Risale-i Nur mektebi

“..Nur mekteb-i irfanının yüz binlerce, belki de milyonlarca talebeleri yetişti. Artık bu yolda, hizmet-i imaniyede onlar devam edeceklerdir. Ve benim maddî ve mânevî herşeyden feragat mesleğimden ayrılmayacaklardır. Yalnız ve yalnız Allah rızası için çalışacaklardır…”
Bediüzzaman Said Nursî

Risale-i Nur’un daha iyi anlaşılması adına yapılan çalışmalı dersler, okuma programları, seminer ve panellerden sonra şimdi de yeni “Risale-i Nur mektebi” projesini İzmir olarak hayata geçirdik. İstanbul’dan aldığımız ön fikirlerden sonra, yoğun taleplerin de verdiği etki ile, projeyi olgunlaştırarak, 21 Ekim 2013 tarihinde faaliyetimize başladık.

Bediüzzaman Hazretlerinin Medresetü’z-Zehra projesine biraz daha yaklaşmış olmanın heyecanıyla başladığımız faaliyetimizde; haftada bir gün, Pazartesi günleri, altı ders halinde; Tevhid, Haşir, Nübüvvvet, İbadet ve Adalet, Siyasî-İçtimaî Prensipler, Meslek-Meşreb adı altında, vazifelendirilen ablalarımız, tek kaynağımız olan Risale-i Nur’dan çalışmalarını sunuyorlar.

“Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir.” sırrınca, bir sene sürecek olan faaliyetimiz, haşir ve meslek-meşrep konularını anlatacak olan Nurbanu Şen ablamızın ilim semineri ile başladı.

Hepimize şevk veren ilim seminerinde Nurbanu ablamız özetle şunlardan bahsetti:

“Cenâb-ı Hak insanlığı ilme ve fenne sevk ediyor. Hatta öyle bir tarz da sevk ediyor ki, Üstadımızın ifadeleriyle o tarz şöyledir: “Ey insan, şu kâinattan maksad-ı a’la, tezahür-ü rububiyete karşı ubudiyet-i külliye-i insaniyedir. Ve insanın gaye-i aksâsı o ubudiyete ulum ve kemalât ile yetişmektir.” Bu ifadelerle kâinata geliş gayemiz özetleniyor. İnsan ubudiyet-i külliye ile vazifelendirilmiş. Ama küllî ubudiyeti ancak öğrendiği marifetullah ilimleri ile sağlayacak.

Bizi diğer marifet yollarından ayıran; onlar ezkâr ile, evrad ile hakikate erişmeye çalışırken, Nur Talebeleri; ilim ile hakikate yol alıyor. İlim ve fen asrı olan âhirzamanda, tam buna mutabık bir eserin anlaşılması ve neşri ile vazifelendirildik. Kılıcın değil sözün keskin olduğu, kuvvetin ilmin elinde olduğu bir zamanda, karşısındaki her fikri ilmen ve mantıken ilzam eden bir Üstada talebeyiz.

Yolumuzun aynı zamanda Nebevî bir çizgi olduğunu, söyleyeceğimiz birkaç hadis-i şerif örneğiyle daha iyi anlıyoruz:

“Kim ilim öğrenmek niyetiyle yola çıkarsa, daha adım atmadan günahları bağışlanır.”

“İlimden faydalanan bir âlim, kendini ibadete vermiş bin kişiden daha hayırlıdır.”

“Âlimin yatağına yaslanarak bir müddet ilim ile meşgul olması, ibadet eden kimsenin yetmiş yıllık ibadetinden daha hayırlıdır.”

“Allah’ı anma, Allah’ın sevdiği ameller, ilim sahibi ve ilmi öğrenmeye çalışanlar hariç dünya ve içindeki şeyler Allah’ın rahmetinden uzaktır.”

“Bir saat ilim öğrenmek, bir geceyi ibadetle geçirmekten; bir gün ilim öğrenmek, üç ay oruç tutmaktan daha hayırlıdır.”

