Santos: Merhaba Okyanus

Santos sahillerinde düzenli akşam yürüyüşleri yaparken, bir yandan arkadaşım ve ailesiyle; dünya, Brezilya’daki politik durum gibi konular üzerinde derinlemesine sohbetler yapıyor, öte yandan da çevreyi tanımaya çalışıyordum.

Sahilde iki gün üst üste, Isa Sucos- Laranja  isminde seyyar meyve suyu satan bir kadını görüyordum. Meğer bölgedeki her tür tropik meyve ve diğer meyvelerin taze sıkılmış suyunu satıyormuş, tek bir şartla: hepsi portakalla karışmak zorundaymış. Yani portakallı çilek, portakallı mango, portakallı ananas, portakallı tutku meyvesi (passion fruit) suyu olarak dilediğinizi seçebiliyordunuz. Akşam güneş batarken, yüzlerce insan aynı anda okyanus kıyısında yürüyüşlerini yaparken, bizler de birer hatta ikişer bardak değişik meyve sularımızı yudumluyorduk.

Santos, dünyaca ünlü futbolcu Pele’nin memleketi olmasının yanı sıra, yıllar önce kahve ihalelerinin ilk yapıldığı şehir olma özelliğini de taşıyor. Şehirde, o ihalelerin yapıldığı bina, halen müze olarak hizmet vermekte. Bir de, içinde çeşitli kahveleri tadabileceğiniz küçük bir kafesi mevcut. Süpermarkete gidip, kahve almak istediğimde ise arkadaşımdan “En iyi kahveler, ihraç edilenler. Maalesef marketlerdekiler çok düşük kalite olanlar” cevabını alıyorum. Olsun, yine de onsuz dönmek olmaz. Birkaç paket kahveyle birlikte geri dönüş yolculuğuna çıkmak lâzım.

Arkadaşımın ilkokul öğretmeni olan annesiyle, sabah kahvaltılarımız her gün uzun sohbetlere dönüşüyordu. Arada tercüman kullanmak zorunda olmasak, çok daha rahat anlaşacaktık şüphesiz, ama yine de sohbetlerimize devam ediyorduk. Sıcak ekmek, organik tereyağ ve reçeller, taze kahve derken, öğle yemeği vakti gelip çatıyordu bile. Ben evlerine gelmeden önce, arkadaşımın Tarım Bakanlığı’nda çalışan babası, Müslüman misafirleri olacağını, o yüzden helâl et talep ettiğini bildirmiş kurumuna. Çünkü Brezilya, birçok Müslüman ülkeye et ihraç etmesiyle bilinen bir ülke. Hal böyle olunca tabiî olarak arkadaşımın babası da, konudan sorumlu olan bakanlıkta çalışmasından dolayı helâl et talebinde bulunmuş. Ancak, konuyla ilgili kişiler, Müslüman ülkelere ihraç edilen helâl et bölümünün ayrı olduğunu, o bölümden sorumlu bir imam olduğunu, kesimlerin hepsinin onun gözetimi altında bulunduğunu ve o etlerin Brezilya içinde dağıtılmadığı bilgisini vermişler. Bunun üzerine, ailecek ben geldiğim hafta vejetaryen olma kararı alınmış: evdeki görevli bayana da bununla ilgili talimatlar verilmiş.

Bu bilgileri öğrendikten sonra, arkadaşımın annesi, kendi öğretmen olduğu okulda Müslüman çocuklar olduğunu, ancak özellikle 6-7 yaş grubundaki çocukların teneffüs aralarında diğer arkadaşlarının beslenme çantasından domuz eti ve ürünlerinden istediklerini, okul yönetiminin de bu öğrencilerin velileriyle görüşerek, konuyla ilgili bilgi verme kararını aldığını belirtti. Hassasiyetleri karşısında sevindim. Ben çoğunlukla yabancı olan arkadaşlarımın benim olduğum ortamlarda yeme-içme konusundaki inanılmaz hassasiyetlerine alışkınım. Ama bir okul yönetiminin de bu durumu gözlemlemiş olması ve o öğrencilerin ailelerini bilgilendirme hassasiyetine sahip olması, aslında dünyada duyarlı insanların hâlâ var olduğunu gösteriyor.

Şimdiye kadar onlarca ülkeye gittim çok şükür. Fakat bunların içinde Brezilya, beni en çok etkileyenlerden birisi oldu. Kısacık seyahatte 5 kg alıp, birkaç ay boyunca alınan kiloları vermeye uğraşmak, Brezilya seyahatimin tek kötü yanıydı. Brezilya’nın yanı sıra en etkileyici bulduğum diğer ülkeler ise hiç şüphesiz Mısır, Bosna-Hersek, İtalya ve İspanya’dır. Mısır’ı çok yazdım, daha da çok yazacak şeyim var Mısır’a dair. Ama şimdi biraz Bosna yazmak lâzım.

Not: Geçirmiş olduğum trafik kazası neticesinde telefon, e-mail ve mesajlarla bana ve babama geçmiş olsun dileklerini ileten herkese, özellikle de her gün arayarak, durumumun gidişatını takip eden Kâzım Güleçyüz Ağabeye teşekkür ederim. Allah hepimize sağlık versin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*