Risale-i Nur’a çalıştıkça…

Dört ay kadar önce, 19 Ağustos Pazartesi günü “Yeni Asya’dan Size” köşemizde, mahallerde özel Hizmet Rehberi derslerinin başlatılması tavsiye edilmişti.

Gerek enfüsî âlemlerimizde, gerekse afakî dairelerde gündemimizi hizmet eksenli ve odaklı şekillendirmemiz açısından önemli ve âcilen hayata geçirilmesi gerekli bir tavsiye idi bu.

Nitekim bu derslere başlayan mahallerde, bunun müsbet tezahürleri de hemen hissedilmeye başlandı. Dikkat ve himmetler hizmete odaklanınca, hizmet projeleri konuşulur oldu.

Problem ve sıkıntıları aşmanın en kestirme ve selametli yolunun da bu olduğu bir kez daha görüldü. Hep sorunları konuşarak fâsit bir daire içinde dönüp durmak yerine hizmeti öne çıkarmanın ve haklı şûrânın neticesi olan ihlas ve tesanüd manaları ile hizmetlere sahip çıkmanın ferahlatıcı sonuçları derhal kendisini gösterdi.
Bu çerçevede, 5 Ekim’de İstanbul’daki bürolar toplantısında ve sonra farklı yerlerde devam eden neşriyat buluşmalarında, açılış dersi olarak Hizmet Rehberi’nden şunları okuduk:

“Risale-i Nur’un bir talebesi, Risale-i Nur’a çalışmadığının bir sebebi derd-i maişetin ziyadeleşmesi olduğunu söyledi. Biz de ona dedik: Risale-i Nur’a çalışmadığın için derd-i maişet sana şiddetlendi. Çünkü bu havalide her talebe itiraf ediyor ve ben de ediyorum ki: Risale-i Nur’a çalıştıkça, yaşamakta kolaylık ve kalpte ferahlık ve maişette suhulet görüyoruz.” (s. 119)

“Ben pek kat’î bir surette ve bine yakın tecrübelerim neticesinde kat’î kanaatim gelmiş ve ekser günlerde hissediyorum ki: Risale-i Nur’un hizmetinde bulunduğum günde, o hizmetin derecesine göre kalbimde, bedenimde, dimağımda, maişetimde bir inkişaf, inbisat, ferahlık, bereket görüyorum. Ve çokları itiraf ediyorlar ki, ‘Biz de hissediyoruz’ derler.” (s. 120)

“Bugünlerde herkes sıkıntıdan şekva ediyor. Adeta manevî havanın bozukluğundan, maddî ve umumî bir sıkıntı hastalığını vermiş. Hattâ bana da bir gün sirayet etti. Bizim her derdimize ilaç olan Risale-i Nur ile meşgul olanlarda, o sıkıntı hastalığı ya yok veya pek azdır.” (s. 122)

Aynı manayı ifade eden başka pasajlar da var.

Kastamonu Lâhikası’ndaki mektuplardan derlenen bu bahislerden birini, Köprü ruhunun aktif şekilde devrede olduğu yıllarda, o zamanki genç ekibimizin gayretli elemanlarından biri olan ve sonrasında da müstakim bir çizgide yürüyen Muhammed Özdemir’e okumuşuz. Herhalde iyice daralıp bunaldığı bir anda dinlediği bu ders onun dünyasında o kadar etkili olmuş ki, hafta içinde arayıp bunu hatırlattı ve “Üstadın o sözleri hayatım boyunca yolumu aydınlatan bir deniz feneri oldu” ifadesini kullandı.

Evet, Risale-i Nur her derdimize ilaç.

Bu bağlamda, Peygamberimizin ilimle ilgili bir hadisinde kullandığı şablonu “Dünyayı isteyen Risale-i Nur’a sarılsın, ahireti isteyen Risale-i Nur’a sarılsın, her ikisini de isteyen yine Risale-i Nur’a sarılsın” şeklinde bir “uyarlama” ile tekrarlasak, herhalde yanlış yapmış olmayız.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*