Ramazan’a Bediüzzaman’la başlamak

Ya da Ramazan’la beraber Bediüzzaman’ı yad etmek diyelim. Zaten her Ramazan’da çeşitli vesilelerle hem direkt hem de endirekt o büyük Üstad da yad edilir.

Zira Bediüzzaman Said Nursî, Hicrî 25 Ramazan 1379’da Urfa’da vefat etmişti. Bu tarih, miladî 23 Mart 1960’a tekabül ediyor.

Hicrî takvime göre her Ramazan’da, miladî takvime göre her Mart’ta o; yine kendi yazdıklarıyla, kendi eserlerleriyle ve kendi talebelerince yad edilir, çeşitli programlar organize edilir.

Ne kadar nurlu ve ne kadar uğurlu bir tevafuk ki; bu yıl onun vefat günü olan 23 Mart, tam da Ramazan ayının 1. gününe denk geldi. Hem de 23.03.2023’ün 63. Sene-i devriye olması da ayrıca manidar.

Onun vefatının 63. sene-i devriyesinde; sadece onun talebeleri olarak değil, umum İslam Âlemi olarak Ramazan şuuruyla sırf lillah için yapılan ibadetlerden hasıl olan umum nur ve hasenat, onun da hasenat defterine kaydedildiğini ümit ediyoruz.

Çünkü Ramazan, Kur’an ayıdır. Ve Bediüzzaman da bu ahirzamanda Kur’an-ı Hakîm’in hakiki müfessiri ve Kur’an’ın tercümanı olan Resul-ü Ekrem Aleyhissalatü Vesselamın hakikî bir varisidir.

Çünkü Kur’ana ve imanın esaslarına hücum edildiği ve “Kur’an etrafındaki surların yıkıldığı” bir zamanda, Kur’anı eline alarak meydana çıkan ve Kur’an nurlarıyla dünyaya meydan okuyan o oldu.

Çünkü Avrupa dinsizlerinin; “Bu Kur’ân İslâmların elinde bulundukça, biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız.” diyerek menhus emellerini ve Kur’an’a suikast planlarını var güçleriyle eyleme dönüştürmelerine karşı, “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez mânevî bir güneş olduğunu bütün dünyaya ispat edip gösteren” Bediüzzaman olmuştur.

Merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin ifade ettiği gibi: “Yıllardır mukaddesatları çiğnenmiş vatan çocukları, mahvedilen nesiller, îmana susayanlar; onun yoluna, onun nuruna koştular. Üstadın Nur risaleleri elden ele, dilden dile, ilden ile ulaştı, dolaştı. Genç-ihtiyar, cahil-münevver, sekizinden seksenine kadar herkes ondan bir şey aldı, onun nuruyla nurlandı. Her talebe, bir makine, bir matbaa oldu. İman, tekniğe meydan okudu. Nur risaleleri binlerce defa yazıldı, teksir edildi.”1

Bu bahsi; Üstad Hazretlerinin bir Ramazan tebriğiyle noktalayalım:

“Aziz, sıddık kardeşlerim; sizin mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyoruz. Cenab-ı Erhamürrahimin bu Ramazan-ı mübarekenin hürmetine, rahmetenlil-âlemin olan Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselamın ümmetine rahmetiyle imdat eylesin! Âmin. Asar-ı Gadab-ı İlâhî olan âfât ve dalâletlerden muhafaza eylesin! Âmin. Ve Risale-i Nur Şakirtlerini neşr-i envar-ı Kur’âniyede muvaffak eylesin! Âmin.”2

Dipnotlar:

1-Bkz. Tarihçe-i Hayat, Isparta Hayatı, Said Nur Ve Talebeleri., 2-Kastamonu Lahikası, s. 116

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*