Risâleleri okurken

Dünya hâllerinin yoğunluğu, hayatlarımızın bize yüklediği sorumlulukları ve bizim bütün bunlara karşı duruşumuz, imtihanımızın çerçevesini belirliyor: “Hayatınızı gerekçelerinizin yönettiğinin farkında mısınız?” diyen Muhammed Bozdağ, değer yargılarımızın aslında geleceğimizi gösterdiğini de apaçık ortaya koyarken, inandığımız değerler ölçüsünde değerleniyor ve değerlendiriliyoruz.

Risâle-i Nur Külliyatını; okuma programlarında yoğunlaşarak okumanın sırrını çok sonraları kendi dünyamda çözdüm. Okundukça açılan, açıldıkça bitmeyen tükenmeyen bir kitabın sıradan satırlar olmadığını, sıradan dizilmiş öylesine belirlenmiş bir külliyat olmadığını da… Her okumaya başladığımda 1. Sözle, Besmeleyi 1. Lem’adaki Yunus (a.s.) kıssasını veya 1. Mektuptaki hayat mertebelerini sanki yeniden okuyorum. Ve 25. Söze 19. Mektuba veya 21. Lem’aya nasıl ulaşacağımı düşünüyorum. Her kitabı açışta acemice bir iz beliriyor yüzümde, kendimi verdikçe her satırda bir risâle bitiriyormuşum gibi ilerliyor ve haz alıyor ruhum.

Hayat her gün yeniden yaratılıyor, biz her sabah yeniden dünyaya geliyoruz… ‘Her yeni gün hem sana hem herkese yeni bir âlemin anahtarıdır’ vecizesiyle sadece güne değil, hayatımızda sahip olduğumuz her şeyi yeniden görüyor, yeniden sahip oluyor gibi yaşamalıyız. İşte o zaman sıradan bir hayatın, sıradan çarkları ve kalıpları arasında sıkışıp kalmayız. Monoton bir yaşantının aslında yarı ölümden pek bir farkı olmadığını da… Risâleleri okurken de aynı düşünceyi yakalamalıyız. Yeni elimize alıyormuş gibi okumalı, 1. Sözü hatırlayarak başlamalı. Tıpkı her sabah yeni güne uyanmak gibi, her gün havayı teneffüs ettiğimiz ve suya olan iştiyakımızın bitmediği gibi her şeyin her an yenilendiği gibi…

Tekrarın aslında ihtiyaçtan kaynaklandığını hatırlatarak, ruhun imanî konulara olan ihtiyacının da bedenin suya ihtiyacı derecesinde bir alâkası vardır. Bu sebeple, özellikle hayatî önem taşıyan bu konuları elden, dilden düşürmemeli derken kişisel hayatımız kadar toplumsal hayatımızı da etkisi içine alan ahlâkî bir öğretiyle talim oluyoruz.

Her Risâle okuyuşumda heyecanımı gizleyemem, kazandırdığı imanî şuurun sorumluluğuyla gelirim yaptığım özel okumaya… Yanı sıra, bu Risâlelerin nerde nasıl yazılışlarını daha bir dikkate aldığımda, âdeta Üstadı yanımda hissederim. Risâle-i Nur’u görünüşte okumak kolaydır; fakat aslında çok da zordur. Hiç bilmediğimiz mahlûkatın dilini çözmek, konuşmayan nebatat ve hayvanatın diliyle yaratılış delillerini mütalâa etmek öyle kolay bir hâdise olmasa gerek. Hele hele kalınlaşmış benliklere gidip içimizdeki nefisle karşılaşmak ve savaşmak hiç kolay değil. Çünkü karşımızda duran kendimizizdir bir başkası değil; bu yüzden daima yüzleşme hâlini yaşatıyor insana.

Tekrar tekrar okumanın sırrı işte burada ortaya çıkıyor. Her risâleyi elimize aldığımızda, yeni bir bakış açısıyla okuduğumuz gibi; edindiğimiz birikimimizi de yanımıza alarak yeni bir pencere veya ufuk açma yolunda bu tekrarlar bize bir basamak oluyor, keşfin yollarında kolaylık veriyor. Sıradan bir alışkanlıktan ziyade, ünsiyet yüklü bir bakış açısı kazandırıyor bize Düne bugünü eklemek gibi bir şey, eskiye yeni bir yüz kazandırmak gibi, bitirmek değil; daima başlamak, var olmak üzere giden bir hayat olmalı seçeneklerimiz.

Giden, biten hiçbir şey ademe gitmiyor. Nasıl muhafaza ediliyorsa, bizim için de her şey öyle devam etmeli. Risâleleri okurken, her defasında anlama kapasitesi genişliyor, hafıza güçleniyor ufkunuz açılıyor, hayallerinizin üstüne çıkıyor ve fikir dünyanız alabildiğine enginleşiyor, nurlanıyor ve siz aslında kâinat kadar inbisat ediyorsunuz. Sonrasında ruhunuza, hücrelerinize duygularınıza yerleşen bu hakikatler artık gerekçeleriniz ve değer yargılarınız oluyor. Hayatınız bu koca külliyata göre şekilleniyor. Ve hayatınızı sizin değil, Rahmanî bir İradenin yönettiğine zamanla şahit oluyorsunuz. Dünyada okunan Risâleler sayısınca büyüyorsunuz. Bu eserlerle tanışan insanlarla manen oluşmuş geniş bir dairenin içinde buluyorsunuz kendinizi. Ve tek başınıza değil, bütün kâinatla alâkanız olduğu gerçeği çıkıyor ortaya. Özel dünyadan umumî dünyaya sürekli geçişler yaşanıyor, irtibat halinde oluyor insan yaratılışı gereği bütün kâinatla. Uzlaşmacı, yaklaşımcı, onarıcı bir kişiliğe sahip oluyorsunuz zamanla. Ve bunun gibi örnekleri sıralamak mümkün.

İmanî bilgilerle manevî bir kuvvet kazandıran Nur Risâleleri, aynı zamanda insanî özelliklerin en üst basamağına çıkarıyor sizi. Gerçek bir insan portresi çıkıyor ortaya. İnsanın imanla insan olduğu gerçeğini ve yeniden söylemek gerekirse, Risâle-i Nurların sıradan dizilmiş kitaplar olmadığı gerçeğini de tekrar vurgulayarak…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*