Rahmet

Allah’ın rahmeti öfke ve gazabından daha ileride ve daha geniştir. Bir Hadis-i Şerifte buna dikkat çekilmekte ve rahmetinin gazabından daha önde olduğu ifade edilmektedir.

Allah’ın sıfatlarına mazhar ve onların tecellî yeri olan insan da ahlâkî açıdan bu özelliğe sahip olmalıdır. Merhamet duygusu öfkesinden daha ileride ve daha galip olmalıdır. Rahmet mıknatıs gibidir. Muhataplarını kendine çeker.

Anne şefkati gibidir, öfkesi bile şefkatten ileri gelmektedir. Kızması onun zarar görmemesi içindir. Kızgınlığı, öne çıkan bir duygu olmayıp, ona acımasının işaretidir. “Ne hâlin varsa gör” dememe durumudur.

Çobanın attığı taş kendisine isabet eden koyun, çobanının, sahibinin rızası olmayan bir yere girdiğini anlar ve geri döner. Taşın isabet etmesine ve onun verdiği acıya takılıp kalmaz. O taşın atılma sebebini anlar ve yanlış yaptığının farkına varıp hatasından döner. Kendisi de zarar etmekten kurtulur. O taş bir öfke taşı değil, bir merhamet simgesidir. Onun vermek istediği mesajı alan için bir rahmet tecellisidir.

Allah’ın rahmeti her zaman geniştir. Kullarına karşı bunu her zaman göstermektedir. Sen bir gül istersin, sana binlerce gülün gülümsediği koca bir baharı verir. Sen bir kıvılcım istersin, sana koca bir gündüzü verir. Bir meyve istersin, dalların tablacılığında binlerce çeşit meyveleri iştihana sunar. Kuruyan dudağına bir damla istersin, gümbür gümbür akan ırmakları hizmetine sunar. Ancak rahmet barajının kapaklarının açıldığı zamanlar da vardır. Merhametin seller gibi coşup muhtaç gönülleri, rahmeti isteyenleri doyurduğu, olursa ancak bu kadar olur dedirttiği anlar da vardır. İşte onlardan birinin gölgesi üzerimize düşmüş durumdadır. Adı üstünde, rahmet ayı, bağışlanma ayı, rahmetin coştuğu ay: Ramazan.

Allah’ın kulunu rahmeti ile imtihan ettiği aydır Ramazan. Sağanak hâlinde gelen rahmetten uzak kalmak mümkün değildir. Cehaletin bu kadarı tahsilsiz olmaz diyorlar ya, Ramazanın rahmetinden uzak kalabilmek için de böyle bir tahsile ihtiyaç vardır. Ancak büyük bir çaba harcayanlar, üzerine Şeytanın da yardımıyla rahmetten uzak tutacak engeller örenler bunu yapabilir. Ramazanın rahmetinden uzak kalabilmek için rahmeti gören gözü kör etmek gerekir. Şeytan da öyle yapmıyor mu? Rahmete bakan gözünü kapamıyor mu? Kılavuzu karga olanın…

Rahmet serin su gibidir. Onu içen veya yüzünü yıkayan herkese fayda verir. Kenarına oturup sesini dinleyen herkese gönül rahatlığı sağlar. İçine dalanı tertemiz eder. Üzerinde hiçbir toz, is, pas bırakmaz. Ona doğru bir adım atana o yürüyerek gelir. Ona doğru yürüyene o koşar. Seherin serinliğinde elini açıp “Allah’ım…” diyene “İste kulum, vereyim” der. Onun merhamet kapısından boş dönmek yoktur. Her istenen olmayabilir, ancak istemenin karşılığı mutlaka verilecektir. İstemek, rahmetin kapısını çalmak demektir. O kapıyı çalan mutlaka bir ücret alacaktır. İstenilen şey ise, daha farklı bir iştir. O her zaman verilmeyebilir. Zahmet edip o kapıya kadar gelip, o kapıyı çalan herkese bir ücret ödenecektir.

Bu bile rahmetin ne kadar geniş olduğunu göstermiyor mu?

Yokluk karanlıklarını yırtıp, varlık âlemine gelmek büyük bir rahmetin eseridir. Taş veya toprak olmayıp, bitki ve hayvan mertebesinde kalmayıp insan olarak bu âleme gelmek veya getirilmek sonsuz bir rahmetin tecellisidir. Dudağını kıpırdatmaktan başka gücü olmayan birine, bu kadar çabayı yeterli görüp süt gibi önemli gıdayı imdadına göndermek rahmetten başka ne ile izah edilebilir? Rahmetin dışında hangi güç bunları insanın önüne hazır edebilir? Kalbini, Allah’ın rahmetinden başka hangi güç elli sene, yüz sene hiç durmadan çalıştırabilir? Vücuttaki bütün organlar düşünüldüğünde ne muazzam bir merhametle kuşatılmış olduğumuz açık ve seçik olarak gözükecektir.

Bu rahmeti ancak kör olanlar ve kör Şeytana arkadaş olanlar görmeyecektir.

Allah’ım! Rahmetinin kapısına geldik, rahmetini istiyoruz. Affedersen bu sana yakışandır. Affetmezsen başka gidecek kapımız yok ki gidelim. Ömrümüzün tamamı bu kapının önünde beklemekle geçecektir. Öyle olmasını istiyoruz. Rahmetin mükemmel mazharı, âlemlere rahmet olan Resûlünün (asm) şefaatini istiyoruz. Mahrum etme Allah’ım. Âmin!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*