8. Risale-i Nur Kongresi’ne 70 bilim adamı katılıyor

Risale-i Nur Enstitüsü Genel Sekreteri Ahmet Dursun,

8. Risale-i Nur Kongresi’nin konusunun neden “milliyetçilik” olarak tesBit edildiğini açıklarken, “Zira İslâm dünyası bugün büyük sancılar yaşıyor. Bunun kaynağında da yine Üstadımızın tesbitiyle Kur’Ânî hakikatlerin özünden uzaklaşmak yatıyor. Milliyet meselesi de böyle. Milliyetçilik bu toprakların kadim meselesi ve IRKÇILIK bu toprakların kadim düşmanı” dedi.

Irkçılığa dayalı milliyetçilik toplumları parçaladı

“İnsanlık ve Dünya Barışı İçin Said Nursî’nin Milliyet Anlayışı” konulu 8. Risale-i Nur Kongresi bu hafta sonu İstanbul’da gerçekleştiriliyor.

İki gün sürecek olan Kongrenin oturumları Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü’nde yapılacak. Kongrenin kapanış oturumu olan Panel ise 31 Mart Pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Biz de Risale-i Nur Enstitüsü Genel Sekreteri Ahmet Dursun’la 8. Risale-i Nur Kongresi’ni konuştuk.

Risale-i Nur Kongresi hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

Risale-i Nur Enstitüsü olarak her yıl yapmakta olduğumuz Risale-i Nur Kongresi’nin sekizincisini 30-31 Mart 2013 tarihlerinde, bu hafta sonu İstanbul’da gerçekleştiriliyoruz. Kongre’nin konusu olarak belirlediğimiz “İnsanlık ve Dünya Barışı için Said Nursî’nin Milliyet Anlayışı” başlığı altında beş masa çalışması düzenlenecek. Masa çalışmaları halka kapalı oturumlar olup FSM Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü’nde yapılacak. 31 Mart Pazar günü de Haliç Kongre Merkezi’nde hem kongre sonuçlarının değerlendirildiği ve deklarasyonlarının okunduğu hem de Said Nursî’nin milliyet anlayışının müzakere edildiği bir panel gerçekleştirilecek. Saat 14.00’da başlayacak olan panele bütün halkımızı sizin aracılığınız ile dâvet etmek istiyorum.

Kongreye kimler katılacak, bilgi vermeniz mümkün müdür?

Risale-i Nur Kongresi inşallah çok değerli ilim adamlarımızın katkılarıyla güzel meyveler veren bir program olacak. Türkiye’nin seçkin üniversitelerinden yaklaşık 70 ilim adamımız son günlerin popüler tartışma konusu olan milliyetçilik meselesini Üstadımızın milliyet anlayışı çerçevesinde tartışacaklar. Kardeşliğe, birlik ve dayanışmaya en çok ihtiyacımızın olduğu bu günlerde Bediüzzaman Said Nursî’nin Kur’ânî temeller üzerine oturttuğu milliyet anlayışını tartışmak çok anlamlı olacak. Bugün çok uzağımızda olan, adalet, uhuvvet, dayanışma, paylaşma gibi unsurlarla bezeli İslâm milliyeti, inşallah bu kongre ile tekrar hatırımıza gelecek. Burada atılan tohumların bütün İslâm âleminin ve insanlığın kurtuluşuna vesile olabilecek meyveler vermesini niyaz ediyoruz. Risale-i Nur Enstitüsü olarak böylesine hayatî bir programa imza atmanın sevinci içindeyiz. Cenâb-ı Hak inşallah hayırlı neticelere tebdil eder.

Kongreye çok saygın akademisyen, araştırmacı ve yazarlar dâvet edildi. Dâvetimize icabet eden, çalışmalarıyla kongreye katkıda bulunan ilim adamlarımıza Enstitümüz adına teşekkür ediyorum. Kongre katılımcılarını daha sonra ilân edeceğiz. Şimdilik sadece hem kongreye katılan hem de panelist olarak bizleri onurlandıran isimleri saymakla yetinelim.

Panelistlerimizden Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, Mardin Artuklu Üniversitesi rektörü. Risale-i Nurlara muhabbetiyle ve değerli hizmetleriyle tanıdığımız çok değerli bir ilim adamımız. Hocamız Üstadımızın doğup büyüdüğü topraklardan, yarası derin bir coğrafyadan seslenecek adeta. Hocamızı dikkatle dinlemenizi öneririm.

