Recep Peker (1888-1950)

Cumhuriyet dönemi siyaset ve devlet adamlarımızdandır. Askeri kökenli olup, 1911 yılından itibaren çıkan savaşlarda bulunmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışından itibaren çeşitli görevlerde bulunmuş, Meclis sekreterliği, milletvekilliği, bakanlık ve başbakanlık yapmıştır. Fikir ve tavırlarındaki sertliğinden ötürü “Jandarma Recep” lakabıyla anılmıştır. Çok partili hayata geçilirken ilk hükümeti kurmuş, Menderes’in eleştirilerine karşı yaptığı hakaret sebebiyle, siyasi bir bunalıma sebep olmuştur. Bediüzzaman, Emirdağ’da bulunduğu sırada; milletvekilliği yapmış ve Recep Peker’e yakın olan M. Salih Yeşiloğlu’na yazdığı bir mektubunda, onlardan iyilik istemediğini, daha öncekilerin yaptığı zulüm ve tazyikin devam ettirilmesine meydan verilmemesini talep ettiğini belirtmiştir.

 Recep Peker, 5 Şubat 1888 tarihinde İstanbul’da doğdu. Kocamustafa Paşa Askeri Rüştiyesini bitirdikten sonra Harb Okuluna girdi ve buradan 1907 yılında mezun oldu. Mezuniyetinden sonra 1911-13 yılları arasında meydana gelen Yemen, Trablusgarp ve Balkan Savaşlarına katıldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında ise Rumeli ve Kafkas cephelerinde bulundu.

Recep Peker, askeri eğitimini sürdürerek 1919 yılında binbaşı rütbesi ile Harp Akademisinden mezun oldu. Kurmay yarbay rütbesi ile Anadolu’ya geçti. Bir süre 20. Kolordu’da görev yaptı. Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra meclis sekreterliği görevinde bulundu. Bu görevi 1920 yılından başlayarak üç yıl boyunca sürdürdü. 1923 yılından itibaren de milletvekili olarak Mecliste bulundu.

Kütahya ve daha sonra İstanbul mebusu olarak Mecliste bulunan Peker, 1923 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliğine getirildi. Bu arada Ankara’da yayınlanan Hakimiyeti Milliye Gazetesi’nin, bir süre baş yazarlığını da yaptı.

Uzun yıllar Mecliste bulunacak olan Peker, 1924 yılında İçişleri Bakanlığına atandı. Daha sonra Mübadele ve İmar Bakanlığı (19241925), Maliye (1924), Savunma (19251927), Bayındırlık (19281930) Bakanlığı yaptı. Daha önce yaptığı parti genel sekreterliğine 1927 yılında bir kez daha seçildi. Partideki görevini 1928 yılında meclis gurubu başkan vekili olarak sürdürdü.

Recep Peker, çok partili döneme geçildikten sonra kurulan ilk hükümetin başında bulundu ve Ağustos 1946 tarihinde başbakan oldu. Başbakanlığı yaklaşık bir yıl sürdü. İsmet İnönü ile aralarındaki anlaşmazlıktan dolayı başbakanlıktan ayrılmak zorunda kaldı. Bu anlaşmazlık aralarının daha fazla açılması ve İnönü’ye karşı muhalefete geçmesiyle sonuçlandı. Ancak, bir süre sonra siyasi hayattan da çekildi. 1 Nisan 1950 yılında İstanbul’da öldü.

Devletçilik konusunda son derece katı tutumlu olan Peker, özellikle Şükrü Saraçoğlu Hükümetinde İçişleri Bakanlığı yaptığı sırada parti ve devletin ayrılmazlığını savundu. Halk Evlerinin yayın organı olarak çıkan Ülkü Dergisi’nde İnkılap Tarihi ile ilgili yazdığı notları bilahare ders kitabı olarak yayınlandı (1935). Bu eserinde İnkılaplar ve kendi kişisel yaklaşımı açısından dikkat çekici ifadelere yer vermektedir.

