Risale-i Nur’u kayınpederimin kayınpederi gibi korumak!

Son iki haftadır gündemde Risale-i Nur’un devlet eliyle basılması ve yayınevlerinin basmaya devam etme çalışmalarının Kültür Bakanlığınca bandrol verilmeyerek engellenmesi ile ilgili bir tartışma devam etmektedir.

Bu gelişmeyi savunanlar bunun güya Risale-Nur’un korunması, kontrol altına alınması ve sahiplenilmesi adına yapıldığını düşünüyor ve Bakanlıkça basılmasına seviniyorlar. Buna karşı Risale-Nurun bu şekilde devletleştirilmesi ve resmîleştirilmesi çoğunlukla eleştiriliyor ve yanlış bulunuyor.

Gerçekten geçmişte Risale-i Nur’u değil sahiplenmek veya korumak, aksine Devlet eliyle onunla ne kadar uğraşıldığı, yasaklanmaya çalışıldığı, toplatıldığı ve yargılandığı, onu okuyanların ne mağduriyetler yaşadığı bazılarınca unutulmuş gibi…

Risale-i Nur ile ilgili olarak nasıl bir tehlikenin ve zarar riskinin olduğu tahmin edilemiyor. Dilinin sadeleştirilmesi tartışması sürerken şimdi de Risale-i Nur’un muhtevasının sadeleştirilmesi, kısaltılarak anlamsızlaştırılması ve bazı risalelerin ortadan kaldırılması tehlikesi ile karşı karşıyayız!

Ailemde bugün yaşananlara benzeyen yaşanmış bir olay anlatılagelir. 1960 İhtilâlinden sonra Risale-i Nur’u bulundurmanın ve okumanın yasaklanmaya çalışıldığı ve okuyanların aranıp tutuklanarak yargılanmalarının yaygınlaştığı bir dönemde kayınpederim evindeki külliyatını, saklasın ve korusun diye kendi kayınpederine bırakmış.

Benim kayınpederim Demokrat Partili’ydi, fakat onun kayınpederi CHP’liydi. Güya onda Risale-i Nur’un olduğu tahmin edilmez veya edilse bile CHP’li olduğu için bir şekilde kitapları kurtarabilir ve kendisi de güvenlikte olur diye düşünmüş! Fakat kayınpederi ‘Devlet yasaklamışsa bunda mutlaka olumsuz bir şey vardır’ diye düşünmüş ve güya damadını koruma adına, kendisine danışmadan kitapları her gün birkaç sayfa kopararak sobayı tutuşturmada kullanmış. Tutuşturmalık başka bir şey almaya gerek kalmadan bu şekilde koca kışı çıkarmış. Kayınpederim aylar sonra bir gün kendi kayınpederine misafir gitmiş. Gelmişken biraz okumak istediğini söyleyince kitapların başına geleni öğrenmiş!

Bugün de yine Risale-i Nur’u ve onu okuyanları kayınpederimin kayınpederi gibi koruma mantığı ile karşı karşıyayız. Yine ‘Devlet yapıyorsa doğru yapıyor’ mantığıyla hareket ediliyor gibi. Tek fark o zamanki gibi kitaplar soba tutuşturmada kullanılmıyor, ama başka türlü (politik veya ekonomik amaçlı vs.) kullanılma ihtimal ve tehlikesi söz konusudur. Bu güne kadar devlet karışmadı da ne oldu? Nur Talebeleri bu konuda bir anlaşmazlık, bir sorun mu yaşadı da devlet olaya el koyuyor? Aksine bu teşebbüs zararlı sonuçlar doğuracak niteliktedir.

Dün kayınpederimin kitaplarını kendi elleriyle kayınpederine teslim edip yakılıp yok edilmesine bizzat sebep olması gibi bu gün de bazı çevreler Risale-i Nur’u devletin kurumlarına teslim ederek zarar görmesine sebep olacaklarını düşünemiyorlar.

Güya böylece Risale-i Nur Devlet güvencesine kavuşturuluyor, ama şu bir gerçek ki Risale-i Nur’un korunmaya ihtiyacı yoktur. Zira aslında ona kimse zarar veremez, dokunamaz, ilişemez… İlişmek isteyen veya zarar vermek niyetinde olanlar da ancak kendi kendilerine zarar veriler!
«««
Bugün devletin Kültür Bakanlığı eliyle yapılmak istenilenler bir zamanlar da maalesef devletin polisi eliyle yapılmak istenmişti. Zamanında devlet polis eliyle Risale-i Nur’ları topladı ve okuyanları tutukladı vs. Neyse ki polisimiz artık aslî vazifesini yapmaya başladı ve böyle gereksiz ve hatta yanlış şeyler yapmada kullanılmaktan kurtuldu.

Fakat bu gün de emniyetten birinci derecede ve doğrudan ilgili olmayan bazı otoritelerin karışması, konuşması ve uygunsuz talimatlar vermesi vs. ile sonucu hâlâ da bazen polis polisliğini yapamıyor. Dolayısıyla polis bu konuda dikkatli olmaya devam etmelidir.

Bu vesileyle, şahsen uzun yıllar hizmet verdiğim teşkilât olan Türk Polisinin 169. kuruluş yıl dönümünü ve geçen hafta yaşanan 10 Nisan Polis Bayramını kutluyor ve polis için iyi geçmeyen 2014 yılının bir benzerinin daha yaşanmamasını diliyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*