Risale-i Nur’daki ihlas sırrı ve önemi

İhlâs; mânâsıyla, hâliyle başlı başına derin bir hazine, asırlara ve zamana sığmayan bir define, ölçü ve kriterleri zorlayan bir değer ve gerçek mânâda bilinmesi oldukça zor, ancak yaşanarak algılanabilecek bir sırlar âlemidir.

Âlemlerin Yaratıcısına doğrudan muhatabiyet. O’nun rızasını her şeyin üstünde tutmak ve dünyevî her şeyin önüne geçirmektir. Halka değil, Hakk’a yönelmenin zirve konumudur. Kendini gerçek mânâda bilen bir insan için hayatı ve gayesini sadece ve sadece O’nun rızasına feda edip kurban etmek demektir.

Müslümanlar olarak; hele bu zamanda en çok ihtiyacımız olan bu çok önemli, tesirli, lâzım ve mübarek hâli gönül âlemlerimizde misafir etmeyi, hayatımıza tatbik etmeyi bütün ruhu canımızla arzu ederek ve gereğine inanarak devamlı duâ etmemiz gerekiyor.

Bütün bu âcizane kalbî niyetimin gönül, his, kalp ve ruh dünyalarımızda yerleştirilmesine yardımcı olacağını tahmin ettiğim, Risale-i Nur deryasından seçilmiş ifadelerden bir demetle bir ufuk açmaya çalışacağım.

Acizane kanaatim, “ihlâs” sadece okumakla elde edilebilecek bir şey değildir. Tabi ki “ihlâs” konusunda okumakla bazı basamaklar aşılabilir, tarif ve izah sahalarında bazı faydalı bilgiler elde edilebilir. Ama burada asıl olan; “ihlâsı” yaşamak, tatbik etmektir. Bu hassas konu; derin bir İslâmî ve Kur’ânî vukufiyet, geniş bir bilgi ve çok sağlam bir irade ve tercihe ihtiyaç gerektirir.

İhlâs, Tevhidin zirve noktasıdır.
İhlâs, mânâsı ve kapsamıyla geniş bir tefekkür ve derin bir düşünce şelâlesidir.
İhlâs, “Ben sahipsiz değilim” imanıyla Rabb-i Rahime, İlâha, Mabud-u Bilhakk’a boyun bükmektir, inkıyattır ve itaattir.
İhlâs, tam bir marifet-i İlâhiyedir.
İhlâs, bir ihsan-ı İlâhî, teslimiyet vadilerinde yol kat etmektir.
İhlâs, sabır ve tevekkül ikliminde yaşamaktır.
İhlâs, muhabbet bostanında endam etmektir.
İhlâs, Allah’a mahsus sürur-u münezzeh, iftihar-ı kudsî, şevk-i mukaddesedir…
İhlâs, Daire-i Vücubun tasarrufunda sırr-ı kadere taalluk eden sırlar âlemidir…
İhlâs, Ulûhiyete; sadakàt, huşû, bağlılıkla ubudiyet ile mukabele etmektir.
İhlâs, İmanın çok ince halkalarını tazammun eden bir halet-i ruhiyedir.  
İhlâs, bütün Esma-i İlâhiyenin yansımalarını kapsayan derin bir hâlet-i ruhiye ve kalbiyedir.
İhlâs, hakaik-ı âliye-i İlâhiyenin ilânatı ve tatminiyetidir.
İhlâs, fâni dünyadan yüz çevirip, bâki âleme teveccühtür.
İhlâs, Cemal-i İlâhî ve Kemal-i Rabbanînin tezahürlerinin gerçek kullukla idrak edilmesidir.
İhlâs, bir çeşit; intibah-i ruhî ve inşirah-ı kalbî hâlidir.
İhlâs, fikrin, vicdanın, duyguların intibaha gelmesidir.
İhlâs, Allah’ı bilmek, kendini bilmek, hizmette derinlik, kullukta fani olmaktır.
İhlâs, hizmetlerin, çabaların, gayretlerin semeradar olduğu haldir.
İhlâs, Risale-i Nur mekteb-i irfanından lemalanan gönül erlerinin ve hâdimlerin manevî sancağıdır.
İhlâslı olmak hâli; sadece Risale-i Nur’un okunması ve anlaşılması manasına gelmez.