İnkılapları yapmak için zor kullanmak gerektiğini, değişiklik yaparken mukavemet gösterecek kimseleri vurup devirmedikçe inkılap yapmanın imkansız olduğunu savundu. Daha önceki alışkanlıkları terk ettirip bunların yerine yenisini koymak ve Türk inkılabını gerçekleştirmek için daha ziyade zor kullanmak gerektiğini ileri sürdü. Bu görüşlerini kitabında kayda geçirdi.

Recep Peker, aynı zamanda muhalefete olan tahammülsüzlüğü ile de dikkat çekti. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 1947 yılı bütçe görüşmeleri sırasında Demokrat Parti adına Adnan Menderes söz aldı. Bütçe hakkındaki eleştirilerini dile getirdi. Eleştirilere kızan Peker, kürsüye çıkarak sert mukabelede bulundu. Menderes’in sözleri için “kötümser, psikopat, mariz (hastalıklı) bir ruhun ifadesi” demek suretiyle hakarette bulundu. Bunun üzerine DP milletvekilleri Meclis oturumunu terk ederek bir süre çalışmalara katılmadılar. Çok partili hayata geçildikten sonra meydana gelen bu siyasi bunalım büyük bir rahatsızlığı sebep oldu. (http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/01/29/politika/politika4.html)

İkinci Dünya Savaşı çıktıktan sonra, ülkemizin dahil olup olmaması konusunda önemli tartışmalar yaşandı. Taraf olan veya karşı olanlar tavırlarının sebeplerini değişik zeminlerde dile getirdiler. CHP gurubunda da savaşa girip girilmemesi konusu tartışıldı. Peker savaşa girme taraftarı idi. İngiltere ve Fransa ile birlikte savaşa girmek gerektiğini savundu. Buna karşılık dönemin başbakanı olan Refik Saydam, Türkiye’de işlerin “A’dan Z’ye kadar bozuk olduğu” tespitini yaptıktan sonra geleceğimiz için savaş dışında kalmak gerektiğini savundu. (http://www.diplomatikgozlem.com/yorum_oku.asp?id=40)

Peker, CHP’nin bir ideologu olarak görüşlerini dile getirirken özellikle 1930’lu yıllardan itibaren hakim zihniyet için önemli ip uçları vermektedir. Fikirlerindeki katılığından ötürü “Jandarma Recep” lakabıyla anılmıştır. Ülke insanının sahip olduğu bütün değerleri CHP’nin altı oku içine sıkıştırmaya çalıştı. Her şeyi bu çerçeve içinde değerlendirdi. Ona göre parti değerleri bütün hak ve özgürlüklerin de üstünde idi. İnsana meşruiyet tanımadığı gibi devleti de karanlık bir çerçeve içine ele aldı. Devletin tarifini yaparken bireyi dışlayan ve hiçbir hak tanımayan bir anlayış sergiledi. (Yılmaz Karkoyunlu, TBMM, 11.12.2000)

Bediüzzaman, Denizli hapishanesinden tahliye olduktan sonra 1944 yılında Emirdağ’a geçti. Burada bulunduğu sırada M. Salih Yeşiloğlu ile mektuplaşmalarından birinde Recep Peker’in ismi zikredilmektedir. Milletvekilliği yapmış olan M. Salih’in Kazım Karabekir ile Recep Peker’e dost olduğu anlaşılmaktadır. Bediüzzaman, bu dostluklarına istinaden, Recep Peker vasıtasıyla, kendisine yapılan haksız zulüm ve tazyiklere son verilmesi talebinde bulunmuştur. Baskılardan dolayı Emirdağ’da çok büyük sıkıntı çekmekte olduğunu ve Denizli’deki hapis hayatından beter bir durumla karşı karşıya bulunduğunu dile getirerek, siyasilerden iyilik değil ama, en azından daha öncekilerin yaptığı zulmün devam ettirilmemesini ve haksızlıklara son verilmesini talep etmiştir (Emirdağ Lahikası, 1997, s. 170.)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*