Risale-i Nur’un dört esasından üçüncüsü: Şefkat

Cenâb-ı Hak insanı, diğer varlıklardan daha üstün donanımda yaratmıştır. İnsan fıtratına binlerce duygu ve lâtife nakşetmiştir ve de herhangi bir sınır veya kayıt koymamıştır. Bu yönden insan a’lâ-yı illiyyîn veya esfel-i sâfilîne adaydır.

Duygu ve lâtifeler amacına uygun kullanılırsa Allah’ın rızasını kazanmada bir basamak olabilir. Şefkat duygusu da bu basamaklardan biridir. Şefkat, Rahman ve Rahim isimlerinin tecellisine mazhar olabilmek adına kullanılabilecek en kısa yollardan birisidir.

Kur’ân-ı Kerîm’de sevgili Peygamberimizin (asm) şefkatinden şöyle bahsedilmiştir: “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe Sûresi: 128)

Birçok hadisi şerifte: Allah’ın, yüz rahmetinin doksan dokuzunu kıyamet günü için ayırdığı, yeryüzüne indirdiği bir rahmetle insanlar, cinler, hayvanlar ve böceklerin birbirlerine merhamet ettiği, bu rahmetle annelerin yavrularına şefkat ettiği, vahşî hayvanların ve kuşların birbirlerine acıdıkları ve kâfir bir kişinin Allah’ın rahmetini kavrayabilse asla Cennetten ümit kesmeyeceği anlatılmaktadır. (Müslim, Tevbe 19-21, Rikak 19)

Şefkat Risâle-i Nur’da şöyle tanımlanır: “Şefkat hâlistir, mukabele istemiyor; safi ve ivazsızdır. Hattâ en âdi mertebede olan hayvanatın yavrularına karşı fedakârane ivazsız şefkatleri buna delildir.” (Mektubat, s. 53)

“Rahmet-i İlâhiyenin en lâtîf, en güzel, en hoş, en şirin cilvelerinden olan şefkat, bir iksir-i nuranîdir.” (Mektubat, s. 132) “Bütün vâlidelerin şefkatleri, rahmet-i İlâhiyenin bir lem’asıdır.“ (Sözler, s. 574)

İnsanda şefkat duygusu, îmânının kuvveti ölçüsünde parlar.

Nitekim Hz. Bediüzzaman insanlığa şefkatini şöyle ifade eder: “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum.” (Tarihçe-i Hayat, s. 543)

Risale-i Nur’da şefkat duygusundaki ölçü şu şekilde ifade edilir:

“Rahmet-i İlâhiyeden ileri şefkat olunmaz.” (Kastamonu L. 2013, s. 313)

Duyulan şefkatin tek gayesi Allah rızası olmalıdır. Bazı annelerin çocuklarına olan şefkati asıl gayenin dışına çıktığı görülüyor; “Çocuğum zengin olsun, yüksek mevkileri kazansın” deyip bütün şefkatini çocuğun geçici dünyasına sarf edip, onun ebedî hayatını görmezden gelmesi hayret-fezâ bir görüntüdür.

Ömer Faruk Yıldız

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*