Risale-i Nur´u Gurbete Taşıyanlar

Bediüzzaman Said Nursi vefatının 46. yıldönümünde Almanya Köln`de düzenlenen coşkulu bir proğramla anıldı.

Kur`an tilavetiyle başlayan proğramın baştan sona büyük bir coşku ile takip edildiği gözlendi.

İslam Konseyi Din Şurası sözcüsü ve Yeni Asya Gazetesi yazarı Sn. Şükrü Bulut`un açılış konuşmasını yaptığı programa Yeni Asya Gazetesi genel yayın müdürü Sn. Kazım Güleçyüz, İslam Arşiv ve İslam Konseyi kurucularından Dünya İslam Konseyi üyesi Sn. Salim Abdullah ve araştırmacı yazar Sn. Halil Uslu konuşmacı olarak katıldı.

Açılış konuşmasında Şükrü Bulut Bediüzzaman evrensel inançsızlığa karşı müslümanları ve hristiyanları birlikte çalışmaya çağırıyor ve bu çağrıyı Şam Emevi camiinde müteveffa 2. Paul Johannes dünyaya mesaj olarak verdiğini söyledi. 11 Eylül`ün müslümanlara zarar vermekten daha çok Kur`an`ın tanınmasına vesile olduğunu söyleyen Bulut son karikatür krizinin müslümanların peygamberlerine sahip çıkmalarını sağladığı gibi hristiyanlarında Hz.İsa`yı ve kendi dinlerini daha çok sevmelerini sağladığını ifade etti. Gerek Papa ve gerekse diğer dini ruhanilerin Peygamber`imize(s.a.v) yapılan bu saldırıdan dolayı üzüldüklerini söyleyen Bulut Peygamber (s.a.v) efendimizin ahlakına doğru avrupada bir yöneliş olduğunu açıkladı. Bediüzzaman`ı okuyanların Peygamber`in sünnetini ihya ile görevli olduğunu söyleyen Bulut “bu nedenle bizler biraz daha fazla çalışmak zorundayız, bacılarımız başlarında taşıdıkları baş örtüsünün manasını anlayarak ve tanıyarak İslamiyeti bu kıtada göstereceklerdir.“dedi. 11 Eylül´ün şimdiye kadar tatbik edilen metodların geçersizliğini gösterdiğini ve müslümanların zaruri olarak metodda bir değişikliğe gitmeleri gerektiğini söyleyen Bulut “Bediüzzaman´ın müceddid metodundan başka, Kur´an´ın bu yeni tefsirinden başka insanlığın dertlerine deva olacak bir anlatım, bir usul yoktur diyorduk ve 11 Eylül sonrası olaylar bizi bu noktaya getirdi.” dedi.

Şükrü Bulut Bedıüzzaman Said Nursi´nin 1911 yılında Şam´da okuduğu hutbenin çerçevesi içerisindeki demokrasi anlayışını, hürriyet anlayışını, müslümalık hristiyanlık münasebetlerini, iman ve ahlak anlayışını müslümanların yeniden ele almaları lazım geldiğini belirtti ve “olaylar bizi bu noktaya getirdi” dedi.

Proğramın ikinci bölümünde kültür bakanlığı sanatçıları Sn. Bahri Güngördü ve arkadaşları Türk Tasavvuf Musikisinden eserler seslendirdiler.

Tasavvuf Musikisinin ardından söz alan proğramın o­nur konuğu Salim Abdullah 70´li yıllarda Risale-i Nur´un ve Nur hareketinin Avrupa ve Almanya için pek tanınmayan bir olgu olduğunu, mevcut olan düşüncelerin de negatif olduğunu hatırlattı. Salim Abdullah bu şartlar altında Risale-i Nur üzerine bir makale yazmak ve Nur hareketini araştırmak için Köln-Rolandstrasse´ye (Almanya´daki ilk Risale-i Nur medresesinin bulunduğu cadde) gittiğini, buradaki insanların ve Risale-i Nur´un kendisini çok etkilediğini ve bunun kendisi için harika bir olay olduğunu söyledi. Kendisinin uzun zamandır Almanya İslam Konseyi temsilcisi sıfatıyla bir çok seyahatler yaptığını ve bu sıfatla BM´de bulunduğunu belirten S. Abdullah “uzun süren çalışmalarım ve izlenimlerim neticesi Risale-i Nur`un diğer İslami gruplardan çok daha ilerde olduğunu gördüm. Risale-i Nur şimdi olduğundan çok daha fazla desteklenmelidir. Kim Risale-i Nur´u desteklerse uyum ve demokrasiyi desteklemiş demektir ve bu tam da bizim istediğimiz bir şeydir” dedi. Salim Abdullah Bediüzzaman ile hayatta iken tanışmadığını ama kendisinin Bediüzzamanı talebelerine göre değerlendirdiğini ve Risale-i Nur talebelerinin Almanya´da harika işler yaptığını söyledi.

Salim Abdullah´ın ardından söz alan Yeni Asya Gazetesi genel yayın müdürü Sn. Kâzım Güleçyüz Risale-i Nur´un tahrip edici olarak değil ama bir iman kurtarıcı olarak atom bombasından daha güçlü olduğunu ve Einstein´a atıfla zamanı gelmiş bir fikrin atom bombasından daha güçlü olduğunu belirterek “Risale-i Nur artık zamanı gelmiş bir fikirler demetinin ifadesidir” dedi.