Bir diğer panelistimiz Yeni Asya okuyucularının aşina olduğu değerli bir isim. Prof. Dr. Doğu Ergil Türkiye’nin yetiştirdiği değerli bir siyaset bilimci ve sosyolog. Değerli hocamız 1994 yılında hazırladığı Kürt Sorunu raporuyla gündemi oldukça sarsmıştı. Aradan yıllar geçmesine rağmen yara kanamaya devam ediyor. Son günlerde Kürt sorunu ile ilgili gelişmeler hocamızın tesbitlerini daha ilgi çekici hale getiriyor. Bu hususta hocamızın söyleyeceklerini ben de merak ediyorum.

Bir diğer panelistimiz Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Recep Şentürk, hem akademisyen, hem de icazetli bir âlim. Bizlere “Âdemiyette, İbrahimiyette ve Muhammediyette Uhuvvet” konulu, İslâm milliyetini ve kardeşliğini pekiştirici bir sunum yapacak. Bölük pörçük olmuş, dağılmış bir ümmetiz. Hocamızın Risale-i Nur eksenli yorumlarının hepimiz için yol gösterici olmasını temenni ediyorum.

Son panelistimiz, değerli yazarımız ve gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz, Said Nursî’nin milliyet anlayışını ortaya koyan, bugün bir çok alanda yaşadığımız sıkıntılara çözüm önerileri sunan bir konuşma yapacaklar. Bu paneli yönetecek olan isim ise değerli moderatörümüz Avukat Kadir Akbaş. Şimdiden değerli panelistlerimize başarılar dilerim.

Neden Said Nursî’nin milliyet anlayışı? Bu konuyu nasıl seçtiniz?

İkinci sorunuzdan başlayalım. Biz kongre konularını akademik kurulumuzda belirliyoruz. Kurulumuz kongre konusunu yaklaşık en az sekiz ay önce belirledi. Konularımızı ülkemizin ve dünyanın bulunduğu sosyal, kültürel durumları, değişimleri ve gelişmeleri dikkate alarak, gelecekle ilgili teorileri tartışarak belirliyoruz. Türkiye’nin gittikçe derinleşen Kürt Meselesinden ve İslâm âleminde yaşanan kanlı gelişmelerden ötürü böyle bir konuyu seçmiştik. Bugün yaşanan gelişmeler konunun isabetini ortaya koyuyor. Zira İslâm dünyası bugün büyük sancılar yaşıyor. Bunun kaynağında da yine Üstadımızın tesbitiyle Kur’ânî hakikatlerin özünden uzaklaşmak yatıyor. Milliyet meselesi de böyle. Kur’ân’ın bize emrettiği millet anlayışını terk etmemiz dolayısıyla İslâm dünyası son birkaç asırdır her alanda kısırlaştı, geriledi, fakirleşti. Kendi kendimizi bitirdik. Milliyetçilik bu toprakların kadim meselesi, bu toprakların kadim düşmanı… Bu düşmanın nasıl alt edileceğini, bizi tedenniye gark eden hastalıkların nasıl tedavi edileceğini Üstadımız bize gösteriyor. Ülkemizin ve İslâm âleminin Milliyet/çi/lik konularıyla ilgili olarak Bediüzzaman Said Nursî’nin ortaya koyduğu açılımlara ihtiyacı var. Bunları göz önünde bulundurarak 8. Risale-i Nur Kongresi’nin konusunu Said Nursî’nin Milliyet Anlayışı olarak belirledik.

Kongrede hangi konular ele alınacak, hangi soruların cevaplarını arıyorsunuz?

Tabiî, ana konumuz milliyet meselesi. Milliyet kavramı düşünce tarihi boyunca çok farklı algılamalara ve tanımlamalara konu olmuştur. Son birkaç asırdır da milliyetçilik; ırkçılık, ulus devlet, insan hakları, terör vb. hususlar etrafında tartışılır hale geldi. Koskoca bir cihan imparatorluğunun parçalanmasına ve onun bakiyesi olan bu toprakların sürekli olarak dertlerle muzdarip olmasına sebep olan bir illet milliyetçilik. Bu bakımdan Üstadımız Said Nursî’nin insanlık, kardeşlik, dayanışma, birlik, barış, müsbet hareket ve ilerleme kavramları çerçevesinde Kur’ânî bir bakış açısıyla geliştirdiği milliyet anlayışının ortaya konulması bu kongrenin temel amaçlarından birisini oluşturuyor. Risale-i Nur Enstitüsü olarak bu çabamızın insanlık değer ve vasıflarını yozlaştıran, dünya barışını tehdit eden, temel hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı birçok tavrı beraberinde getiren, çeşitli ideolojilerin ve sosyal yapıların şekillenmesinde etkili olan hakim milliyet/çilik anlayışına karşı bir set olabileceğini düşünüyoruz.

