Sebep, nesebi varislerin en başındaki isim olarak, risalelerin neşir hakkına ilişkin bir irade beyanında bulunmaktan ısrarla kaçınması; hatta aldığımız duyumlara göre bizzat Başbakanın bu konudaki görüşme talebini dahi kabul etmeyip geri çevirmesi.
Acaba Erdoğan’ı, onca işi arasında bu konuyu da gündemine alıp devreye girmeye iten saik ne? Ve Saadet Hanımla görüşebilseydi, ondan, risalelerin neşir hakkıyla ilgili muvafakatnamesini doğrudan devlete vermesini mi talep edecek ve böylece korsan maddeye gerek kalmadan hedefe ulaşılmış mı olunacaktı?
Anlaşılan o ki, Saadet Hanımın duruşu, birilerinin tekerine çomak sokmuş ve hesaplarını bozmuş.
Aslında onun bu tavrı yeni değil. Yeğeni Seyda Ünlükul’un da söylediğine göre başından beri böyle. Diyor ki: ‘Risaleler bütün Nur camiasının ortak malı. Eserleri basarak ve neşrederek hizmet etmek isteyen herkes, hiçbir engelle karşılaşmadan bunu yapabilmeli.’ Yeni Asya olarak karşılaştığımız bandrol engelini aşmak için muvafakatını istediğimizde bize de aynı cevabı vermişti.
Esasen Risale-i Nur’un Latin harfleriyle matbaalarda basılmaya başlandığı 1956’dan bu yana eserlerin neşir serencamı böyle gelişmiş. 1975’e kadar gizli yapılan basımlar o sene, önce Yeni Asya, sonra Sözler Yayınevi damgasıyla devam etmiş. Takip eden yıllarda başka yayınevleri de bu hizmete talip ve dahil olmuş. 1999’da getirilen bandrol zorunluluğu sonrasında da herhangi bir sıkıntı olmadan milyonlarca risale basılmış.
Ama gelinen noktada ‘sadeleştirmeyi önleme’ gerekçesiyle bütün Risale-i Nur basımları kamulaştırılmak, devletleştirilmek, devlet tekeline alınmak isteniyor; birileri de risaleleri neşir hakkının o tekel üzerinden kendilerine devredileceğinin hayalini kuruyor ve hesabını yapıyorlar.
Ağır bir ameliyattan yakınlarda çıkmış olan 80 küsur yaşındaki Saadet Hanıma, duruşuyla bu planı bozduğu için kızıyorlar.
Benzer konuda makaleler:
- Risalelere devlet tekeli ve AKP’nin intiharı
- “Meclis telefonları susmuyor”
- Korsan madde bayrama yetişmedi
- Yetkisiz iken böyle yaparsa, yetkiyi alınca neler yapar?
- Cevap bekleyen bazı sorular
- Yeni Asya ‘kara propaganda’ mı yapıyor?
- Risale-i Nur’a bandrol: Koruma mı, yasak mı?
- Risaleler bandrol bekliyor
- Risale-i Nur’a devlet tekeli büyük tehlike
- Bandrolde son durum
1959 Kütahya doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Fakülteye girdiği yıl Yeni Asya Yayınlarında çalışmaya başladı. Yayınevinin çıkardığı çok sayıda kitabın editörlüğünü yaptı. Bu görevini sürdürürken, 1984-92 yılları arasında, aylık Köprü dergisinin sorumluluğunu üstlendi. 1988 yılı başından itibaren yayına başlayan Bizim Aile dergisinin kurucu editörü oldu. 1992 yılından bu yana Yeni Asya Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı görevlerini yürütüyor.
İlk yorum yapan olun