Saflar camilerde gevşetilirken

Dünyanın başına musallat olan, insanlara, hızla sirayet eden, bu korona illetinden, musîbetinden, âfâtından ve bir nev’i İlâhî îkazından sonra yazdığımız bir kaç makalemizde, bu işin normalden ziyade, dünya şeytanlarının bir tetiklemesi olduğunu söylemiştik.

Evet, yaptıkları öyle şeytanca bir işti ki, ölüm korkusu olan insanları TV ve diğer yerlerden yaptıkları menfî haberlerle, korkutuyorlardı. Yok asansörün düğmesine basanların, yok ona dokununca buna dokununca vs. serî hâlde hastalığa yakalanacaklarını söyleyip, insanlarda bayağı bir korku, panik ve telâş havası meydana getiriyorlardı.

Artık insanlar birbirini görünce yılandan, akrepten kaçar gibi kaçıyordu. Getirilen bazı (usûllü-usûlsüz) yasaklarla, cemiyet hayatı âdeta felç olmuştu. Sokağa çıkma yasağından tutun seyahat hürriyeti hakkını askıya alan tedbirlere kadar, tatbik edilen her şey, insanlara zor geliyordu.

Toplu olarak bir araya gelmenin her çeşidi hemen, hemen yasaklanmıştı. Lokantalar, oteller, eğlence yerleri, düğün- dernek v.s. gibi… Bunların yanında bir de Müslümanların can damarı, hayat kaynağı olan camilerde ibadet yasaklanmış, Cum’a, terâvih ve bayram namazları, İslâm tarihinde eşine az rastlanır bir şekilde kılınamaz hâle getirilmişti. O ara biraz tebessüm edip içimden demiştim ki; “Hele Allah’ın hikmetine bakın, ‘ibadetlerin yasaklanması, camilerin kapatılması’ deyince, çoğunun aklına, 1. ve 2. reislerin zamanındaki CHP geliyor. Ama şimdi iş başında dindar olduklarını söyleyen bir iktidar zamanında, bu fiil, virüs sebebiyle, bahanesiyle daha beter kapattırıyor.” Evet, “beşer zulmeder, kader adalet eder” misâli, Cenab-ı Hak bizlere camilerin kapısının yanında umum İslâm âlemine Kâbe’nin kapılarını da kapatmıştı.

Bir müddet sonra yasaklar gevşetildi. Toplu olarak bir araya gelinen bütün mekânlar, (bir iki şartla) serbest bırakıldı. Bunun yanında tabiî camilerde de ibadete müsaade edildi. Ama tam mânâsıyla, namazın kılınmasının hususiyetleri yerine getirilemeden, meselâ; bunların en mühimi, safflar gevşetildi. “Saflarınızı sıklaştırınız” Hadis-i şerifine mugayir hâle geldi. Ayrıca, Cum’a namazları da kuşa çevrildi. Namazın erkân ve rek’âtlarında tenkisat yapıldı. Hepsi on altı rek’ât olan Cum’a namazı, altı veya on rek’âtle geçiştirilmeye çalışıldı ve hâlen de öyle devam ediyor.

Yasakların gevşetilmesinden sonra, bu sene Şubat ayında ailece bir termal otele üç günlüğüne tatile gittik. Aman Allah’ım! Nasıl şaşırdım. Lokanta kısmında herkes dip dibe, sırt sırta… Kezâ; Düğünler, dernekler, toplantılar, kongreler yine öyle…

Hattâ bir aile hekimi arkadaşımız anlatmıştı: “Benim bir hastam var, kendisi iktidar partisi delegesi. Yasakların kalkmasından sonra, iktidar partisinin, (pandemi yasaklarını hiçe sayan) kongresi esnasında, Ankara’ya, kongreye gitmek için hazırlanınca, ailesi razı olmamış, “virüs kaparsın” diye. Dinlememiş, gitmiş. Döndüğü zaman, tabi, aynen korona ve aileye de bulaştırmış. Kendisi geldi bana anlattı. ‘Gitmeseydim olmayacaktı. Ama oraya gidenlerin çoğu, memleketin dört bir tarafına bulaştırdı’ dedi.

Sanki “Safları; camilerde gevşetelim, düğünlerde-derneklerde sıklaştıralım!” denilmiş gibi işler tersine döndü vesselâm…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*