Milliyetçilik ideolojisi etnik aidiyetler üzerinden tanımladığı millet kavramıyla İslâm milletlerinin bünyesinde onulması zor yaralar açtı. Yine bu kavram etrafında şekillenen ulus devletler yapılanması son birkaç asra savaş, terör, kan ve gözyaşıyla birlikte damgasını vurdu. Etnik bir anlayış üzerinden yürütülen, başkasını yutmakla beslenen ulus devlet uygulamaları, bilhassa Müslüman toplumlar üzerinde yıkıcı etkiler bıraktı. Bu kongre tarihsel süreç içersinde bu anlayışın ve uygulamaların neden ve sonuçlarını da ortaya koyacak. Aynı zamanda bu kongre ile bu yıkıcı etkilerin nasıl giderilebileceğini tartışacağız. Kur’ânî bir kavram olan milliyetin yeni bir toplum inşasında yerinin nasıl belirleneceği, kardeşlik ve dayanışma odaklı bir milliyet anlayışının nasıl hayata geçirilebileceğini konuşacağız. Elbette ki bu hususlarda Bediüzzaman Said Nursî’nin milliyet kavramına çizdiği genel çerçeve yol gösterici olacak.

Milliyet kavramının insanî değerler açısından da önemi var. Bir çok noktada insanlık vasfının ayaklar altına alındığını görüyoruz. Pozitivist ve hedonist yaklaşımlarla şekillenen ve bize dayatılan yeni değerlerle karşı karşıyayız. Bencillik, bananecilik, hırs, şehvet, başkasına yaşam hakkı tanımama, zayıfı ezme, adaletsizlik… belimizi büken, bizi yok eden hastalıklı değerler…. Bu kongreyle fıtraten mükerrem olan insanın maddî ve manevî olarak ilerlemesine zemin hazırlayacak ve insanî değerlerle tanışmasını sağlayacak bir milliyet anlayışına nasıl ulaşılacağını da tartışacağız.

Bu kongreyle sonuçlandırılmasını arzu ettiğimiz en büyük meselelerden biri müsbet ve menfî milliyet meselesi. İslâmî literatürde ‘din millet birdir’ anlayışına bağlı olarak din kavramı ile özdeş olarak kullanılan bir millet kelimesi var. Ancak bu anlayış bu mahiyetinden uzaklaştırılarak etnik temelli bir anlayışa büründürülmüş ve “kavim, ırk” anlamlarında kullanılarak yeni tartışmaların önü açılmış. Bu bağlamda, 19. Asırda İslâm toplumları arasında yaygınlaşan unsuriyet fikri tartışılırken sosyal bir gerçeklik olan milliyet olgusuna yaklaşımın nasıl olması gerektiğini belirlemek gerekecektir. Bu noktada, Bediüzzaman’ın milliyet fikrini sosyal ve siyasî bir realite olarak kabul eden yaklaşımları yol gösterici olacaktır. Onun ‘menfi milliyet’ ve ‘müsbet milliyet’ kavramlaştırmasının irdelenmesi bu bağlamda incelenmeye değer niteliktedir. 8. Risale-i Nur Kongresi bu kavramların anlam haritasını gözler önüne serecek inşallah.

