Rusya’ya dikkat!

Medyamızın daha çok Avrupa ve Amerikalı sermayedarların ianeleriyle hayatiyetlerini devam ettirdiği bir zamanda, zihinlerin Rusya hakkında bu denli müşevveş olmasını sizler de normal karşılıyorsunuzdur.

Dünyamızı adeta bir ateş topuna çevirmek için dört bir yanında hasis menfaatleri için yangınlar çıkaranların gözünde artık ne barış sevdası kaldı, ne de insanlık onuru. Rusya’nın mevcut idarecileri bu hasis ve haris kaosçuları ülkeden (bankacılık, petrol, medya, ormancıklık) apar topar kovunca, dünyanın yedi ikliminde bir Rus aleyhtarlığı başladı. Bu kampanyanın bizde de tesirli olmaması mümkün değildir. Zira Rotschild’in sermayesiyle daha çok biz ticaret yapıyorduk, bölgede… Böyle olunca da, Ergenekon dâvâsının dosyalarına da girdi, Rusya taraftarlığı ve karşıtlığı…

Bir önceki yazımızda Rusya ile ilgili tarihî değişimin köşe taşlarına işaret etmiştik. Bugünkü Rusya devlet başkanı, ilk seçildiği günlerde ayağının tozu ile Kuala Lumpur’a giderek İslâm Konferansına tam üyelik için müracaat etmişti. İKT ise ülkedeki yirmi milyon Müslüman varlığını dikkate alarak, Rusya’yı konferansın tabiî müşahit üyesi olarak kabul etmişti… Müslümanlar için hassas olan Kafkaslarda II. Avrupa dediğimiz neocon ve neoliberallerin selefileri kullanarak çıkardığı kargaşayı sona erdiren Rusya, bu bölgedeki dinî faaliyetlere tam destek olduğunu icraatlarıyla ortaya koymuştu.

Hıristiyanlığı bir daha dirilmeyecek şekilde tahrip eden ve Müslümanları da yetmiş sene mezellet çukurunda hayat memat arasında yaşatan dehşetli bir istibdattan sonra idareye gelmiş Putin’den bir Amerika, Fransız veya İngiliz demokrasisi isteyenlerin künyelerini sizin kadar biz de merak ediyoruz. Bilhassa gazete köşelerinde, ekranlarda ve çeşitli ideolojik enstitülerin başında demokrasi dersi verenlere, herşeyden önce bir yakın Rusya Tarihi dersi vermek gerekiyor, kanaatindeyiz.

RUSYA, DÜNYA BARIŞI İÇİN FIRSATTIR…

Soğuk savaş döneminin klâsik kalıpları içinde doğru stratejiyi arayanların kaybettiklerini görüyor musunuz? Siyasette alâkadar birçok yazarımızın Rusya’nın, barış projesi olan AB’nin müttefiki olduğunu hâlâ anlayamaması, bahsettiğimiz söz konusu klâsik anlayıştan kaynaklanıyor. 11 Eylül öncesindeki AB’nin “mutlu” resimlerine baktığımızda; Schirak, Schröder ve Putin’i aynı karede görüyorduk. Rusya’yı o kareden çıkaran amilin neocon ve neoliberal koalisyonu olduğunu bilmek için siyaset bilimcisi olmaya gerek yok. Yalnızca; Sarkozy, Merkel, Rasmussen ve Berlusconi’lerin AB hakkındaki düşüncelerini öğrenmeniz yeterli olabilir. Hatta bu ekibin AB anlayışlarıyla Avrupa ve Amerika krizleri arasında da ilgi kurabiliriz. Bütün bunların, yakın bir gelecekte belgeleriyle ortaya çıkacağını inşallah birlikte göreceğiz. Hatta denilebilir ki İngiltere’deki menfaat şebekeleriyle Pentagon’a musallat olmuş Trockiciler olmasaydı, Rusya NATO’ya üye olabilirdir. Son zamanlarda kuruluş felsefesinden uzaklaşan bu askerî paktın; saldırgan, yağmacı ve zulüm dağıtan halini Rusya mutlaka değiştirecekti. Belki de dünya barışı ve emniyetini tesis edecek şeffaf bir hale dönerdi, NATO… Daha doğrusu, kanaatimizce Rusya’nın mevcut yönetimi Birinci Avrupa ve Amerika dirsek teması içinde bulunuyor. AB içindeki Rusya nüfuzu da bu kanaatimizi pekiştiriyor. AB ve ABD yönetimleri neocon ve neoliberal koalisyona söz dinlettiremedikleri yerde Rusya’yı devreye sokuyorlar. Kafkasya, Suriye bu hatta kısmen Balkanlar’da bunun emarelerini görüyoruz.

AVRUPA, RUSYA’YI HIRİSTİYAN KABUL EDİYOR MU?

Bediüzzaman “Rusya dönüp Hıristiyan olamaz” diyor. Deccaliyetin Rusya kilisesindeki tahribinin öldürücü olduğunu söyledik. Geleneksel kiliseyi bitirdiği kadar, kaynaklarını, dayanaklarını ve Hıristiyanlık inançlarını da bitirmiş. Bütün Avrupa kiliseleri yardıma koşsalar dahi, Rusya kilisesinin; Vatikan, Amerikan Evangelik, Almanya Protestanları, İstanbul Ortodoksları ve İngiliz Angelikanları seviyesine çıkması mümkün görünmüyor. Kaldı ki, ne Rusya’daki Hıristiyanlarda ve ne de Avrupa kiliselerinde böyle bir irade şimdilik görülmüyor. Dinsizliğin yetmiş yıllık tahribinden sonra ayağa kalkmaya çalışan Rusya; insaniyet, yeniden inşa ve demokrasi için uzatılan hiçbir eli geri çevirmeyecektir. Maddeten ve mânen her türlü yardım ve desteğe ihtiyacı olan Rusya, kimlerin kendilerini şu hale getirdiğini gayet iyi biliyor. Rus idarecilerinin İslâm’a olan dostlukları ve global dinsiz ve kaosculara olan nefreti de işte bu noktadan doğuyor.

Bu mevzûdaki yanlış anlaşılmaları gidermek için şu hususa da ilâve edelim. Rusya’daki mevcut resmî kiliseyi inkâr etmiyoruz. Fakat, Batı dünyasında halk arasındaki tesirli, belli vazifeleri üstlenmiş ve yer yer siyasî iradeleri durduracak bir kilisenin yokluğundan bahsediyoruz. Ülkenin en ücra köşesinde de fonksiyonel bir kilisenin yeniden ihya ve icrasının bu şartlarda mümkün olmayacağını düşünüyoruz. Bu hal ise, Rusya’yı insanî değerlerin yeniden inşası, demokrasi, manevî inançlar ve dünya barışı için hem Avrupa’ya ve hem de İslâm âlemine adeta bağımlı hale getiriyor. Bu ise dünya barışı için bir şanstır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*