Risale basımında “organize işler”

Kültür Bakanlığı, üç ayı aşkın bir zamandır Risale-i Nur’a uyguladığı bandrol engeline dair açıklamalarında standart olarak hep aynı iddiayı tekrarladı:

“BİMER kanalıyla gelen şikâyet ve başvurular üzerine bu uygulamayı başlatmak zorunda kaldık. Yasal hak sahiplerinin muvafakatını bildirir belge getirene bandrol veriyoruz.”

Ama Bakanlığın bu beyanları doğru değil.

BİMER’e geldiği iddia edilen şikâyet ve başvurular, işin bahanesi ve kılıfı. Çünkü bu sistem bir dilekçe ve şikâyet mekanizması değil; halkı bilgilendirmeye yönelik bir kanal.

Anlaşılan o ki, olayımızda BİMER, asıl amacı dışında kullanılıyor ve istismar ediliyor.

Ve iddia edildiği gibi, risale basımlarıyla ilgili olarak Kültür Bakanlığına yoğun şikâyetler geldiyse, açıkça belli ki, burada daha başka maksatlara matuf “organize işler” var.

Nitekim gelişmeler de onu gösteriyor.

Eğer söz konusu şikâyetler risalelerin sadeleştirilmesine yönelik ise, Yeni Asya Neşriyat’ın aslına uygun olarak hazırlayıp bastığı “Risale-i  Nur’da Vesvese Bahsi” isimli esere neden üç ayı aşkındır bandrol verilmiyor?

Keza nesebî vârislerden Seyda Ünlükul’un muvafakatnamesine niçin itibar edilmiyor?

Peki, bir taraftan bandrol engeli sürerken, diğer taraftan bir korsan madde ile, risale neşriyatını “kamuya mal etme” gayreti niye?

Kimse, birilerinin yapmaya çalıştığı gibi, “Kamuya mal etmek, eserleri halkın istifadesine açmaktır” gibi son derece tekellüflü ve gülünç tevillerle bu atraksiyona haklılık kazandırma gayretkeşliğine tevessül etmesin.

Kamuya mal etmenin anlamı gayet açık:

Kamulaştırmak, yani devletin el koyması.

Risaleler, daha yazılıp elle çoğaltılmaya başlandığı tarihten itibaren, devletin onca engel ve baskısına rağmen halkın sahip çıkmasıyla umumun istifadesine sunulmadı mı?

Daha Üstad hayatta iken 1956’da Latin harfleriyle de külliyat olarak basımı tamamlanan eserler, gelinen noktada, gerek halkımızın, gerekse farklı dillerdeki tercümeleri ile bütün insanlığın gündemine taşınmadı mı?

Bu istifadenin daha da genişleyerek devamı için kanun çıkarmaya falan ihtiyaç yok.

Devlet gölge etmesin, başka ihsan istemez.

Ama Diyanet’in İşaratü’l-İ’caz örneğindeki gibi, eserleri devlet de basmak, dahası okullarda okutulan ders kitaplarını risalelerdeki hakikatler ekseninde yeniden yazdırmak istiyorsa, buna da kimsenin bir itirazı olmaz.

Yeter ki, samimiyetle bunu istesin.

Ama “kamuya mal etme” adı altında yapılmak istenen düzenlemede bu samimiyet ve iyiniyet yok. Peki, AKP içinde bunu görüp karşı çıkacak dirayete sahip birileri yok mu?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*