Said Nursî; mağduriyet, hakkaniyet ve demokratik cumhuriyet…

Cumhurİyet; resmi tarihinin dışında kalanlarla, geçiştirilenlerle, suçlananlarla, sürgüne ve hapse gönderilenlerle “sil baştan yüzleştiriliyor…”
İçinde bulunduğumuz günlerin bir Said’i Nursi filmine gebe olacağını bilmek müneccimlik değildi…
Said-i Nursi’nin hayatının konu alındığı “Hür Adam” filminin galası önceki gece yapıldı…
Keskin tartışmaların kopacağı belliydi…

«««

Nitekim koptu ve daha çok kopacak…
Said-i Nursi tartışmalarını izlerken elinizde bulunduracağınız kısa bir çerçeve çizeyim sizlere… Said-i Nursi kendi hayatını üç döneme ayırır…

Eski Said…
Yeni Said…
Üçüncü Said…
Eski Said; 1878’de doğan Said-i Nursi’nin 45 yaşına kadarki hayatını kapsar…
Kurtuluş Savaşı’nı desteklemiştir Said-i Nursi…
9 Kasım 1922’de Meclis’e davet edilir ve kürsüden konuşma yapar…
Kürsüde, gazileri kutlar ve zafere ulaşmaları için dua eder…

«««

Atatürk’le Said-i Nursi arasında sorunun olmadığı dönemdir bu dönem…
Ancak kısa bir süre sonra Nursi “Ankara’da dinden uzaklaşıldığını, milletvekillerinin namaz kılmadığını” söyleyerek bu durumu eleştirir…
19 Ocak 1923’te bir bildiri yayınlar…
Bildiride milletvekillerini dine ve namaz kılmaya devam eder…
Bu bildiri Atatürk’le aralarını açar…
Atatürk böyle bir bildiriyi gereksiz bulmaktadır…
Said-i Nursi ise İslamiyette imandan sonra en büyük gerçeğin namaz olduğunu söyler “namaz kılmayanın hain olduğunu” iddia eder…

«««

Bu dönemi Said-i Nursi; kendi ifadesiyle “dine siyaset yoluyla hizmet edeceğini düşündüğü” dönem olarak adlandırır ve ona Eski Said adını takar… Yarın vizyona girecek Hür Adam filminde Said-i Nursi’nin Atatürk’le o bildiri dolayısıyla yaptığı tartışmanın sahnesi var…
Atatürk’ün sinirlenip masaya vurduğu tartışmada Said-i Nursi daha Atatürk sözlerini bitirmeden hışımla kalkıp odadan çıkıyor…
Filmin tartışmalı ve sert bulunan sahnesi budur…

«««

Said-i Nursi, 1925’te patlak veren ve İngiliz parmağı olduğu delillendirilen Şeyh Sait isyanından uzak duruyor…
“Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir ve sonuçsuzdur… Türk milleti İslamiyete bayraktarlık etmiş, din uğrunda yüzbinlerce, milyonlarca şehit vermiştir… Dolayısıyla kahraman ve fedakâr İslâm müdafilerinin torunlarına yani Türk milletine kılıç çekilmez… Ben de çekmem…” diyor…
Zaten, Şeyh Said isyanından direkt olarak suçlanıp hüküm giymiyor ve Burdur’a sürgüne gönderiliyor…

«««

Yeni Said Dönemi:
“Eski Said daha çok aklı ile gidiyordu… Yeni Said ise akıl-kalp itifakıyla hareket eder…” diyor, yeni dönemini anlatmak için Said-i Nursi…
Bu dönem dinle siyaseti ayırdığı, “siyaset yoluyla dine hizmet etmekten vazgeçtiği”, daha doğrusu siyasetten uzaklaştığı Risaleler yazdığı dönemdir…
Yine yargılanmış ve birkaç ay cezaevinde yatacak cezalar almıştır, ama esas olarak sürgünlerde geçmiştir bu dönemi…

«««

Üçüncü Said dönemi:
1948’de Afyon cezaevindeki günlerinden sonrasını ise Üçüncü Said dönemi olarak adlandırır…
Demokrat Parti’nin iktidarı döneminde nisbi olarak daha rahat faaliyet yürütür…
23 Mart 1960’ta, 27 Mayıs ihtilalinden iki ay önce, Şanlıurfa’da vefat eder…
27 Mayıs yapıldığında Said-i Nursi’nin mezarı yıktırılır ve açıklanmayan bir yere nakledilir…

Reha Muhtar, Vatan, 6.1.2011

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*