Risale-i Nur’un “künhüne” vakıf olmak, onu dem ve damarlara sindirebilmek, “hadd-i şer’înin icrasını tahattur edebilmek” demektir. Arş-ı İlâhîden nâzil olan emirleri daima hatırında tutabilmek. İmânın hassasıyla, kalbin kulağıyla, kelâm-ı ezelîden gelen emirleri, âyetleri hissedip işitebilmek. İman ve itikadî heyecanla hissiyat-ı ulviyeyi harekete getirebilmek.

Ruhun etrafından, vicdanın derin yerlerinden, “Hakkı” nemalandırıp “Hakk”ın hatırına” ulvî meyelânları, yüksek hâlet-i ruhiyeleri hâsıl edebilmek.
Nefis ve hevesten gelen meyelânları parçalayıp, geri çektirip, o meyelânı bütün bütün kesebilmektir.

Yalnız vehim ve fikir değil, belki mânevî kuvveleri (akıl, kalb ve vicdan) bütün his ve hevesleri, nefsin, şeytanın hücumu ânında “hadd-i şer’îyi” hatırlayıp ulvî ikazcı ve vicdanî bir yasakçıyı onların karşısına çıkarıp, susturabilmek.

On bin sayfalık Külliyatın hacmi içinde Aziz Üstadın neden İhlâs Risalesine ayrı bir atıfta bulunduğunun hikmetini idrak edip kavrayabilmektir.

Fani ömür dakikalarını “Amelinizde rıza-yı İlâhi olmalı” düsturuna göre planlayabilmektir.

Ulûhiyet ve nübüvvet yolunun; ihlâsla sıddıklar, aktaplar, evliyalar manevî zinciriyle kesişmesinin hakikat ve hikmetini kavrayabilmektir.

Risale-i Nur’un şahs-ı manevisi içinde “sırr-ı ihlâs” düsturunun hakikî dâvâ sahipleri için olmazsa olma olduğunun farkında olmaktır.

İhlâs, nuraniyet, kudsiyet, hikmet ve hakikat sırlarına vakıf olup bu dört manayı zatında, meşrebinde tatbik ederek bir araya getirebilmesiyle muhlisler sınıfına girebileceğini derk edebilmektir.

Kendini ve dâvâyı bilen bir “Nur Hadiminin”, “ihlâsın kudsiyeti” ile Cenâb-ı Hakk’ın onun lisanına tesir temin edebileceğini ve onun sohbetini unutulmaz kılabileceğini idrak edebilmektir.

İhlâsın muhafazası, devamı ve kudsiyetinin; kin, adavet, gıybet, iftira, iğbirar, su-i zan ve ithamla tamamen veya kısmen kaybolup gideceğinin şuurunda ve idrakinde olmaktır.

Kardeşlerin hatası varsa, onları düzeltmek için; rıfk ile şefkat ile yaklaşmak lâzımdır. “İnsanları Allah yoluna iyilikle, güzellikle çağır” âyetine masadak olabilmektir.

“Eğer sen yumuşak davranmasaydın etrafındaki cemaat dağılırdı” âyetine imtisal eden Hz. Resulullahın (asm) yolunda gidebilmek. Hiddetle, şiddetle, sinirle, öfkeyle etrafındaki cemaati ve insanları dâvâya ve hayata küstürmemek, koparmamaktır.

Hizmet dairesi içinde bulunanlar, kavl-i leyyinle, toleransla, kolaylıkla mukabele etmek zorundadırlar. Hilm ile şefkat ile tolerans ile… Fitne, fesat ve şeytaniyetten uzak, mü’mine yakışan ve yaraşan hallerle muamele etmek bu zamanda zarurî ve elzem olduğunu kavrayabilmektir.

Fısk, sefahat, şehvanî, şeytanî ve gayr-i meşrû arzuların kalp ve ruh hayatını söndürüp öldürdüğünü idrak ederek mümkün mertebe onlardan uzak durabilmektir.
İblis, avaneleriyle kıyamete kadar durup vazife görecektir. Çünkü “Her insan doğunca şeytanı da beraber doğar.” (Hadis) İhlâsı hayatına rehber edecek bir yaşantıyı yakalayıp sürdürebilmek dilek ve temennisiyle…

NOT:

Çok değerli ehl-i hizmet eğitimci kardeşim Selahaddin Özyürek’in babası Kâmil Özyürek amcanın vefatı; yine eğitimci dâvâ adamı değerli kardeşim Levent Ertekin’in eşi Refika Hanımın vefatı dolayısıyla; merhum ve merhumeye Cenâb-ı Hak’tan rahmet diler, her iki kardeş ve ailelerine taziyetlerimi sunar, sabr-ı cemil niyaz ederim.  N. E.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*