Risale-i Nur mektebinin zengin katılımı da hepimize ayrı bir şevk verdi. Heyecanla bu faaliyete iştirak eden ablalarımız sadece İzmir merkezden değil, çevre semtlerden hatta şehirlerden geliyorlar.
***
Risale-i Nur’u daha iyi anlama çabasında olan ablalarımıza, bu faaliyetin kendilerine neler hissettirdiğini sorduk. Bakın neler söylediler:

Nurbanu Şen (İzmir-Merkez): “Hanımlar âleminde muhteşem bir faal-i hayırdır. Hanımların bu kadar hakikatleri öğrenmesi; adı Risale-i Nur mektebi olur, ihtisas dersleri olur, çalışmalı dersler olur, ama mesele burada Risale-i Nur öğrenmek için şevkle çabalamaktır. İnsanlıkta, özellikle hanımlar âleminde Risale-i Nur’un inkişafı insanlığın kurtuluşu demektir.”

Ayşe Okur (İzmir-Merkez, İçtimai ve Siyasî Prensipler dersi sorumlusu): “Risale-i Nur mektebi hepimizi çok heyecanlandırdı. Fakat benim sunduğum konu bana ayrı bir sorumluluk yükledi. Bu vazifeyi kabul ederken bu kadar zor bir sorumluluğun altına girdiğimi düşünmemiştim. Çok okumak ve araştırmak gerekiyor. Risale-i Nur’daki prensipler bütün asra ışık tutacak mahiyette. Fakat yanlış anlaşıldığında da büyük sonuçlar doğurabiliyor. Özellikle siyaset konusu. Siyaset nurculuk içerisinde en zor, nefse en ağır gelen konudur. Çünkü bu konuda herkesin bir fikri var. Hatta Nur cemaatleri arasındaki ihtilâfların temel sebebi de siyasettir. İmanî konularda hiçbir ayrım yok. Bu sebeple bizim bu derste hep vurguladığımız konu; Üstad Hazretleri nefsi namına konuşmuyor, Kur’ân namına, Kur’ân hesabına konuşuyor. Dikkatleri oraya çekmeye çalışıyoruz. Mehdi-i A’zâm olan Üstadımızın “siyaset dairesi”nde de vazifeleri var. Bu hakikate binaen Risale-i Nur’daki bu ölçüleri nazara vermek gerekiyor. Kendi anladığımızı değil, Bediüzzaman’ın ne anlattığını anlamaya çalışmak faaliyetidir bu. Çünkü bu ölçüler bizi asla yanıltmayacaktır. Bunu Yeni Asya’nın tavizsiz çizgisi bizlere ispatlıyor. 1960’dan bu yana (Üstadın vefatından sonra), Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ölçülerinden çıkmamış, zaman zaman ithama maruz kalsa da, tenkit edilse de, Üstadın mesleğini esas aldığı için ne yanılmıştır ve ne de yanıltmıştır.”

Aynur Argın, Pınar Görücü, Ümit Kaya, Nurefşan Mengeçoğlu (İzmir-Pınarbaşı): “Programı çok beğendik, devamı için çok heyecanlıyız. Eve gittiğimizde bugünün etkisinden kurtulamıyoruz. Bu programı tertipleyenleri de tebrik ediyoruz. Ayrıca geç kalınmış bir proje olarak düşünüyoruz. Her yerde, her şehirde yapılmalı. Risale-i Nur’u derinlemesine irdeleme fırsatı bulduğumuz bu programın ileriki yıllarda da devamını bekliyoruz.”

Serpil Karaşahan, Elmas Ocak, Ayşe Bulut (Manisa-Turgutlu): “Çok istifade ediyoruz. Çok güzel bir organizasyon. Hazırlayanlardan Allah razı olsun. Her hafta düzenli gelmeye çalışıyoruz. Memnunuz. Sabırsızlıkla hafta başını bekliyoruz.”