İslam dünyasının ve insanlığın bu günkü durumdan çıkışının 95 yıl önce ifade edilen ama artık bugün zamanı gelen Hutbe-i Şamiye manasındaki fikirlerin dünyanın dört bir yanında okunmasına bağlı olduğunu belirten Güleçyüz “ve bu okuma sayesinde şu mana tahakkuk edecek, ahirzamanda Hz. İsa´nın din-i hakikisi hükmedecek, islamiyetle omuz omuza gelecek” dedi. Bediüzzaman Hazretlerinin verdiği en önemli mesajlardan birisi ümit mesajıdır. Bu ifadelerin hamasi ifadeler olarak algılanmaması gerektiğini belirten Güleçyüz, bu mesajlar çok sağlam tespitlere ve sosyolojik gerçeklere dayandırılmışdır dedi. Güleçyüz İslamiyet´in dünya çapındaki olması gerektiği yerini almasını engel teşkil eden avrupadan ve müslümanlardan kaynaklanan engel sebeplerin medeniyetin güzellikleri, fen ilimlerinin gelişmesi hürriyet fikri ve gerçeği arama talebi ile dağılmaya başladığını ve bu gelişmenin önümüzdeki günlerde şaşırtıcı mutlu neticelerinin görüleceğini söyledi. Güleçyüz “sorumluluklarınız ciddi şekilde artmıştır, biz Kur´an´ı anlayıp, ilimlere Kur´an adına sahip çıkıp ve bu yolda ısrarcı olmalıyız, İslamiyeti şahsımızda yaşayıp göstermeliyiz. Bu sözden daha etkilidir” dedi.

Proğramın dördüncü bölümümde Hasan Feyzı´nin “Hazretinize buradan ayrılık söylemiştim” isimli şiiri seslendirildi ve Bediüzzaman Said Nursi´nin son yolculuğunu konu alan 30 dakikalık “Veda Yolculuğu” sinevizyonu gösterildi.

Proğramın son konuşmacısı ve Türkiye`den davetli olarak katılan araştırmacı yazar Sn. Halil Uslu sözlerine Bediüzzaman´ın insanlık için hayatını vakfettiğini ve çağlara manevi reçete yazdığını söyleyerek başladı. Halil Uslu 19. yy. sonunda ve 20. yy. başında İslam aleminin büyük bir ümitsizliğe düştüğü ve insanların “her gelen gün daha beter gelecek” dediği bir zamanda Bediüzzaman´ın Kur´an´a gittiğini “ümidinizi kesmeyiniz” (Zümer 53.) ayeti ışığı altında “Evet ümitvâr olunuz! Şu istikbal inkilabatı içerisinde en yüksek gür sada İslam´ın olacaktır” dediğini ve bunu ancak müjdecinin söyleyebileceğini belirtti. Türkiye´de ezan okunmadığı zamanlarda bile Bediüzzaman´ın ümidini kesmediğini ve Hz. Peygamber´den müjde istediğini söyleyen Halil Uslu Bediüzzaman´ın “ne yapayım ben acele ettim kışta geldim, sizler cennetâsâ bir baharda geleceksiniz” dediğini hatırlattı. Hz. Peygamber´in çağların müjdecisi olduğunu söyleyen Halil Uslu “çünkü o ne dedi ise doğru çıkmıştır, bundan asırlar önce üç kişi ile Kâbe´yi tavaf etmişti, şimdi ise 1,5 milyon kişi tavaf ediyor” dedi. Bediüzzaman´ın Türkiye´nin dört bir köşesine sürgün edildiğini, sesinin kısılmak istendiğini belirten Halil Uslu “ama bu gün Türkiye´nin her yanında Risale-i Nur´lar okunuyor, Bediüzzaman´ın metoduyla Türkiye, ezansız Türkiye´den ezanlı Türkiye´ye geldi” dedi. Eskiden 3-4 İslam ülkesine bedel bugün o­nlarca İslam ülkesinin bulunduğunu söyleyen Uslu bu nedenle itthad-ı islamın zaruri olduğunu belirtti. Uslu son günlerde Peygamber efendimize yapılan hakarete bedel Avrupa´da Prens Bismarck gibi bir çok değerli kişiliğin İslamiyet´in ve Hz. Peygamber´in yüksek makamını takdir ettiğini söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Proğramın son kısmında EuroNur ile İzmir Bizim Radyo ve dvs.LAB ekiblerinin hazırladığı “Risale-i Nur´u Gurbete Taşıyanlar” isimli 20 dakikalık bir belgesel gösterildi. Salondaki tüm izleyicileri duygulandıran ve sık sık alkış tufanına mazhar olan bu belgeselin ardından, belgesele konu olan birinci nesil tek tek sahneye çağırılarak ikinci ve üçüncü Risale-i Nur neslinden elleri öpülerek şükran plaketleri verildi.

Proğram birinci, ikinci ve üçüncü neslin sahnede “Biz Kuran´ın hadimleriyiz” marşını söylemesiyle son buldu.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*