Öncelikle şunu ifade etmek lâzım: Ülkeyi yönetecek olanları halkın belirlemesine imkân veren seçim, büyük bir nimet. Değerinin bilinmesi ve hakkının verilmeye çalışılması gerekiyor.
1946’daki seçimlere ise “açık oy, gizli tasnif” skandalının gölgesi düştü. Ve 27 senelik tek parti sultası bu sayede ömrünü biraz daha uzattı.
1950’de yapılan ilk hür ve serbest seçimle bir devir kapanıp yeni bir devir açıldı. Gerçi seçim sonuçlarından, daha doğrusu, halkın, oylarıyla kendilerini devredışı bırakmasından rahatsız olanlar, bu rahatsızlıklarını zaman zaman seçimle gelmiş yöneticileri silâh zoruyla alaşağı etme noktasına da vardırdılar. Ama sonrasında yine sandığa gitme esasını ortadan kaldıramadılar.
Buna karşılık, halkın kafasını karıştırıp sandıktan kendi hesaplarına uygun sonuçlar çıkarmaya yönelik değişik tertip ve tezgâhlar içine girdiler.
Özellikle 12 Mart 1971 müdahalesinden bu yana yapılan her seçimde bunun farklı örneklerini gördük, halen de görmeye devam ediyoruz.
Herşeye rağmen hür ve serbest seçim büyük bir nimet ve imkân. Ama isabetli sonuçlar verebilmesi için, seçim yapılırken kullanılan sistem, yöntem ve kuralların da, yine müdahale dönemlerinde bunlar üzerinde yapılmış olan tahribat ve dejenerasyonun tortularından arındırılarak, millet iradesinin sağlıklı bir şekilde yansımasına imkân verecek tarzda düzeltilmesi gerekiyor.
Aynı durum, “demokratik parlamenter sistemin vazgeçilmez unsurları” olarak nitelenen siyasî partilerdeki iç işleyişin demokrasi kurallarına uygun hale getirilmesi için de söz konusu.
Bu itibarla, her seçimde adaletsiz sonuçlar doğuran seçim ve partiler kanunlarının düzeltilmesi, artık daha fazla ertelenemez bir mecburiyet.
Hazine yardımının dağıtımındaki haksızlık, yüzde 10 barajı, milletvekili adaylarını tabanın değil, liderlerin belirlemesi gibi problemler de sandıktan çıkan sonuçlara gölge düşürmekte.
Mevcut durumda, konjonktürel rüzgârlarla Mecliste temsil gücüne erişen partiler, kasalarını dolduran cömert hazine yardımları ve masraflı tanıtım kampanyaları ile seçim yarışına girerken, diğer partiler bu imkândan mahrum.
Böyle olunca, birbiriyle bağlantılı dış ve iç adreslerde hazırlanan toplum mühendisliği projeleri çerçevesinde oluşturulan siyasî yapılanmalar, medya üzerinden yürütülen psikolojik harekâtlarla seçmen tercihleri yönlendirilerek hayata geçiriliyor. Adına da “millî irade” deniliyor.
Türkiye’de seçimlerin bir diğer özelliği, seçilerek iktidar gücünü elde edenlere, “bürokratik oligarşi” olarak da ifade edilen “atanmışlar sultası” karşısında fazla inisiyatif verememesi. Anadolu’dan alınan oyların, seçilenleri Ankara’da gerçek anlamda iktidar yapmaya yetmemesi.
Bunun önemli sebeplerinden biri, sivil toplum bilincinin oluşmaması. Ve bunda, partilerin iç yapısında tabanın iradesinin hakim olmasını engelleyen antidemokratik düzenlemelerin hâlâ aşılamamış olması çok büyük bir paya sahip.
Son dönemde bunu aşma iddiasıyla yapılanların, sistemi demokratikleştirecek yapısal reformlar olmayıp, iktidara ve kişilere endeksli düzenlemeler olması ise, problemi çözmüyor.
Tam tersine hem mevcut sorunu daha da kronikleştiriyor, hem de yeni sorunlara yol açıyor.
Bu şartlarda yapılacak olan bugünkü seçimin herşeye rağmen hayra vesile olmasını diliyoruz.
Benzer konuda makaleler:
- Erdoğan seçimle gitmez mi?
- Sıradaki seçimler
- 10 Ağustos dönüm noktası
- Dünyada seçim yılı
- Anketler mi, gerçekler mi?
- Seçim tablosu ve beklentiler…
- Menderes’in “İslâm kahramanı” unvanını aldığı tarih
- 45. yıla girerken
- Sedat da SADAT da olsa sandık gelecek!
- Akşener niçin önemli?
1959 Kütahya doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Fakülteye girdiği yıl Yeni Asya Yayınlarında çalışmaya başladı. Yayınevinin çıkardığı çok sayıda kitabın editörlüğünü yaptı. Bu görevini sürdürürken, 1984-92 yılları arasında, aylık Köprü dergisinin sorumluluğunu üstlendi. 1988 yılı başından itibaren yayına başlayan Bizim Aile dergisinin kurucu editörü oldu. 1992 yılından bu yana Yeni Asya Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı görevlerini yürütüyor.
İlk yorum yapan olun