Saygı ve saygısızlık

Saygı ve saygısızlık, hukuk ve hukuksuzluk insanlık âleminin muhtaç olduğu çok önemli derslerden birkaç tanesidir. Bunun derin noktaları “Hukukullah ve hukuk-u ibad”dır. Basiret, görgü kuralları ve vurdumduymazlık bu tesbitlerin ayrı küçük pencereleridir. Ramazan ayında büyük dünya ailesinde bu hakikatler daha bariz olarak görülmektedir. Bu gelişmeleri genel mânâda birkaç tesbitle açmak istiyorum.

 

Müsbet mânâda; ABD devlet başkanı ve Batı dünyasındaki Ramazan’a bakış ve saygı. İslâm Dünyası ile ilişkileri düzeltmeye çalışan ABD Başkanı Barack Obama’nın, Ramazan ayının başlaması dolayısıyla bir kutlama mesajı yayınlandı. Obama, mesajına, Arapça “Ramazanınız kutlu olsun” anlamına gelen “Ramazan kerîm” ile başladı. Obama, “Ülkemizin elli eyaletinde yaşayan Müslüman toplumlar da dahil olmak üzere Amerikan halkı adına, Amerika ve dünyanın her tarafındaki Müslümanlara en iyi dileklerimi sunuyorum. Ramazan ayının, İslâm inancına göre Kur’ân’ın, basit bir kelime ’Oku’ ile başlayan Hz. Muhammed’e (asm) nazil olduğu ay olduğu dolayısıyla, Ramazan Müslümanların imanla gelen ışık ve irfanı, insanların birbirlerine ve Allah’a karşı sorumluluklarını daha derin düşündükleri bir zamandır. Ramazanı bizim toplumumuz ve ailelerimizde gözlemleyen farklı dinlere mensup birçokları gibi ben de bu Ramazan’da ailelerin bir araya geldiği ve birlikte iftar ettikleri mutlu bir zaman olduğunu biliyorum” diye konuştu.

ABD devlet başkanı bu mesajıyla da kalmayarak makamındaki Beyaz Saray’da ABD’nin önde gelen İslâm konseyi üyelerine bir iftar yemeği verdi ve yemekte bu mesajla birlikte, İslâm ülkeleri ile yeni diyalogların başlayacağını, geçmişteki hatalardan dönüleceğini ve çıkış ve çözüm yolları üzerinde durulacağını belirtti.1 Bundan önceki dönemlerde de başta devlet başkanı Bill Clinton ve eşi H. Clinton aynı başkanlık sarayında hem iftar yemeği verdiler, hem de Kur’ân ve İslâmiyet hakkında müjde verici beyanlarda bulundular.2

Bu fevkalâde gelişme ve saygı 200 devlete ulaşan 7 milyarlık dünya ailesinde ardı ardına görülmektedir. Bunlar artık makalelere sığmıyor, kitaplar yazılmakta ve yazmaktayız. Türkiye’mizde de büyük şehirlerden başlayarak 900’ü aşkın ilçemize kadar iftar çadırları açılmaktadır. Fakir fukara ve gönül ehli insanlar için alkışa, duâya lâyıktır.

Menfi mânâda ise: Yıllar önce büyüklerimiz görgü şahitleri olarak anlatırlar. Çok var da bir tanesini yazmak istiyorum. Yer, mazideki AB’yi andıran Mevlânâ diyarı Konya, “Küllükbaşı mevkii” ve Sille kasabası. Rumlardan kalanlar var ve daha göç etmemişler, aynı mahallenin sakinleridirler. Bunlar çocuklarına derler ki: “Evlâdım bugün Ramazan’dır, Müslümanlar oruç tutarlar, sakın dışarıda yemek, çerez vs yemeyin, saygısızlık olur.” Bu saygı uzun yıllar devam etmiştir. 623 yıllık Osmanlı’da böyle idi.

Aynı Konya’da geçtiğimiz Cumartesi ve Pazar günlerinde o mevkiye yakın yerlerde Belediyenin trafiğe kapattığı, yayaya açtığı büyük caddenin sokaklarında lokantalar açık ve dışarıda yeniliyor. Ağızlarında sigaralarla caddede yürüyüş yapıyor bazı insanlar. Yakaladım, sordum bu gençlere: Necisiniz, nereden geldiniz? Bugün Ramazan, ne yapıyorsunuz? Sizin anne babanız Müslüman değil mi? vs. Cevaben dediler ki: “Biz askeriz, bugün çarşı iznindeyiz vs.” Halbuki askerî kıtalarda güzel yemekler var, oruç tutanlar ve namaz kılanlar var.

Bu manzaranın en büyük sorumluları dışarıda yemek yemeye ruhsat veren belediyeler, oruç tutanlara saygıyı unutan iş yerleri ve askerini ikaz etmeyen komutanlardır. Ayrıca 200 küsûr TV’nin bazı yorumcuları iftar ve sahur programlarında siyasî konuşmalar yapmaktadırlar. Çok ayıp, çünkü Ramazan bütün Müslümanların. Ayırt ettiğinde sen de saygısızlık programı yapmış oluyorsun. Şimdi bir Batı dünyasına baktım, bir de bizim sokaklara. Evet bazen “lisan-ı hâl, lisan-ı kalden çok tesirlidir ve ihlâslıdır.”

Dipnotlar:

1- 12 Ağustos 2010, Basın.

2- Müjde Peygamberi (asm), H.U.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*