Elif Çetiner, Hatice Eren (İzmir-Bornova): “Daha önce ihtisas derslerine, çalışmalı derslere de katıldık. O dersler de çok istifadeli geçiyor, fakat bunun ayrı bir havası var. Risale-i Nur üzerine yaptığımız bu çalışma çok hoşumuza gitti. Bir konunun Risale-i Nur Külliyatının muhtelif yerlerinden alınarak bütün olarak sunulması çok hoşumuza gidiyor, ilmimizi genişlettiriyor, şevkimizi arttırıyor. Nur Talebesi olmaya müştak tüm kardeşlerimize tavsiye ediyoruz.”

Dilek Taş (İzmir-Bornova): Risale eğitimime basamak oldu. Kendi başıma evde okuma yapamıyordum, kendimle mücadele veriyordum. Her gün okumam lâzım diye bir savaş vardı içimde. Fakat Risale-i Nur mektebi sayesinde bunu hayatıma yerleştirdim. Risale-i Nur’da anlamadığım çok konu var. Bu ulvî bahçenin meyvelerinin hepsini yemem mümkün değil. Fakat elimden geldiği kadar çabalıyorum. Bu program, ruhumda bir basamak oldu. Kalbimin anahtarını arıyordum ve burada buldum. İnsan kendisini tanımazsa hiç kimseye faydası olamaz. O yüzden özümü tanımam lâzım, eksikliklerimi görmem lâzım. Bunlara katkı olması için katılıyorum.”

Feyza Alkan, Neslinur Görmenoğlu, Emel Bitgül, Emine Taş, Kadriye Eski (İzmir-Üçyol): “Risale-i Nur derslerinin sistemleştirilmesi ve disiplini çok hoşumuza gitti. Sınav sistemi, ezberler, hatıra sunumları hepimizi mutlu ediyor, şevke getiriyor. Risale-i Nur okumaya iştiyakımız arttı. Hatta bazen o kadar güzel bir ortam oluşuyor ki, ağabeylerimizin dediği gibi; o an Cennetten de çağrılsak hiç aldırmadan dersimizi dinlemeye devam edeceğiz. Cennetteki mutluluğu daha dünyadayken bize yaşatıyor! Kendimizi Risale denizinde bir katre gibi hissediyoruz. Kendi buzumuzu şahs-ı manevî havuzunda eritmek için buradayız. Programa Pazar günü hazırlanmaya başlıyoruz. Pazar günümüz artık bizim için haftanın en yoğun günü.”

Hatice Öner (İzmir-Merkez): “Risale-i Nur mektebine devam zorunluluğu olduğu için iştirak edemedim. Ama elimden geldiği kadar ikram servisi hususunda desteklemeye çalışıyorum. Müsait olduğum zamanlar koşarak geliyorum. Sürekli katılmasam da buradaki hava o kadar güzel ki yemek annesi olarak, bu bahaneyle bu karede bulunuyorum. Burada görüntülenmek, kayda geçmek gerçekten çok özel, Allah’a şükür bize de nasip oldu. Yıllardır hizmetin içindeyiz, fakat oldum diyemiyoruz. Hep nura müştakız, hep öğrenmeye muhtacız. Cenâb-ı Hak bizi bu kudsî yoldan ayırmasın inşaallah.”

Sultan Öner (Aydın): “Hiç bir programa bu kadar aşkla, şevkle gitmemiştim. Hatta hiç not da tutmazdım. Tüm lise hayatım boyunca tek bir defterim oldu. Fakat nura talebe olmak bambaşka bir heyecan, bambaşka bir mevki. Medresetüzzehranın resmî olmayan en güzel örneği. Sadece haftanın bir günü yapıyoruz, ama öğrendiklerimiz, hissettiklerimiz tüm haftaya yayılıyor. Bir sene sürecek  bir program ama tüm hayatımızın çekirdeği hükmünde. Allah (cc) bu programı hazırlayanlardan ve şevkle katılanlardan ve tüm Nur kardeşlerimizden razı olsun. Bizi Risale-i Nur’un istikametli çizgisinden ayırmasın.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*