Refer-andum-lu monarşi

Referandum ya da plebisit; anayasa değişikliği, yasaların kabulü gibi bazı önemli meselelerde halkın iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylamadır. Monarşi ise; bütün yetkilerin hükümdar veya bir şahısta toplanmasına verilen isimdir.

Fransız ihtilâlinden sonra hürriyet hareketleri, içine karıştırılan anarşizim ve dinsizliğe rağmen insanlığın onu aramasıyla artık hız kazanmıştı. Kilisenin baskıcı ve engizisyon cellâtlığını bertaraf eden Avrupa, barbarlıktan demokrasiye doğru yol alıyordu.

Bizde ise bu dalgalanmalardan etkilenme 1839 Tanzimat fermanıyla başlamış, ancak kurumsallaşma 1876 I. Meşrûtiyet Hareketi ile Osmanlı imparatorluğuna ilk defa anayasalı bir rejimle girmiştir. Rus Harbi’nin araya girmesiyle kısa zamanda yürürlükten kaldırılmış, 29 Temmuz 1908’de yeniden hayata geçmiştir.

II. Meşrûtiyetle birlikte partileşme süreci başlamış, meclisin padişahı denetleme yetkisi ve milletin iradesi kısmen, ideal mânâda olmasa da hayata geçmiştir.

Aslında Abdülhamid Han meşrûtiyeti daha önce getirebilseydi İttihad ve Terakkicilerin bozuk kısmının memlekete yaşattığı ihtilâl hazırlıkları bağlamında o karışıklıklar yaşanmayacak, sebatayistlerin hürriyetçilik adı altında dinde lâübalilik ve isyanlarla İstiklâl mahkemeleri kurulmayacak ve idamlar olmayacaktı belkide.

Tarihin tozlu raflarında kalan bu detaylar hakikî mânâda bilinse ve Bediüzzaman doğru anlaşılsaydı ne o velî padişah ‘kızıl sultan’, ne de güyâ Bediüzzaman Abdülhamid’e muârız diye servis edilmeyecekti.

İşte o dezenfarmasyonlar neticesinde bugün “Abdülhamitçilik” oynayanlar, memleketi maceralara sürüklemeyeceklerdi.

ESKİ HÂL MUHAL

Öyle bir cümle ki; sözün nerede, kime, hangi makamda ve niçin söylenildiğine bakılmaksızın, işimize geldiği gibi kullanarak dezenforme ettik.

Evet eskiye dönmeyelim, doğru. Ancak, o yeni haller ki; tek kişinin rey’inden (geliş şekli yanlış olsa bile) meşrûtiyet için söylenmiş bu söz, meclisi devre dışı bırakan ve bünyemize uymayan başkanlık sistemini, yeni hâl diye, eskinin eskisine dönmek (yüz seneyi heba etmek) için mi söylenmiştir?

Feyalilacep. Nasılsa millet ehl-i tahkik değil, “gidelim serv-i revanım yürü sadabâde..”

Bu sistemle tarihimiz değişecekmiş! Nasıl?

Bir referandum yapılıyor, zannedilir ki harbe gidiyoruz. Hayırcılar vatan haini evetçiler Kuva-i Milliye. Bilmem ne kadar negâtif parti, teşkilât, örgüt varsa ‘hayır’cıların yanında zikrediliyor. Maksat algı..

Kanun maddesi mi onaylıyoruz yoksa cihâd mı ilân ediyoruz belli değil. Propagandanın en menfî ve en tehlikeli versiyonu.

Hayır dedi diye işinden atılan gazeteci mi dersin, PKK ile aynı safta olmak yaftası mı yersin, terörle korkutmak mı dersin, ne kadar menfî algı varsa bir dükkânda.

Ya buna ne demeli?

Gazetemizde de çıkan habere göre; Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nda idarî ve güvenlik konularıyla ilgili Başsavcıvekili olarak görev yapan bir isim, Twitter hesabından “PKK anayasa referandumunda ’hayır’ çağrısı yapmış. Sandıkta ’hayır’ diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi göze alıyorlar demektir. Küsmece yok” ve “Vereceğiniz oy, aynı zamanda PKK’ya destek oyudur. Haberim yoktu demeyin” beyanı, bir savcıdan öte cadı avcısı gibi, olmayana ergi metodu geliştiriyor.

Şimdi biz bu halde ve ‘OHAL’de referanduma gidip millete mi danışacağız, yoksa danışmış mı görüneceğiz?

Referandum; adı üstünde millete gitmek, danışmak. Bu haliyle danış(ma)mak olsa gerek. Ben zaten kararımı vermişim. Sakın ola hilâfıma hareket etmeyin, ağzınıza biber sürer, ya da sürüm sürüm süründürürüm. (demokratik olarak..!)

İşimiz de, demokrasimiz de bizim gibi. Türkiye tipi başkanlık, Türkiye tipi demokrasi. Batı adını koymuş bile: “Şark kurnazlığı.”

Bildiğimiz odur ki; dünya hak ve hukuk noktasında zirveye tırmanırken biz ise tarihin derinliklerine defnettiğimiz monarşiyi mumyalayıp zombiler gibi diriltmeye çalışıyoruz, hem de millete danışarak.

Bu halimize en ehveninden “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” denir.

Bizim bir köylü vardı borçla mercimek alır, başka köyde aldığı fiyatın altına satardı. Sorduklarında; “Gittim alış veriş yaptım” derdi. Bizimki de o hesap, maksat dostlar alış verişte (demokraside) görsün bizi.

Hayırlı demokrasiler…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*