Risale-i Nur, torbalara, paketlere sığmaz

Kuyuya bir taş attılar, kendileri ve etraflarındaki âkil adamları da kafa patlatıyorlar, ama o taşı bir türlü çıkartamıyorlar. Şimdi ise daha büyük taşı, hatta kayayı aynı kuyuya atmaya çalışıyorlar. Öyle bir bataklığa adım attılar ki, çırpındıkça batıyorlar. Hazırlanmakta olan bir torba kanun tasarısına bir madde eklenerek Risale-i Nurların basımı Kültür Bakanlığına verilecekmiş. Bunun sonunun nereye varacağını kimse kestiremiyor. Bakanlığa bırakılan bir inisiyatif, yarın iktidar değiştiğinde acaba ne yönde kullanılacak, bunun da cevabı yoktur.

Bir defa Risale-i Nurların nasıl bir eser olduğunu anlamaya Kültür Bakanlığının Kültürü yetmez. Onun mâna ve mahiyetini anlamayanların ona sahip çıkması mümkün değildir. Risale-i Nur’ en güzel tarif eden yine Risale-i Nur’dur. “Risale-i Nur Kur’an’ın malıdır”  Siz kimin eserine, kim adına sahip çıkıyorsunuz? Bakanlığın, hükümetin, resmî makamların Risale-i Nur’la ne işi olabilir? Eğer Bediüzzaman Hazretlerinin hatırasına sahip çıkmak gibi bir iddia içindeyseniz, öncelikle onun tavsiyelerine kulak veriniz. Üstad Hazretleri, Risale-i Nur’un serbest bırakılmasını, ve serbestçe basılıp neşredilmesini istiyor. Adnan Menderese yazdığı mektupta, “Risâle-i Nur’un resmen serbestiyetini dindar Demokratlar ilân etmelidirler” diyor. Başka mektuplarında da, Nurların diyanet ve maarrif tarafından bastırılarak neşredilmesini arzu ediyor. “Risale-i Nur’a devlet sahip çıksın, tekeline alsın, devletleştirsin” demiyor.

Bugün gelinen noktada ise, Bediüzzaman Hazretleri’nin arzusunun tam aksine hareket ediliyor ve Risale-i Nur’a sahiplenmek adına, bandrol bahanesi ile Risale-i Nur’un neşri engelleniyor. Yaklaşık üç aydır Risale basılamıyor. Bunlar galiba Üstâd Hazretlerinin dediğin tersinden anlıyorlar, “neşredilsin” talebini “neşredilmesin” şeklinde tatbik ediyorlar. Ve, maalesef bazı Nur Talebeleri de bunlara destek çıkarak, “iyi yapıyorsunuz” diye yasaklardan yana tavır alıyorlar.

Risale-i Nur’un kimin malı olduğu, vârislerinin kimler olduğu, neşir hakkının kime ve kimlere ait olduğu gibi hususlar, Nurların neşrine engel olmamalı. Bu hususlarda bir belirsizlik varsa ve açıklığa kavuşturulması isteniyorsa, bunun yolu toptan yasaklamak değildir. Bir taraftan Risale basımı devam eder, bir taraftan da varislerin tesbiti yapılır. Yıllardan beri böyle basılıyordu, varislerden bir itiraz yoktu da, Cemaatle hükümetin arası açılınca mı varisler seslerini yükselttiler? Yoksa, Risale-i Nur siyasete âlet edilerek birilerinden intikam almak için mi bu yasak ihdas edildi?

Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur’un muhtelif yerlerinde bu eserlerin varisi olarak “sadık talebelerini” işaret ediyor.  Talebeliği de şöyle tarif ediyor: “Talebeliğin hâssası ve şartı şudur ki: Sözler’i (Risaleleri) kendi malı ve te’lifi gibi hissedip sahib çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini, onun neşir ve hizmeti bilsin.” Şimdi kimin ne kadar sâdık ve sebatkâr olduğunu, kimin Risaleleri kendi malı ve tel’lifi gibi hissedip sahip çıktığını bakanlık mı belirleyecek? “Dar düşünceler, dar görüşler…”

Risale-i Nur’a bandrol engeli hususunda en fazla Yeni Asya’nın sesi çıkıyor diye, Yeni Asya’ya bazı ithamlarda bulunanlar var. Meseleye ticarî gözle bakıp, maddî kayıplara sebep olduğu için bu kadar sesimiz çıkıyor diye düşünenler var. Herkesi kendileri gibi aklı maddiyatta zannediyorlar. Halbuki bizim derdimiz Risale-i Nur’un neşir ve okunması, daha çok kişiye ulaştırılmasıdır. Hastanelere ve hapishanelere sayıları milyona varan ücretsiz Risale dağıtıldı ve dağıtılmaya devam ediliyor. Bundan sonra bu yerlere kitap ulaştırılamazsa, yasakçıların vicdanları sızlamayacak mı?

Bir de “okumak için basılı Risaleler yeter, onları okudunuz, anladınız da yeni baskılara mı ihtiyaç kaldı” diyenler var.

Bu cümleler aynen Ayasofya için söylenen sözlere benziyor: “Sultanahmet doldu mu ki Ayasofya’yı açalım.” Demek ki insan siyasî gözle baktığı zaman, en yüksek hakikatler onun gözünde hiçbir değer ifade etmiyor. Elması kömür mesabesinde görüyorlar.

Allah basiret versin, ne diyelim. 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*