Bu kongrenin güncel tartışmalara cevap verebilecek tarafları da var. Ülkemiz açısından düşünüldüğünde, Cumhuriyet döneminde millî devlet anlayışı çerçevesinde uygulanan milliyetçi politikaların bizi getirdiği nokta herkesin malumudur. Millî kimlik inşasıyla yola çıkan bir ideoloji uzun vadede büyük problemleri de beraberinde getirmiştir. Bugün etnisite üzerinden tanımlanan Kürt sorunu gibi yapısal problemlerin temelini anlayabilmek için cumhuriyetin kimlik politikalarının da tartışılması gerekir. Bu problemin nasıl aşılacağı, demokratikleşme sürecinin bu noktadaki katkısı, yeni anayasa çalışmalarının önemi, yeni anayasada etnik aidiyetlerin nasıl belirleneceği ve temel hak ve hürriyetlerin nasıl korunacağı merak edilenler arasındadır. 8. Risale-i Nur Kongresinin bu sorulara cevap vermesini ümit ediyoruz.

Özetle, insanlığın insanlık vasfına uygun bir hayat tarzına kavuşabilmesi, insanî değerlerin kıymet kazanması ve dünya barışına katkı sağlayacak adımların atılması için Bediüzzaman Said Nursî’nin Kur’ânî kavramlar çerçevesinde temellendirdiği milliyet anlayışına ihtiyaç var. Said Nursî’nin fikirleri; İslâm toplumlarının yaşadığı buhranları aşabilmesi, ülkemizin Kürt sorunu v.b. problemlerini çözebilmesi, açlık, terör ve savaşlarla mutsuz olan insanlığın huzura kavuşabilmesi için anlaşılmayı beklemektedir. 8. Risale-i Nur Kongresi inşallah bu gayeye hizmet eden, buna vesile olan bir kongre olur.

Kongrenin işleyişi, çalışma usûlleri hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

Kongre akademik disiplinin hakim olduğu bir çalışma alanı. Hocalarımızın birikimlerini, ciddî inceleme, araştırma neticelerinde yazdıkları makalelerini müzakereye açtıkları değerli bir tartışma ortamı. Kongre çerçevesinde 5 masa çalışması yapılacak ve kıymetli hocalarımız çalışmalarını bu masalarda tartışacaklar.

Masalar şöyle oluştu:

1. Masa: İnsanî değerler ve milliyet
2. Masa: Dünya barışı ve milliyet
3. Masa: İnsanlık tarihi ve milliyet
4. Masa: Din ve milliyet
5. Masa: Toplum, devlet ve milliyet

Hocalarımız daha önce belirledikleri masada konuyla ilgili çalışmalarını diğer katılımcılarla müzakere edecekler. İki gün sürecek olan bu çalışmalar sonunda her masa kendi konusuna uygun olarak bir sonuç bildirisi ve deklarasyon hazırlayacak. Bu deklarasyonlar kapanış oturumu olan Pazar günkü panelde ilân edilecek. Masa çalışmaları halka kapalı çalışmalar olup sonuçları da daha sonra Köprü Dergisi ve gazetemiz aracılığı ile ilân edeceğiz.

Son olarak neler söylemek istersiniz.

Risale-i Nur Enstitüsü, Bediüzzaman Said Nursî’nin ve Risâle-i Nurların daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmak amacıyla 1994’ten bu yana faaliyetlerini sürdürmekte ve bu noktada çeşitli akademik faaliyetler düzenlemekte. Risale-i Nur Kongresi gibi faaliyetlerin geleceğe atılan bir imza, tarihe bırakılan bir not olduğunu düşünüyorum. Gün gelecek bu notlar önümüzü aydınlatacaktır. Bizler karınca misali, aczimiz ve fakrımızla elimizden geleni yapmakla mükellefiz. Bu acz ve fakrımızla neticeyi Cenâb-ı Hakk’a bırakmakla mükellefiz.

Risale-i Nur Enstitüsü’nün kuruluşunda derin bir düşünce planı, mü’minlere yakışır vicdanî bir derinlik vardır. Bu da, başkalarının derdini dert edinmek gibi, inançsızlık ateşiyle kavrulan yüreklere âb-ı hayat, materyalist yaklaşımların açtığı derin yaralara merhem olma gayesidir. İnşallah bu tür programlar yaralarımıza merhem olacaktır.

Bu noktada bu ulvi gayeye hizmet eden, Risale-i Nur Kongrelerine katkı sağlayan muhterem hocalarımı ve emeği geçen arkadaşlarımı can ü gönülden tebrik ediyorum. Çalışmalarıyla insanlığa yol gösterecek olan bu güzide insanlara şükranlarımı sunuyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.

31 Mart Pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan panele de gazetemiz okuyucularını, bu kutlu dâvânın yolcularını Enstitümüz adına dâvet ediyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*