Cenab-ı Allah (cc) örtü ile ilgili Peygamberimize (asm): “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar.”¹ Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri örtüyü emreden bu ayetten iktibas ederek 1910’lu yıllarda, Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’de iken “Tesettür Risalesi”ni kaleme almış. En son şekli ise 1934’te Isparta’da Türkçe olarak telif edilmiştir. Tesettür Risalesi, Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen inkılâplara ters düşmesi gerekçesiyle o dönemde eser gizlenmiştir.²
Tesettürün Fıtri ve İlahi Bir Emir Oluşu
Tesettür Risalesi’nin mahiyeti, kadının yaratılışına uygun, fıtri ve İlahi bir emir olduğundan bahseder. Tesettür, kadını güzelleştiren bir ziynet ve koruyan bir kalkan gibidir. Açık-saçıklık ise ahlakı zedeleyen çirkin bir davranıştır. Bunun için Bediüzzaman Hazretleri tesettür üzerinde ehemmiyetle durmuş, ayetin muvâcehesinde Tesettür Risalesi yazmış, kadınları tesettüre davet etmiştir.
Günümüzde Kadının Durumu ve Ahlaki Değişim
Malûm olduğu üzere günümüzde kadınlar, “cinsel meta” olarak kullanılıyor. Televizyon programlarında, sinema, tiyatro, toplu taşıma araçlarında, cadde ve sokaklarda, hele hele düğün salonlarında hayâ perdesi yırtılmış bazı nisa taifesi vücutlarını açıktan teşhir ediyorlar. Birkaç yıl önceye kadar örf, adet ve geleneklerimize bağlı, adeta Asr-ı Saadet zamanında şer’i usul üzerinden kadın erkek ayrı ayrı def eşliğinde oynar, düğünlere akraba, dost ve yakınlar davet edilirdi. Ecdadımız tarih boyunca İslâmi geleneklere bağlı kalmış; ancak son zamanlarda yaygın hale getirilen salon geleneği ile örf ve adetler kaldırılmış; çalgılar eşliğinde kadın-erkek birlikte dans denilen ithal oyunlarla oynamaya başlanmış.
Bediüzzaman Hazretleri geçmiş ve gelecek arasında bir bağ kurarak bulunduğu dönemi bir darb-ı mesel olarak şöyle ikaz etmiştir:
“Hey mirasyedi yaramaz çocuklar! Netice-i hayatımız siz misiniz? Heyhat! Bizi akîm bir kıyas ettiniz, bizi kısır bıraktınız.”³
Buradaki “kısır”, ahlak ve inanç hakkında mazi ile hazır zaman arasında bağ kurulamamasından yakınmıştır.
Hülâsa: Açık saçık bayanların tutum ve davranışları İlahi emre uygun olmadığı için Bediüzzaman Tesettür Risalesi’ni, örtü ayetinden iktisap ederek kadınların örtünmesi fıtri ve İlahi bir emir dediği cihetle, cumhuriyet kanunlarına muhalefetten mahkûm edilmiş, yüz yirmi talebesiyle 1935’te Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilir. Suç teşkil edecek hiçbir delile rastlanmaz. Bu yüzden kanaat-i vicdaniye ile keyfî bir şekilde Bediüzzaman’a 11 ay; on beş arkadaşına da 6’şar ay ceza verilir, diğerleri serbest bırakılır.⁴
“Zaman en iyi müfessirdir; kaydını izhar etse itiraz olunmaz.”⁵
Bu veciz ifade, Bediüzzaman ve talebelerinin ne kadar haklı olduklarını zamanın ispat ettiğini göstermiştir.
Dipnotlar
¹ Ahzâb, 33/59
² Tarihçe-i Hayat, sayfa 344
³ Tarihçe-i Hayat, (İlk hayatı), sayfa 86
⁴ A.g.e., sayfa 337
⁵ Sözler, Lem’alar, sayfa 727
Benzer konuda makaleler:
- Tesettür Risâlesi keşfedilirken
- Tesettür fıtrîdir
- Tesettür meselesi
- Mehmet Kutlular: Şahsa değil sisteme bağlıyız