Risale-i Nur inhisar altına alınamaz

Bediüzzaman Risale-i Nur’un “medresenin malı” olduğunu, bu sebeple ona herkesten önce ve en çok medrese mensuplarının sahip çıkması gerektiğini söylerken, aynı yönde bir tavsiye ve çağrıyı da Diyanet’e yapmış; “haricî dinsizlik cereyanına karşı bu eserleri neşretmenin, Diyanet Riyasetinin vazifesi olduğunu” söylemişti.

Keza “Nurları himaye etme” vazifesini de bu kapsamda zikretmiş ve “Âlem-i İslam o Diyanet dairesine karşı tam hüsn-ü zan etmek, su-i tevehhüm etmemek (olumsuz kanaat beslememek), hususan bu zamanda ziyade lüzumu var. Hem de Türkiye ile ittifak etmeyen İslamî hükümetlerde o mübarek daireye karşı su-i tevehhüm gelmemesine büyük bir vesilesi olan ve âlem-i İslamın her tarafında, belki Avrupa’da takdire mazhar olmuş Risale-i Nur, o Diyanet dairesinin hem şerefini muhafaza ediyor, hem âlem-i İslama karşı o dairenin bir eseri olarak intişarı gayet lâzım ve zarurîdir” demişti.

Son dönemde İşaratü’l-İ’caz’ın Diyanet tarafından bastırıldığı yönündeki haber ve açıklamalar, bu çağrıların fazlasıyla gecikmeli de olsa nihayet mâkes bulmaya başladığının ifadesi olarak değerlendirildi ve olumlu karşılandı.

Ama söz konusu eserin müftülük ve cami kütüphaneleri ile Diyanet Yayınlarının kitap satış merkezlerinde hâlâ yerini almamış ve ne zaman çıkacağı da belli değilken, onlardan önce seçim meydanlarında arz-ı endam ettirilmesi zihinlerde farklı soru işaretleri doğurdu.

Ve bu sorular halen cevabını bulmuş değil.

Özellikle “İktidar bu konuyu, seçim öncesi ‘Pensilvanya’daki zat’a karşı yoğun ve sert bir şekilde yürüttüğü kampanyada Nur cemaatlerini yanına çekmek için mi kullanıyor?” suali.

Bu kampanyanın iktidar tarafından “MGK onayı ve kararıyla yürütülen bir devlet politikası” olarak takdim edilmesi ise, konuya çok daha derin ve kompleks boyutlar getiriyor.

Eğer Diyanet bu niyetle devreye sokulduysa, Bediüzzaman’ın Barla’da sorulan bir suale verdiği cevabı hatırlamanın tam yeri ve zamanı:

Önce sual: “Bize ahkâm-ı diniyeyi ve hakaik-ı İslamiyeyi (dinin hükümlerini ve hakikatlerini) talim edecek resmî bir dairemiz var. Sen ne selâhiyetle neşriyat-ı diniye yapıyorsun?”

Ve cevabı: “Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz. İman ve Kur’an nasıl inhisar altına alınabilir? (…) Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur’aniye (iman hakikatleri ve Kur’an esasları), resmî bir surette ve ücret mukabilinde, dünya muamelâtı suretine sokulmaz.” (Mektubat, s. 116)

Darbe devirlerinde halkı Risale-i Nur’dan soğutma projeleri için kullanılma talihsizliğini yaşayan Diyanet, umalım ki, şimdi de suret-i haktan gösterilen başka projelere alet edilmesin…
(28 Mart 2014 tarihli yazımız)

Tweet:
Risale-i Nur basımını devlet tekeline veren korsan maddenin torba kanundan çıkarılması için kampanya açılıp partiler ve vekiller uyarılmalı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*