
Konuya, devlet televizyonunda Üstadın hayattaki talebelerinin çıkarıldığı bir programda “müjde” gibi sunulan “Kültür Bakanlığı eserlere sahip çıkıp, korsan basımlara ve sadeleştirmeye engel olacak” haberiyle giriş yapmıştık.
Bu kararın nasıl hayata geçirileceğinin somut örneğini, seçimden hemen sonra gördük.
Yeni Asya Neşriyat’ın hazırlayıp basımını tamamladığı yeni bir risale için Kültür Bakanlığına iletilen bandrol talebi, ilk kez geri çevrildi.
Gerekçe: “Yazarın yasal vârisi değilsiniz.”
Bilâhare, aynı cevabın risale yayınlayan başka bazı yayınevlerine de verildiğini öğrendik.
Konunun sanal medyada “AKP, Risale-i Nur basımını yasakladı” şeklinde gündeme gelmesi üzerine, bu yöndeki yayınlar Star gazetesinde “Paralel yapının işi ve istismarı” olarak gösterilirken, Yeni Şafak “Risale-i Nur’lara bandrol koruması” başlıklı haberiyle olaya müdahil oldu.
Bu habere göre, Risale-i Nur Külliyatı artık Üstadın mirasçılarından izinsiz basılamayacak.
Ve bundan sonra bir dernek kurulup, risale basımlarının bu dernek üzerinden Üstadın talebeleri, vârisleri ve eserlerde adı geçenler tarafından yürütüleceği; risale basmak isteyen yayınevlerinin bu dernekle telif sözleşmesi yaparak, telif ücreti ödeyecekleri ifade ediliyor.
Halihazırda risaleler, sayısı 18’i bulan yayınevi tarafından basılıyor. Buna bir çekidüzen verilmesi, Risale-i Nur’un da önemli bir esasını oluşturan adalet ve hakkaniyet prensipleri çerçevesinde koordinasyon sağlanması, bir ihtiyaç.
Orijinal metinlerde yapılan, bilhassa M. Kemal’le ilgili kritik bahislerin sansürlenmesi ve sadeleştirme gibi tasarrufların önlenmesi de.
Ama bunun yolu, devleti ve siyasî iktidarı işin içine sokup, onun üzerinden, risale neşriyatının tekelini devlet ve iktidarla uzlaşanlara teslim ederek, diğerlerini dışlamak olmamalı.
Böyle birşey, Risale-i Nur camiasında yeni sıkıntı ve sancılar doğurur, yeni fitneleri tetikler.
Dileriz, kimse böyle bir fitneye alet olmasın.
Burada bandrolün iktidar tarafından “silah” olarak kullanılması bahsinde ise, yazarımız Prof. Dr. Ahmet Battal’ın ikazına kulak verilsin:
“Devletin bandrol vermeyerek risale basımını engelleme hak ve yetkisi yok. Bu, resmen sansür ve yasaklama anlamına gelir. Kanunî vârislerin de böyle bir düşüncesi yok ve olamaz.”
Benzer konuda makaleler:
- Risaleler bandrol bekliyor
- Bandrolde son durum
- ‘Risale-i Nur’da Vesvese Bahsi’ bandrol bekliyor
- Diyanet de bandrol bekliyor
- Risale basımında “organize işler”
- Risale-i Nurlar’ın Dili ve Sadeleştirme
- Kimse bandrol alamıyor
- Bandrole karşı imza kampanyası
- Risaleye lûgatçe de mi tahrifat sayılıyor?
- Basım yetkisi bakanlığa mı veriliyor? Bandrol engelinden devlet tekeline

1959 Kütahya doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Fakülteye girdiği yıl Yeni Asya Yayınlarında çalışmaya başladı. Yayınevinin çıkardığı çok sayıda kitabın editörlüğünü yaptı. Bu görevini sürdürürken, 1984-92 yılları arasında, aylık Köprü dergisinin sorumluluğunu üstlendi. 1988 yılı başından itibaren yayına başlayan Bizim Aile dergisinin kurucu editörü oldu. 1992 yılından bu yana Yeni Asya Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı görevlerini yürütüyor.
İlk yorum yapan olun