Risâle-i Nur’da tarih yorumları (1)

Risâle-i Nur eserlerinin asrımızda Kur’ân’a ayine olduğunun bir göstergesi de içinde ihtiva ettiği müsbet fen ve felsefe ilimleridir. Bediüzzaman, özellikle değişik aralıklarla yirmi seneden ziyade kaldığı Van hayatını “hayatı ilmiyem” diye ifade eder. Van Valisi İşkodralı Tahir Paşa’nın konağında kaldığı on sene zarfında müsbet ilimlerle uğraşmış, hatta bu konularla ilgili iddialı tartışmalara girişmiştir.

Bu ilimlerden Üstad, zaman zaman yeri geldikçe imanla ilgili meselelerde ve sosyal konularda faydalanmıştır. Yoksa direkt olarak Risâle-i Nur, herhangi bir bilim dalından bahsetmez. Çünkü bu eserler bir tarih, edebiyat veya fen ilimleri değildirler; ama bu ilimlerden konu açılınca da işin özü verilir, gereksiz ayrıntılara girilmez. Bu düşüncelerle Risâle-i Nur’un tarihteki bazı olaylara getirdiği özlü yorumlara örnekler vererek konuyu açıklığa kavuşturalım. Örneklerimizde fazla ayrıntıya kaçmadan, sadece asıl maksadı gözler önüne serip işi tarihçilere havale edelim.

Risâle-i Nur’da tarih gezintimize meşhur büyük Fransız ihtilâlinin kısa tarihçesi ile başlıyalım. İhtilâl, Bastil Hapishanesi’nin önünde başladı ve yayıldı. Bastil Hapishanesi’ndeki tutuklular serbest bırakıldı (14 Temmuz 1789). Bu tarih bundan sonraki dönemde Fransa’da millî bayram olarak kutlanmıştır. İhtilâlle başlayan karışıklıklar, 1804’de Napolyon Bonapart’ın imparator olması ile son bulmuştur. Fransa’da ihtilâl sürecinde 28 Ağustos 1789’da “İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesi” ilân edilmiştir. İhtilâlin tarihçilere göre en önemli sebepleri şöyle sıralanmıştır.

*Fransa’daki soylular monarşisi ve din adamlarının halk üzerindeki ağır baskısı Fransa’da halkın sosyal sınıflara ayrılmış olması,

*Siyasal haklardan yoksun olan burjuva sınıfının coğrafî keşifler sonunda zenginleşmesi ve siyasal haklar istemesi.

*Fransa’da halk; soylular, rahipler, burjuvalar ve köylüler olmak üzere dört sınıfa ayrılmıştı. Ülkenin en ağır yükünü köylüler çekiyordu.

*Malî zorluklar ve halkın ağır vergiler altında ezilmesi Jan Jak Russo, Monteskiyö, Volter ve Didero gibi aydınların fikirleriyle halkı etkilemesi.

*İngiltere’deki meşrûtiyet yönetimi ve Amerika’daki insan hakları ve demokrasi gibi gelişmelerin Fransız toplumunu etkilemesi.

Bediüzzaman Said Nursî, Risâle-i Nur’un değişik yerlerinde “Fransız İhtilâl-i Kebiri” diye nitelediği bu olaya getirdiği yorumlardan birinde ihtilâlin sonuçları hakkında şu görüşlere yer verir: ”İhtilâl-i kebîr gibi çok inkılâplarla, o devir de ecîr devrine inkılâp etmiş. Yani, zenginler olan havas tabakası, avâmı ve fukarâyı ücret mukabilinde hizmetkâr ittihaz etmesi, yani sermaye sahipleri ehl-i sa’yi ve ameleyi küçük bir ücrete mukabil istihdam etmeleridir. Bu devirde sû-i istimâlât o dereceye vardı ki, bir sermâyedar, kendi yerinde oturup, bankalar vâsıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde; bir bîçare amele, sabahtan akşama kadar, tahte’l-arz mâdenlerde çalışıp, kût-u lâyemût derecesinde, on kuruşluk bir ücret kazanıyor. Şu hal, müthiş bir kin, bir iğbirar verdi ki, avâm tabakası havâssa îlân-ı isyan etti. Şu asrın tâbiriyle, sosyalistlik, bolşeviklik sûretinde, evvel Rusya’yı zîr ü zeber edip, geçer Harb-i Umûmiden istifade ederek, her yerde kök saldılar. Şu bolşevizm perdesi altındaki kıyâm-ı avâm, havâssa karşı bir kin ve bir tezyif fıkrini verdiğinden, büyüklere ve havâssa âit medâr-ı şeref herşeyi kırmak için bir cesâret vermiş.” (Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, s. 353)

