıyla ittiham edenlerin Soçi’ ye karşı konuşmamaları, Sivil Marksistlerin LGBT oyunun da tutmadığını gösteriyor, olabilir. 13 Temuz 2021’de, AB’nin sivil Marksist idarelerince insan hakları çerçevesine aldırılan “LGBT HAKLARI” kararlarına tepki gösteren Macaristan, Slovenya, Bulgaristan ve Macaristan gibi ülkeleri de, tezlerine büyük destek veren bu konuşmanın tesirlerini, önümüzdeki haftalarda siyasî beyanlarıyla açıklayacaklardır.

Vladmir Putin’in Soçi konuşmasını tahlile devam edeceğiz, inşaallah…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*