“s.a”, “a.s”, “a.r.o” ne demek?

Bulmaca gibi bir başlık oldu. Ama ortada böyle bir vakıa var.
Bilgisayarların, cep telefonlarının çoğalmasından sonra, artık insanların yazı yazma bozukluğu ve saçmalığı da çoğaldı.

Başlıktaki yazdığımız şifre gibi kısaltmaları, bilenleriniz de vardır, bilmeyenleriniz de… Cep telefonlarının Türkiye’de kullanılmaya, yeni başladığı zamanlarda, hem konuşma, hem mesajlaşma pahalıydı. Üstelik, mesajda da kelime tahdidi vardı. Uzayınca, 2. mesaj ücreti alınıyordu. Bundan dolayı da, bir çok kimse, kelimeleri kısaltarak yazıyordu. İşte, başlıkta verdiğimiz bu kısaltmalar da, onlardan üçü. “Selamunaleykum”-“aleykumselam”-“Allah razı olsun” gibi, hem İslâmî, hem de, şeair olan kelimelerdi. Ben kendim meselâ, bu kısaltmaları, o zamanda da hiç kullanmadım. “Şeair için, Allah’ın ismini zikretmek için, varsın üç kuruş fazla gidiyorsa gitsin” dedim.

Haydi o zaman öyleydi, ya şimdi? Artık mesajlar bedava gibi oldu. Üstelik de, watsap veya başka bir sosyal medyadan ücretsiz olarak yazılan mesajlarda da, bunları kullananları görünce, bazen îkaz ediyorum. “Kardeşim, bu Allah adı ve selamı olan şeyleri kısaltmayın; ‘sa-as-aro’ bunlar ne?” diye. Çoğu kimse anlayışla karşılıyor ve teşekkür ederek düzeltiyor. Yukarıda da dediğim gibi, bunun dışında, bir de yazı yazma bozuklukları, saçmalıkları, dilbilgisi ve noktalama işaretleri noksanlıkları-ki, biz de bazen çok acele yazınca kaçırıyoruz-iyi değil tabiî. Bizim gibi, kelime ve cümlelerin doğrusunu yazmaya gayret eden, mümkün oldukça, imlâ kaidelerine riayet etmeye çalışan biri bile bundan şikâyet ederse, varın gerisini siz düşünün.

Bir de, bu mevzuuyu işlemişken, aklıma gelen sosyal medya katillerini de zikredeyim.

İnsanlar, birbirinin yüzlerine ifade edemedikleri şeyleri, bu sosyal medya üzerinden gayet rahat yapıyorlar. Küfür, hakaret, gıybet v.s. gibi kötü şeyleri kullanabiliyorlar. Hatta, dünün kolkola gezen kardeşleri bile, bugün, kendi fikrine mugayir olan o kardeşleri hakkında, bu fiili rahatlıkla yapabiliyorlar. Galiba, kul hakkına, kardeş hukukuna tecavüz ettiklerini, anlamıyorlar.

Bir de, şahid olduğumuz mahremiyet hududu var ki, o da başka bir şey. Bazı kadınlar, iyi tanımadıkları kişilerle sosyal medyada arkadaş olup, sallama Seyid gibi, ulu orta cencen yapıp, acaib konuşmalar yapıyorlar. (Biraz da bastırılmış duygularını, sözle söyleyemediklerini, yazı ile yapıyorlar.) Hele bir de, iki yabancı erkek ve kadının, özel mesajlaşmalarında, hiç de hoş olmayan tavır ve hâller sergilediklerini de duyuyoruz. Bunlara da çok dikkat etmek lâzım.

Tabii, bu yazışmalardaki ifadelerde kastedilen tam anlaşılmıyor. Onun için, ben personelime, hep şu nasihatte bulunurdum. “Arkadaşlar, birisi ile bir mesele hâlledeceğiniz zaman, mümkünse, vicahi, yüz yüze, değilse telefonla, en son mesajlaşma ile yapın. Çünkü, yan yana konuşmada, muhatabınızla el kol hareketleri ve mimiklerinizle daha rahat anlaşırsınız. Yazışmada bu olmaz. Yazdığınız herhangi bir şey, karşı tarafta yanlış anlaşılabilir.”

Evet, her şeyin iyisine bakıp, kötüsünden kaçınmak misali, bunlarda da, ölçüyü iyi muhafaza etmeliyiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*