Risale-i Nur’u devletleştirme üzerine Bediüzzaman ile röportaj

Bediüzzaman: Mesleğimizde zaman, mekân sohbetimize mani olamaz.

Türkiye, aylardır çalkanıyor, bir tarafa savrulmak isteniyor!

İktidar; Kur’ân ve Arş-ı Azam ile bağlantılı olan Risale-i Nur’u, “Kültür Bakanlığının bandrol” bahanesiyle fiilen yasakladı, “torba yasası” ile dessasane “devletleştirilmeye yelteniyor.” (Kemalizmin, derin devletin tekeline alınmaya çalışılması)

Bunun, “ifsat ve zındıka, komitelerinin” cemaatleri ve özellikle “Risale-i Nur’u ve Nur Talebelerini dindar iktidarla vurma” projesi olduğu apaçık.

Ve maalesef, Risale-i Nur’u yayınlayan bazı yayınevleri ve bazı ağabeyler, bu “bu tuzağa” çekildi! Bu hadisenin, “Deccalizm/süfyanizm, Kemalizm, ifsat, dinsizlik, ahlâksızlık komiteleriyle” ilgisi nedir? Deccalizm/süfyanizmin dördüncü ve son devresiyle ilgisi nedir? Bediüzzaman, Risale-i Nur’un neşrini bütün Nur Talebelerine tevdi etmesinin delilleri nedir? Bediüzzaman bu meselelere nasıl bakıyor? Bu soruların cevabını bulmak için Bediüzzaman’la mülâkat yapmaya karar verdim.

Zira, Üstad’ın ruhaniyeti bu elim hadiseyle ilgilidir ve tasarrufu devam ediyor.

“Üstad, istikballe ilgili bu mesele hakkında neler söyler?” şeklinde bir düşünceye kapılanlara şöyle cevap verir:

“Nurlar ve kahraman şakirtleri benim vazifelerimi yapacaklar; daha bana hiç ihtiyaç kalmamış. Zaten Nurun herbir câmi cüz’ü ve sarsılmayan hâlis şakirtlerinin herbirisi, benden daha mükemmel ders verir.

“Risâle-i Nur, bu asrı, belki gelen istikbâli tenvir edebilir bir mu’cize-i Kur’âniye olduğunu çok tecrübeler ve vâkıalar ile körlere de göstermiş.”1

Ayrıca Üstad’ın 1907’de, “İstanbul’daki ikametgâhının kapısında şöyle bir levha asılı idi:

“Burada her müşkül halledilir, her suale cevap verilir; fakat sual sorulmaz”2 şeklindeki ilanatı devam ediyor! Bugün de, “Risale-i Nur’da her müşkül halledilir, her suale cevap verilir!”

İşte, dehrin dehşet verici hadiselerini derinlere dalıp anlamaya çalışırken gözlerimi kapattım; karşımda Üstad’ı gördüm… Bilemedim hayal miydi, rüya mıydı, yakaza mıydı!..

Evet, Bediüzzaman’la sohbet ve mülâkat yapmalıydım. Usûlünü ve tekniğini de ondan öğrenmeliydim. Dolayısıyla ilk sualim sohbet, mülâkatla ilgiliydi:

“Üstadım! İzin verirsen, ‘bandrol oyunu” ile, haksız, hukuksuz bir şekilde Risale-i Nur’un basımının fiilen yasaklanması’ ve ‘torba kanunu’ ile ömürboyu mücadele ettiğin Süfyanizmin müstebit rejimine teslim ile devletleştirmeye yeltenilmesi ihanetini’ sormak istiyorum! Ancak, bu sohbeti nasıl yapacağım?”

“Aziz, sıddık kardeşim! Mesleğimizde zaman, mekân sohbetimize mani olamaz. Şarkta, garpta, hatta ahirette, berzahta olsa da beraberiz… Bu hakikate binaen, suri ayrılmaya, hatta ölüme ehemmiyet vermemeliyiz.”3

“Üstadım! Seninle sohbet etmek istediğimde ne yapmalıyım, nasıl bir usûl takip etmeliyim?”

“Benim ile hakîkat meşrebinde sohbet etmek ve görüşmek isteyen adam, hangi risaleyi açsa, benim ile değil, hadim-i Kur’ân olan Üstadıyla görüşür ve hakaik-ı îmaniyeden zevkle bir ders alabilir.”4

“Üstadım! Bu arada, Filistin, Suriye, Irak, Türkistan, Myanmar ve sair yerlerde Müslümanlara yapılan zulümler, işkenceler ve katliâmlar hakkında ne düşündüğünüzü sormak isterim…”

“Ben kendi elemlerime tahammül ettim; fakat, ehl-i İslâmın eleminden gelen teellümat beni ezdi. Âlem-i İslâma indirilen darbelerin en evvel kalbime indiğini hissediyorum. Onun için bu kadar ezildim. Fakat bir ışık görüyorum ki, o elemlerimi unutturacak, inşallah.”

Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Beyanat ve Tenvirler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 22. (Not: Diğer bütün dipnot ve kaynaklar Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999., tarihli nüshalar dikkate alınarak verilecektir.)
2- Tarihçe-i Hayat, s. 45.
3- Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikâsı, s. 83.
4- Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 250.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*