“Rameda” kelimesi; güneşin hararetinin fazla olması, yakması, sınır koymak, açlıktan ve susuzluktan ciğerin yanması, sıcak kum üzerinde yürüyenin ayaklarının yanması, koyunların aşırı sıcak altında güdülmesi ile ciğerlerinin yanması, aşırı kin ateşinin sahibini yakması, sıkıntının şiddetlenip sarsması, sıcağın arkasından gelen yağmur, rüzgârın sükûnet bulması gibi manalar için kullanılmaktadır.
Bu manaların her biri, Ramazan ayının özellikleriyle ve insana sağladığı sonuçlarla bir yönüyle alakalıdır. Ramazan orucunu tutan insan, bu manaların her biriyle karşılaşmakta; sahurda, gündüz boyunca ve iftarda bu manaları yaşamaktadır.
Oruç ve Şartları
Dini bir terim olarak oruç, belli bir zaman diliminde yiyip içmekten ve cinsi yakınlıktan uzak durmak olarak tanımlanır. Eskilerin deyimiyle “zaman-ı mahsusta, imsak-ı mahsustur.” İmsak, kendini tutmak ve yapılmaması istenen şeylerden korunmak manasında kullanılmıştır.
Oruç; Müslüman, akıllı, mukim ve erginlik çağına gelmiş kimselere farzdır. Hasta olanlar, yolcular, hayız ve lohusalık hâlindeki kadınlar da bu durumlarının sona ermesinden sonra oruçlarını tutacaklardır. Ancak, yolcuların yol meşakkati fazla değilse ve oruç tutma imkânları varsa, oruçlarını tutmalarında bir sakınca yoktur.
Kur’an-ı Kerim, Müslümanlara oruç tutmalarını emretmektedir: “Sizden her kim bu aya (Ramazan) yetişirse, onun orucunu tutsun.” (Bakara Suresi 185) “Üzerinize oruç farz kılındı.” (Bakara Suresi 183)
Oruç Tutmanın Hikmetleri
Orucun birçok hikmeti vardır. Ancak, orucu bu hikmetleri düşünüp sırf onları elde etmek için tutmak doğru değildir. İbadetler, emredildiği için yapılmalı ve yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak için yerine getirilmelidir. Hikmetler sadece teşvik edici olabilir, illet olamazlar. Hikmetlerinde sayılan faydalar ister sağlansın, ister sağlanmasın, o ibadet yapılır. Sırf mideyi dinlendirmek için, oruca niyet etmeden, aç kalmak oruç manasına gelmez. Her ibadette olduğu gibi oruçta da kendi kuralları içinde bu ibadeti yerine getirmek gerekmektedir.
Ramazan Ayının Fazileti
Bu ayın faziletine dair Peygamberimizin (a.s.) birçok hadisleri vardır. “Ramazan geldiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bukağılanır.” (Buhari, Savm 5; Müslim, Sıyam 2)
Cennet kapılarının açılması, Allah’ın rahmetinin dolup taşmasını, bu ayda yapılan ibadetlerin sevaplarının fazlalığını, daha bol sevap verileceğini ifade için olabilir. Çünkü bu ay, rahmetin coştuğu, dolup taştığı bir aydır. Normal zamanda bire on olan sevaplar, bu ayda bire otuz bine kadar çıkmaktadır. Böyle verimli bir mevsimde faaliyet gösteren bu bereketten istifade etmeli, elinden gelen her şeyi yapmalıdır.
Bu bol sevaplar tabii ki insanı cehennemden uzaklaştıracaktır. Bu yönüyle de cehennem kapıları mecazi olarak kapanacaktır. Bu rahmet sağanağı altına giren herkese bu müjdeler açık olacaktır. Rahmetin altına girmeyene yapacak bir şey yoktur. O kendisini mahrum etmektedir.
Şeytanların bağlanması da yine bu rahmetin sonucudur. Bu büyük rahmet karşısında şeytana fazla bir alan kalmıyor. Sahasını kaybeden şeytanın eli kolu bağlanacaktır. Faaliyet alanı daralacaktır.
Allah, bu hasat mevsiminden en bol şekilde istifade etmeyi nasip etsin.
Ramazanınız mübarek olsun.
Benzer konuda makaleler:
- Ramazan Deyince…
- Peygamber efendimizin iletişim tekniği
- Üç Ayları manevî arınmaya vesile kılmalıyız
- Corona virüs musibetinin hikmetleri ve manevi tedbirler
- Sırat köprüsü ve dipole yolculuk
- Rahmet ayına girerken
- Bir aylık misafir