Bu ifadelerden şu sonuçlara varabiliz:

*Fransız ihtilâli insanlığın yaşadığı kölelik dönemini sona erdirmiş olup, ücretlilik dönemini açmıştır.

*Sömürü düzeni denilen kapitalist sistemin getirmiş olduğu sıkıntılar hissedilmiş ve insanlık arayışa girmiştir.

*Emek ile sermayenin çatışması sonucu meydana gelen kin ve nefret tohumları sosyalizme zemin hazırlamıştır.

İşin sosyal yönünü kısaca özetledikten sonra şimdi de ihtilâlin inanç yönünde yaptığı değişimi yine Bediüzzaman’ın ifadelerinden takip edelim: “Avrupa, Katolik mezhebini beğenmeyerek, başta ihtilâlciler, inkılâpçılar ve filozoflar olarak, Katolik mezhebine göre ehl-i bid’a ve Mutezile telâkki edilen Protestanlık mezhebini iltizam edip, Fransızların İhtilâl-i Kebîrinden istifade ederek, Katolik mezhebini kısmen tahrip edip Protestanlığı ilân ettiler.” (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s. 421)

“Hem ekseriyetle zindanlara ve musîbetlere düşen âmi Hıristiyanlar, dinden medet beklemiyorlar. Eskiden çoğu dinsiz oluyordular. Hattâ Fransa’nın İhtilâl-i Kebîrini çıkaran ve ‘serseri dinsiz’ tabir edilen, tarihçe meşhur inkılâpçılar, o musîbetzede avam kısmıdır. İslâmiyette ise, ekseriyet-i mutlaka ile hapse ve musîbete düşenler, dinden medet beklerler ve dindar oluyorlar. İşte bu hâl dahi mühim bir farkı gösteriyor.” (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s. 423)

Onun bu ifadelerinden şunu anlıyoruz ki: Fransız ihtilâli sadece sosyal bir değişimin gerçekleşmesine sebep olmamış en önemlisi inanç yönündeki değişimlere de sebep olmuş ve Hıristiyanlık âleminde yeni bir mezhebin doğmasına zemin hazırlamıştır. Bediüzzaman’ın altını çizdiği en önemli ayrıntılardan birisi de, Hıristiyan dinine mensup olanların dara düştüklerinde Müslümanların aksine, dine daha fazla bağlanmayıp dinsizlik ve serserilik yoluna girmeleridir.

Bediüzzaman’ın yorumladığı tarihin önemli dönüm noktalarından Büyük Fransız İhtilâlinin diğer önemli sonucu da yayınlanan İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesidir. Önemli maddeleri şunlardır.

*İnsanlar, hakları bakımından hür ve eşit doğarlar ve öyle yaşarlar.

*Her siyasî topluluğun amacı insan haklarını korumaktır.

*Bu haklar özgürlük, milliyet, güvenlik ve baskıya karşı direnme, haklarıdır.

*Hakimiyet milletindir.

*Hiçbir kişi ve kuruluş milletçe verilmeyen bir hakimiyeti kullanamaz.

*Özgürlük, başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir.

*Özgürlüğün sınırı ancak kanunla belirlenir.

Risâle-i Nur’da yer alan tarihî olayların yorumlarını ileriki yazılarımızda dualarınızla İnşallah nazara vermeye devam edeceğiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*