Sahura hanımdan önce kalkmak

Başka vakitlerde, mümkün mü, böyle gece yarısı, uykunun en tatlı yerinde, uykuyu bölerek kalkıp, yiyip içmek?
Elbette değil. Ama iş, Rabbimizin rızasını tahsile gelince, onun emrine tâbi olarak, mübarek Ramazana has, oruç ibadetinin başlangıç vakti olan sahura kalkmak, çok acaib bir şey…

Tabiî, bunun için de, yiyecek içecek hazırlanması lâzım? Bunları kim yapacak? Umumiyetle, evin hanımları değil mi? Zaten onlar, ev işlerinin fedakâr, kahramanı ve hane sahiplerinin hepsinin, her şeyine koşan, usta başı ya da genel müdürleridir.

İşte bu fedakâr hanımlara yardım etmek lâzımdır. Şahsen, evde elimden gelebilen her işte, hanıma yardım etmeye çalışıyorum. Çünkü, bu, Hz. Peygamberin (asm) Sünnet-i Seniyyesidir. Onun hayatına baktığımızda, hanımlarına ev işlerinde hep yardımcı olduğunu görüyoruz. “Sizin en hayırlınız, hanımlarına en iyi davranınızdır” hadis-i şerifi mu’cibince yapmaya çalışıyorum bunları.

İşte, bu mübarek Ramazan günlerinde de hem bizim, hem çocuklarımızın her işimize koşan, koşuşturan hanımlarımıza yardımcı olmalıyız. Bu işte de, ben hanımdan önce sahura kalkar, çayı demler, ondan sonra da onu uyandırırım. Bunda bir şey yok ki… Maçoluğa, kazaklığa da lüzum yok.

Hanımlar bizim baş tacımız, evimizin gülüdür. Herkese fedakârca koşan, bu yolda kendisini parçalayan hanımlarımızın, küçük bir işinde yardımcı olmuşuz çok mu?

“Hanıma yardımcı olmak, sahur” deyince, aklıma rahmetli annem geldi. Rahmetli peder, işte böyle biraz maçoydu.

Çocukluğumda hatırlarım, annem beş çocukla, bütün ev işlerine koşardı. O zamanlar, (50’li senelerin sonları) daha çamaşır makinesi de yokken (zaten, şimdiki hanımların eli-ayağı olan bulaşık makinesinin adı, sanı bile yoktu) bir düşünün vaziyeti…

Neyse, esas mevzuumuz olan sahurlarda, hiç unutmam (daha küçükken, bir kaç gün oruç tutarken, 8 yaşımda iken, bütün bir Ramazan orucu tuttuğumu hatırlarım) anacığım erkenden kalkar, o zaman kış mevsimine gelen Ramazanda, önce sobayı yakar, sonra sofrayı hazırlayana çalışır, işte; börek, çörek, hamur işleri, pilav, hoşaf… rahmetli uğraşır dururdu. Rahmetli peder de, keyfine düşkündü.

Artık ben, gençliğe girince, dedim ki “Anne, böyle ağır sahur sofrası olmaz. Gelin, bundan sonra, kahvaltı şeklinde yapalım.” kabul gördü ve anacığım bana hep duâ ederdi, “oğlum, senin sayende zahmetten kurtuldum” diye.

İşte, annem de olsa, hanım da olsa ev işlerinin en büyük iki ayaklı makinesidir. Her şey onlara bakıyor. Tekrar ediyorum. Elimizden geldiğince, hanımlarımıza yardımcı olmalıyız. Hassaten, söylediğim bu sahur kahvaltısı hazırlamakta, hanımdan 10-15 dakika erken kalkıp, bir çayı demlemek bile, onlara dünya malı bağışlamak gibi gelir. Yapanlara bir sözüm yok. Ama yapmayanlar, bir deneyin bakayım ne oluyor göreceksiniz!

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*