SANATÇI ALİ OKTAY:Ramazan, cennetin kokusunun duyulabildiği kutlu bir zaman dilimi

* Ramazan ayı sizin dünyanızda neyi ifade ediyor?

Ramazan ayı benim için, sahurda evlerin yanan ışıkları, teravihlerde cami içinde koşturup haylazlık eden çocuklardır. Fırınlarda sıcak pide sırasına girmiş insanlar ve iftar saatinden en az bir iki saat öncesinde tıkanan yollar, trafik sıkışıklığı demektir.

Birbirine karşı daha nazik, öfkesini, kızgınlığını yenmeye çalışan insanlar, camilerde yanan mahyalar, okunan mukabeleler, koltuklarının altına sıkıştırdıkları elif ba’lar ile Kur’ân kursuna giden çocuklar demek. Ramazan cennetin kokusunun birazcık dahi olsa duyulabildiği en güzel anları barındıran kutlu bir zaman dilimi. Diğer 11‘inden farklı yine 11 ayın sultanı bir ay.

* İlk orucunuzu, sahurunuzu veya teravih namazınızı hatırlıyor musunuz?

 Sanıyorum ilk Ramazan orucumu orta 3. sınıfta iken tuttum. Çocukken oruç tutmak istedikçe annem babam ‘’Sen daha küçüksün‘’ derdi. İlk orucumu tuttuğum zaman kendimle gurur duyduğumu hatırlıyorum. Çünkü artık ben de büyümüş sayılıyordum artık. Benden çok daha büyük insanların, zor diye kaçındıkları orucu, tutabilmenin verdiği gizli bir gururu da yaşadığımı hissediyordum.

O yaşlardaki Teravih Namazı ise çocuk dünyamda içinde ibadet isteği, heyecanı, biraz da yaramazlık anlamı taşıyordu. Camide cemaatin içinde yaşlı amcalar ve abilerimizin arasında hiç bitmeyecek sandığımız, hızlı kılındığı için de değişik bir duygu veren o teravihlerde, hem namaz kılmanın hazzını, hem de arkadaşlarla cami içinde küçük yaramazlıklar yapmanın verdiği o hoş anları hatırlıyorum.

* Geçmişteki bir çok şeye özlem duyarız. Siz geçen Ramazan aylarından neleri özlediniz?

Hayatın her ânı elbette kendi içinde özel ve yaşandığı şekliyle güzeldir. Geçmiş daha iyidir demiyorum ama o zamanların kendine özgü bozulmamış saflığını, temizliğini özlüyorum. Şimdiki gibi iftar çadırları, programları, eğlenceleri yoktu ama iftar saatinin yaklaşması ile evdeki koşuşturmayı, sahurda uyanmanın tadını unutmak mümkün değil. Ben babamı 21 yaşımda iken kaybetmiştim. O yaşıma kadar babam hayattayken ailece beraber yaptığımız iftar ve sahurları, Ramazanları ise ayrı özlüyorum doğrusu.

 

* Unutamadığınız bir Ramazan hatıranız var mı?

Yaklaşık 3 yıl önce TRT‘nin iftar programına konuk olarak katılmıştım. Program sonrası tasavvuf müziğinin usta icracılarından ve aynı zamanda Tophane’deki tarihi Kılıç Ali Paşa Camii imamı olan Halil Necipoğlu’nun daveti üzerine iftarımızı açtıktan sonra aralarında, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı, TRT Dini Yapımlar Müdürü Adem Özkan Bey, Sena Demirci ve bazı isimlerin de bulunduğu bir grupla oturup sohbet etmiş, Halil Necipoğlu’ndan canlı olarak eserler dinlemiştik. Ama asıl güzel olan şey daha sonraydı. Halil Necipoğlu‘nun ‘’Yatsı namazı vakti girmek üzere, teravih namazını buyurun beraber kılalım‘’ şeklindeki teklifine bir çoğumuz cân-ı gönülden iştirak etmiştik. Tarihi bir mekânda pek çok güzel insanla, Halil Bey’in nefis bir Kur’ân tilaveti ile kıldığımız Teravih namazı hayatımda kıldığım en güzel teravih oldu belki de. Tarihi camiin kubbelerinde yankılanan o okuyuş, namazdan aldığım hazzı ne kadar da arttırmıştı. Ramazan ayının son günü kılmak nasip olan o teravihi hâlâ unutamam.

 

* Ramazan ayı toplum üzerinde ne gibi etkiler yapıyor sizce?

Toplumu Ramazandan önce ve sonra diye ayırmak mümkün. 11 ay boyunca çevremizde gördüğümüz birçok insan Ramazan ayında adeta bambaşka bir kimliğe bürünüyor. İnsanlar birbirine daha saygılı, hoşgörülü, affedici, yardımsever. Suç oranları en düşük oranlara iniyor. İçki, kumar gibi kötülükler azalıyor. İçki içilen mekânlar, eğlence yerleri, bir çok restoran ‘’Ramazan dolayısıyla kapalıyız’’ diye camlarına yazıyorlar. Ben en çok böyle yazıları görünce seviniyorum. Bununla birlikte Yahya Kemal’in ‘’ezansız semtler‘’ misâli sanki Ramazan’dan habersizmiş gibi davranan insanları da görmek mümkün. Onlar adına üzülmekle birlikte, bu mukaddes aya hürmeten davranışlarını gözden geçirmelerini de bekliyorum şahsen.

* Ramazanın güzel atmosferi bütün seneye nasıl yayılabilir?

Ramazanlarda yakaladığı bu huzur iklimi ile yaşantısı değişen, ibadetin lezzetini, Allah’a (c.c) kul olmanın haz ve mutluluğunu yaşayan ve anlayan insanlar öyle bir değişiyorlar ki tanımak mümkün değil. İnsanlar kısa mesafe koşucusu gibi bütün enerjisini bir anda bitirmek değil bir maraton koşucusu gibi nefesini, enerjisini ayarlamak zorunda. Bu mutluluk sadece Ramazan’la sınırlı kalmayıp bütün bir yıl sürecek gibi kendimizi ayarlamamız lâzım. Ramazan‘da edindiğimiz güzel adetleri bütün bir yıla taşımak mümkün. Günün küçük de olsa bir bölümünü Kur’ân’a, hadise, Risâle okumalarına, sohbetlere ayırmamız halinde bu mümkün olabilecektir.

Bütün âlem-i İslâm’ın Ramazanı’nı tebrik eder, duâ bekleriz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*